Milli Eğitim Bakanımız'a

Sayın okurlarım, bizlerin en çok hassasiyet gösterdiğimiz bakanlıkların başında Milli Eğitim Bakanlığımız gelir. Çünkü, hem Millîdir ve hem de eğitim ve kültürümüzün bekçisidir.
AKP Hükümetlerinde Milli Eğitim Bakanlığı görevini üstlenenler, her türlü karar ve davranışları ile bizleri memnun edememişler ve daima karşılarında bulmuşlardır.
Cumhuriyetimizin  “Milli Eğitim Bakanı”  unvanına kavuşan ve  “Türk Dünyası’nın Kutup Yıldızı”  yetmiş beş milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nin, on beş milyonluk ilk ve orta öğretim nesline eğitim verecek kuruluşumuzun başındaki  “Türk Annesi”  unvanına sahip Bakan  “Öğrencilerin her sabah derslerine başlarken söyledikleri andları lüzumsuz görerek, kaldırmayı teklif edeceğini”  ifade etmiştir. Artık yavrularımız,  “-Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım- İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene.”  andımızı söyleyemeyeceklerdir. AKP Hükümetinin önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de, aynı görüşün sahibi ve uygulayıcısı idi; O da,  “Ben AB’ye karşıyım, ben ABD’ye karşıyım diyen bir gençlik ama küreselleşmenin farkında olmayan bir gençlik. Türkiye’yi içe kapamaya teşvik edenler, gençliğe maalesef bunu pompalıyorlar”  demişti.
İki gün önceki salı günü, Öğretmenler Günü idi. Milli Eğitim Bakan’ımızın yine yanlış bir uygulamasına şahit olduk. Niyeti iyi fakat uygulaması affedilmeyecek yanlışlıktı; 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı Ulu Önder Atatürk’ün yanı sıra sanat ve edebiyat dünyasından önemli isimlerin yer aldığı afişler hazırlatmış ve yazılı-sözlü bütün basında gösterilmeye başlanmıştı. Afişler bazı büyük şehirlerin caddelerinde sergilenmiş ve isimlerinin de yer aldığı spot film televizyon kanallarında yayınlanmaya başlanmıştır.
Afişlerde, Mustafa Kemal Atatürk’ün yanı sıra Yahya Kemal Beyatlı, Mehmet Akif Ersoy, N. Fazıl Kısakürek, Münir Nurettin Selçuk, Tomris Uyar, Semiha Ayverdi, opera sanatçısı Leyla Gencer, tiyatro sanatçısı Adile Naşit ile yönetmen Halit Refiğ yer alıyor. Fakat, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Türk Kültürüne çeşitli konularda hizmet eden şahısların yanında bir de, Büyük Kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ümüze  “Burjuva Kemal”  diyen,  “Ben Sovyetler Birliği’nin çocuğuyum, Stalin benim gözümün ışığıdır, fikirlerimin bayrağıdır, beni o yarattı. Yalnızca kalbim ve kafamla değil, geçmişimle de Sovyetler Birliği’ne bağlıyım”  diyen, büyük Türk düşmanı Stalin’in öldüğü gün de,  “Seviyorum Onu, Karl Marks’ı, Lenin’i, Engels’i sevdiğim gibi”  diyen ve üç defa Rusya’ya kaçan, 1950’li yıllardaki  “Genel af” dan yararlanarak cezaevinden çıktıktan sonra, İstanbul Boğazından geçen bir Romen gemisi ile üçüncü kere  “Vatan”  kabul ettiği SSCB’ye sığınan ve ömrünün sonuna kadar da Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin emrine giren ve ganimetlerinden istifade eden Rus ajanı komünist Nazım Hikmet’tir.
İşte AKP’li Milli Eğitim Bakanı da, Rus ajanı komünist Nazım Hikmet’in heykelini yapan Kültür Bakanı Fikri Sağlar gibi, 2002 yılının  “Nazım Hikmet Yılı”  olması için UNESCO’ya başvuran İstemihan Talay gibi, Moskova’ya yolu düşünce mezarına çiçek koyan AKP Hükümeti’nin soldan bakanı Ertuğrul Günay ve bugün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gibi, onun mezarını ziyaret eden TBMM Başkanı M. Ali Şahin de yanlışlıklar yapanların listesine girmiştir.
Tanrı Türk’ü Korusun
Not: Sayın okurlarım, Kurban Bayramınız kutlu ve mutlu olsun.

Yazarın Diğer Yazıları