Milli Eğitim Bakanlığı’nı aslında kim yönetiyor?

Milli eğitimin dokusun bozulmasında en etkili karar merci Milli Eğitim bakanlığının bizzat kendisi mi, yoksa bakanlığın içine, bütün dokularına sinmişbir gizli güç daha mı var? Daha açık soralım: Milli Eğitim Bakanlığı yetkilerini kullanan resmi bir devlet sendikası var mıdır? Varsa bu Memur-Sen’e bağılı Eğitim-Bir -Sen midir?
Neden soruyorum? Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık imzalı tüm kararlarının gerisinde yatan akıl, bu aklı kullanan bürokratik kadrolar hep aynı adrese çıkıyor da ondan.
Eğitimin 4+4+4 şeklinden düzenlenmesinde bu sendikanın görüşleri bakanlığın görüşleri haline dönüşüyor. Kim söylüyor? Kendileri.. Açın resmi Web sitelerini bakın.
Hatırlayın önceki yılı. Tüm itirazlara rağmen ilkokul birinci sınıflara 5,5 aylık çocukların alınmasında aynı sendikanın kararları var. Öğretmen maaşlarının tüm enflasyon gelirlerinden mahrum edilerek üç yıllık anlaşma yapılmasında da bu sendika başrol oynadı.
Türban üzerinden milli eğitim amaçlarının sürekli taciz altında tutulmasında yine onlar ön planda.
Yeryüzünün en büyük hak gaspı olan okul müdürlerinin görevlerinden alınarak, yerlerine atananların seçiminde yürütülen işlem sürecinde Eğitim-Bir-Sen imzası var.
Milli Eğitim Bakanlığının bürokratik kadrolarının genel çoğunluğu bu sendikanın üyelerinden oluşturuluyor. Bu bir tesadüf değil elbette. Hükümet politikasının sonucu. Hükümet devlet bürokrasisini eş değişle devlet iktidarını bu sendikanın üyeleriyle ele geçiriyor ve AKP’lileştirme aracı olarak kullanıyor.
Bu sayede devlet içinde bir başka devlet durumuna gelen sendika, bürokraside etkili  güç haline geldiğinden üyeleri eliyle devlet iktidarını kullanarak, ötekiler üzerinde istediği baskıyı kuracak düzeye erişiyor. Böylece Milli Eğitim Bakanlığı’nda biri devletin resmi kurumu olan tüm halkın bakanlığı, öteki siyasal iktidarın adamlarından oluşan paralel bakanlık meydana gelmiş oluyor. Ortaya çıkan bürokratik güç, emirleri sendikal ağalardan mı yoksa bizzat bakanlık bürokrasisinden mi yahut olması gerektiği gibi yasalardan mı alıyor işte orası karışık.
Tersi de mümkün.
Milli Eğitim bakanlığı olan resmi kurum, paralel kadrolar tarafından ele geçirildiğinden, devletin aklı, Sendikanın aklı mı oluyor, yoksa devlet, sendikalar dâhil bütün kararları bürokrasisinin ideolojik varlığından bağımsız kendisi mi alıyor? Bir başka ifade ile milli Eğitim Bakanlığı’nı aslında kim yönetiyor? Sendika mı, devlet aklı ve bürokrasisi mi?
Korkarım ki, devlet bürokrasisinin genel çoğunluğu ve özellikle de karar alma merciinde bulunan bürokratlar sendikal kimliklerini dışarda bırakan kararlar almak yerine, bakanlığı bir ahtapot gibi kucaklamış dokusuna sızmış, düşünce ve karar alma mekanizmalarına hâkim olmuş olduğundan, bu bakanlık maalesef devlet aklıyla objektif karar almaktan yoksun duruma düşmüş görülüyor.
İl ilçe milli eğitim müdürlükleri ve okul müdürlükleriyle tüm otorite birimlerini tek tipleştiren hükümet, diğer devlet bürokrasisini de hesaba katarsak korkarım ki kendisini de bu sendikal kadrolara yönettiriyor.
Türkiye’nin önünde duran bu acı ve tek tipçi fotoğraf, ülkede yapılan haksızlıkların, demokrasi dışılığın, aymazlığın, hak hukuk tanımazlığın bariz göstergesidir.
Bu ülkede her hangi bir yurttaş dese ki: “arkadaş ben çok çalışacağım. İşimi o kadar iyi yapacağım ki gelecekte kariyerimi yükselterek bürokrasinin en tepesine çıkacağım.” Bunu başaramaz. Çünkü mesele başarılı olmak ve çok çalışmak değil, Eğitim-Bir Sen’den olmak ya da hükümete bağlı olmaktır. Hâlbuki eğitim istedik davranış kazanma olarak tanımlanıyor. Söyler misiniz Milli Eğitim Bakanlığın davranışları ne kadar istendik?

Yazarın Diğer Yazıları