Millî devlete kırmızı çizgi çekildi!

Milletini temsil eden devletler mükemmeli yakalar ve ideali korur. Türk Milleti'nin ülkü ve inancının devlete ideal olarak yansıması gerekir. İnanç ve ülküsünü yitirenlere sözüm yok! Değerlerini hâlâ koruyanlarla dertleşiyorum. Devlet sizi temsil ediyor mu, devlete güveniyor musunuz?

Kamu yönetimi açısından devlet hukuk düzenidir. Her vatandaşın hakkını, hukukunu, sorumluluğunu tanır ve korur. Kimse bilmediği bir yasaya inanmaya yahut sorgulayamadığı bir yapıya itaat etmeye zorlanamaz. Devletin arkasında, içinde, yanında, önünde veya üstünde ne idüğü belirsiz paralel, yamuk, yatay veya dikey yapılanmaların tümü denetlenemeyeceği için külliyen sakıncalıdır. Bugün lehinize görünen yarın aleyhinize dönebilir.

***

1960'tan sonra resmi belgeye dönüştürülen Kırmızı Kitap efsanesi yine hortladı. Soğuk savaş dönemi hayaleti bu kez gerçekten ete kemiğe bürünüp "Yeni Türkiye" maskesiyle göründü. NATO dayatması metinleri milli diyerek yutturamazsınız. Güncelleştirilen tüm metinlerde ABD, "değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez müttefik" olarak merkezde duruyor.

Gerçekten bir işe yaradığını bilsem, "hikmetinden sual olunmaz" deyip susacağım ancak bazı sorular sadece benim mi kafamda yankılanıyor, anlamıyorum! Buyrun birlikte inceleyelim:

- Tüm devlet düzeni kaç kez darbelerle hallaç pamuğu gibi atılırken ve toplum defalarca iç savaş eşiğine getirilirken bu kırmızı kitap havarileri neredeydi?

- NATO konseptindeki yenilenmelerle eş zamanlı olarak bizim ulusal tehditlerimiz niçin değişiyor? MGSB'de adının yanında bölücü, yıkıcı, zararlı yazanlar, birinci öncelikli tehdit ilan edilenler kaç kere iktidara geldi? Örneğin Millî Görüş de zararlı akımlar arasındaydı! Şimdi?

- Ülkücülüğü mafya kelimesiyle yan yana getirmeye utanmayan zihniyet mi Türklük davasını sırtlanacak! Kıbrıs, Batı Trakya, Kafkasya, Musul-Kerkük ve Bayır-Bucak Türkmenleri konularında ne başarıldı? Başbakan kendi ülkesinin adalarına pasaportla girmek zorunda kalırken görevleri VIP kapısından geçmesini mi sağlamaktı? Millî Güvenlik Siyaset Belgeleri'nde hiç mi kırmızı çizgi yoktu?

- PKK terörü ülkeyi bölünme aşamasına getirirken, vatanın batısına fitne doğusuna lağım kanalları döşenirken, devletin temsilcileri Oslo'da İngiliz büyükelçi gözetiminde terör elebaşları ile görüşürken, kısaca çözüm sürecinin laneti, İmralı-Kandil ekseninde Dolmabahçe ve Yenimahalle üzerinden yayılırken daha neler bekleniyordu?

***

İktidar, milletin tüm değerlerini ayaklar altına aldığında, Türkiye, Türk dünyası ve İslam aleminde dostlarını kaybettiğinde, aşiret devletçikleri dahi kafa tutunca çaresiz kaldığında, devletin tüm kurumları adam öğütme makinesine dönüştüğünde, korkmadan uyaracak ve karşı duracak muhalefet partilerine ihtiyacımız var.

12 Eylül'ün ve 28 Şubat'ın muktedirleri vicdanlı ve hukuk düzenine inanan bürokrasiyi sindirmek için yasa dışı her emrin ilgi kısmına "MGK kararlarına göre" veya "İç Güvenlik Siyaset Belgesi'ne göre" notunu yerleştirdi. Takipler, fişlemeler, sürgünler, torpille işe almalar böylece dokunulmazlık kazandı! Memurlar "madem millî güvenlik meselesi, başımıza bela almayalım" korkusuyla güvenlik, eğitim, hatta diyanet konularında "üst devletten" gelen her emri itirazsız uyguladılar.

Şimdi aynı tezgah yargı kurumu için kuruluyor. 

Misak-i Millî ideallerine sahip çıkmak için ille de gizli metinlere mi gerek duyuluyor? Açıkça savunamıyorsanız size nasıl inanalım! Kusura bakmayın ama o güvendiğimiz millî devletin üstüne çoktan kırmızı çizgiler çekildi!

Yazarın Diğer Yazıları