MİT'in bombası ve Dişli'nin ifadesi!

Başından beri iddiam şuydu: 15 Temmuz darbe girişimi, bütün yönleriyle aydınlatılırsa, 16 Nisan'da referanduma gitmeye gerek bile kalmaz!

Hâlâ aynı iddiadayım. Fakat herhalde bu düşüncemi her ortamda dile getiriyorum diye bazı dostlar çok rahatsız oldu! Öyle olsun! Gerçekler mutlaka ortaya çıkar...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "kontrollü darbe"den bahsedince, iktidar çevreleri de büyük tepki gösterdi. İyi de böyle bir kontrol yoksa neden bu kadar sert tepki gösteriyorlar?

Güler geçersiniz, değil mi?

***

Kılıçdaroğlu, "Darbeyi kapatmak, darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmamak 'suç işlemek' demektir. Suçluların telaşı içindeler" diyor.

Kemal Bey, konuyu şöyle açıyor:

*"ByLock kullananların sayısı 215 bin 92 kişi. Sayın Başbakana göre bunların içinde bir tek siyasetçi bile yok. Aklınız eriyor mu? Bizim aklımızla alay mı ediyorlar?

*"Bu darbe girişimini bu hükümet, başta da Sayın Cumhurbaşkanı kapatmak, örtmek istiyorlar. Derine inilmesini istemiyorlar, ucu kendilerine dokunacağı için..."

Tayyip Bey ve Binali Bey, bu iddialara karşılık, Kılıçdaroğlu'ndan, darbenin kontrollü olduğuna dair belge istiyorlar. O da "Ben devlet değilim ki belgeler sizin elinizde" diyor.

Yine Kılıçdaroğlu soruyor:

*"Darbe girişiminden 40 gün önce, 6 Haziran 2016'da açıklanan FETÖ iddianamesinde, FETÖ/PDY'nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu belirtildi. Hükümet, bunu biliyordu ama darbe girişimi engellenmedi. Bir hükümet böyle bir risk alır mı? Ya o darbe girişimi gerçekleşse sonucu ne olacaktı?"

*"Darbe Komisyonu raporu, bize ve diğer milletvekillerine verilmedi, 16 Nisan'dan sonraya bırakıldı! Darbe raporunun 16 Nisan'la ne ilgisi var?"

Kılıçdaroğlu'nun "Adil Öksüz'ün elindeki GPS cihazını hangi devlet kurumu ithal etti?" sorgulamasında MİT'i işaret etmesiyle ilgili olarak kurumdan yapılan resmi açıklamada, "Adil Öksüz MİT'in, FETÖ'nün içindeki elemanı olmamıştır. MİT'e çalışmamıştır." denildi. Açıklamada Kılıçdaroğlu hedef alınmış gibi görünüyor ama devamında iktidarla ilgili çok önemli bir bilgi daha verildi: "ByLock'a ilişkin tespitler, Mayıs 2016 tarihinden itibaren, çalışmaya konu ham verilerle birlikte adli makamlar, güvenlik birimleri ve diğer ilgili makamlarla eş zamanlı olarak paylaşılmıştır!"

Bu ne demektir? Darbecilerin listesini, Mayıs ayında iktidar biliyordu demektir! Neden gereğini yapmadılar?

***

15 Temmuz'da, aslında ne olduğunu ortaya çıkaracak çok önemli bir ifade daha var!

Sözcü'den Asuman Aranca'nın haberine göre, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin kardeşi ve darbe sanığı Tümgeneral Mehmet Dişli, savcılıkta verdiği ek ifadesinde, "TSK'nın stratejik dönüşümü, yeni savunma ve güvenlik yapılanması, terörle mücadele stratejisi, kışlaların şehir dışına çıkarılması, kuvvet karargahları ve Genelkurmay'ın Ankara Etimesgut'ta ay-yıldız şeklinde yeni merkezde yapılandırılması, yeni kuvvet ve komuta yapısı projesi, TSK üniversitesinin kurulması, uzun menzilli füze ve lazer silah sistemleri gibi konular olmak üzere yaklaşık 466 tane proje üzerinde çalıştım. Bu projelerin tamamı bana ve ekibime aittir. Projeleri anlatmak için Sayın Cumhurbaşkanı'mızdan 18 Temmuz tarihi için randevu da alınmıştı. Bu randevuyu ağabeyim Şaban Dişli almıştı. Bu konuda kendisi dinlenebilir. Eğer ben cuma günü darbe yapacaksam neden iki gün sonrası için Cumhurbaşkanı'mızdan projeleri anlatmak için randevu alayım? FETÖ'cü değilim, asılsız iftira mahiyetindedir." dedi!

***

Dişli'nin saydığı şu projelere bakınız!

Hemen hepsi, 15 Temmuz'dan sonra hayata geçirilmedi mi? Kışlalar, şehir merkezlerinin dışına taşınmadı mı? Millî Savunma Üniversitesi kurulup harp okulları buraya bağlanmadı mı? Komuta ve kuvvet yapıları değiştirilmedi mi?

O halde, Dişli'nin de iktidarın da içinde göründüğü bu çark, neyin nesidir? 16 Nisan'da evet çıkarılarak, bu çarkın aklanması mı öngörülüyor?

Yazarın Diğer Yazıları