Milli ve dini kavram sahtekarlıkları

Kavramlar olur olmaz kullanıldıklarında zamanla yıpranır. Yeni kurulan her kurumun adının başına milli kelimesi eklemenin de böyle sonuçları oldu. Coğrafya dersinin bile başına milli getirildiği dönemlerdeki eleştirileri hatırlayın. Siyaset mühendisliği ve beyin yıkama metotlarıyla gençlik yetiştirme yöntemlerinin işe yaramadığını görmek lazım. Kaldı ki, şartlanmış nesiller yetiştirmekle yüce bir davaya ve topluma nasıl hizmet edilebilir veya dinamizm kazandırılabilir?
Zekalarıyla yeni kavramlar üretemeyen ve akıllarıyla kendisini güncelleyemeyenler kutsal bildiğimiz terimleri partisinin, kurumunun, firmasının hatta moda ürünlerin markası haline getiriyor. Millilik ve Türklük gibi saygıdeğer kavramların gelişigüzel kullanılmasının önüne geçmek lazım. Kimi İslamcıların köfteci dükkanına ‘cihat’ ve konfeksiyon mağazasına ‘tekbir’adını vermesindeki ucuzluğu düşünün. Eğer işletmeniz iflas eder yahut yolsuzluğa karışırsa bu kavramlar da batmış ve çürümüş gibi ti’ye alınmaz mı?
Oysa millilik ve dinilik sözde değil özde olmalıdır. Bu değerler liyakatli insanlarla temsil edildiğinde anlam kazanır. Ziya Paşa’nın söylediği gibi “Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Milletine ve dinine hizmet iddiasındaki kişiler önce vicdan aynasında kendilerini değerlendirmeli ve davalarını ne kadar temsil ettiklerini karar vermelidir. Acaba size baktıklarında insanlar “işte Müslüman bir Türk böyle olur” diyebiliyor mu? Eğer böyle dedirtemiyorsanız da davanızı bırakmayın ama ortalıkta da gereksiz yere nutuklar atmayın!
Özellikle taşrada her il merkezindeki ana caddelere ‘Cumhuriyet’ ismi verilmiştir. Cumhuriyet kutsallık noktasında değerli bir kavramken halk bunu ‘mecburiyet’ şeklinde telaffuz etmektedir. Oysa Cumhuriyet adına bir şey yapılacaksa o şehrin idaresi gerçekten Cumhuriyet’e yakışan bir eser inşa etmelidir... Mevcudun adını değiştirmek maharet değildir aksine saygın bir terime zarar verilebiliyor.
Tarihimizde kaybolmaya yüz tutmuş coğrafi mekanlar, kahramanlar ve destanların isim ve marka olarak seçilerek yaşatılması ise doğrudur. İtirazım milletimizin temel kimlik ve vasıflarının istismar edilmesinedir. İslam ve Türk adları, gerçekten milletimizin büyüklüğünün nişanesi olarak gösterilecek eserlere konulmalı ve buna devlet olarak karar verilmelidir.
Yoksa dünya ile yarışacak bir kurumlaşma gerçekleştirmeden dini ve milli kavramların şemsiyesi altına sığınarak atalarının mirasını istismar edenler, dindar yahut milliyetçi sayılamaz. Eğer cahilliklerinden kaynaklanmıyorsa, okuyucularımız kusura bakmasın olsa olsa sahtekâr unvanını hak edebilir.



Milli predator!

Yabancı talimnameleri tercüme etmekle de, mesela terörle mücadeleniz yahut istihbarat servisiniz milli bir mahiyet kazanmaz. Kurumlarınızın kuruluş amacı, mevzuatı ve işleyişi de milli olmalıdır. Modernitenin ve teknolojinin kendine ait bir dili vardır ve bu dil sahibinin niyetlerine hizmet eder.
Güvenlikle ilgili konularda önemli mesafeler alındığını biliyoruz fakat yeterli olmadığı da anlaşılıyor. Öte yandan benim yazdıklarıma karşılık, 1980’li yıllarda Sovyet işgaline karşı Afgan mücahitlerin Amerikan yapımı Stinger füzeleri kullanarak düşman helikopterleri düşürmeye başlamasıyla Rus işgalinin bitirildiği şeklinde bir karşı savunma yapılabilir. Evet, modern bir silahı kullanmak geçici üstünlükler sağlayabilir ancak Afganistan’ın hali bugün dünden daha iyi değildir. Bu silah ve donanımları milli savunma sisteminize adapte edecek kültürel ve teknolojik birikiminiz yoksa anlık başarılar sağlayabilirsiniz ancak ömür boyu o teknolojinin esiri kalabilirsiniz.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in predator denilen insansız hava uçaklarına silah monte etmek için ABD’de görüşmeler yaptığı yazılıyor. Fakat unutulmamalı ki, emanet sistemlerle saadet mümkün olmaz. En başta terörle mücadelenin tamamen Türk insanının aklının, vicdanının ve tecrübesinin ürünü program ve talimnamelerle yürütülmesi gerekiyor. Dışarıdan alınacak silah ve donanımlar eğer size ait bir planın tamamlayıcı olacaksa işe yarayabilir. Aksi takdirde aldığınız her yabancı sistem sizi millileştirme çabalarınızdan daha da alıkoyabilir.

Yazarın Diğer Yazıları