Abdülhamit idam edilmiş he mi!

Diziler üzerinden sıkça tarihe gönderme yapıyor Cumhurbaşkanı.. Diziler dediysem, Bilal ve arkadaşlarının yaptığı diziler.. Diriliş gibi.. Payitaht gibi..

Şahsen, tarihimizi anlatan dizilerden ziyadesiyle memnun bir kardeşinizim.. Memnuniyetimin belki de en önemli nedeni, Cumhurbaşkanı da izler de, tarih bilgisi biraz gelişir diye..

Tarihi, Osmanlı sarayında sefa sürenler gibi algılayan bir bakışın zannımca buna ihtiyacı var..

Ne diyor Meral Akşener;

-100 sayfa tarih okumalarını öneririm..

**

Şimdi bakın, birkaç gün önce yine gençlere muhteşem tarihimizden örnekler verirken ne dedi Cumhurbaşkanı:

-Gençler bakın 18 milyon kilometre kareden, 780 bin kilometre kareye geldik.. Neydik ne olduk bunu da bilelim.. Payitaht'ı izliyorsunuz değil mi, orada görüyorsunuz..

Tarihi doğru okuyabilmek için de tarih bilmek gerekir.. 18 milyon kilometre kareden 780 bin kilometre kareye geldik sözünde iki özne var.. Birincisi 18 milyon kilometre kare toprağa sahip olan Osmanlı.. İkincisi 780 bin kilometre kare toprağa gerileyen Cumhuriyet.. Bu cümleyi kurduğunuzda, algılar ne seçiyor? Başarılı ve büyük Osmanlı, başarısız ve sıkışmış Cumhuriyet..

Oysa gerçek öyle mi? Osmanlı'nın son yıllardaki teslimiyetçiliği ve mağfiretleri ile Ankara ve çevresi dışında, 100 bin kilometre kareden başka elinde hiçbir toprak kalmamış bir milleti, 780 bin kilometrelik bir vatana kavuşturandır Cumhuriyet.. Bu gerçekten baktığınızda tarih başka okunur..

Tarihin gerçeği, toprağı kaybeden Cumhuriyet değil Osmanlı'dır.. Oysa Cumhurbaşkanı'nın sözlerinin yaratacağı algı bunun tam tersi..

***

Bakın size bir şey hatırlatayım gençler.. Size tarih dersi veren Cumhurbaşkanı, Payitaht dizisini öve öve bitiremiyor ya.. Emin olun kendi de izlemiyor.. İzlese ve öğrense, Yıldız Sarayı'nda, yine bir gün tarih dersi verirken şöyle der miydi:

-Gençler biliyorsunuz, içinde bulunduğumuz bu sarayda Abdülhamit'in hal fermanı hazırlanmış ve o fermanla idam edilmiştir..

Abdülhamit idam edilmiş.. Yaaa.. Biliyor muydunuz bunu mesela.. Siz ciğerindeki hastalıktan vefat etti sanıyordunuz değil mi?

Ya da şu cümleyi kurar mıydı aynı sohbette;

-Biliyorsunuz, Osmanlı Abdülhamit zamanında tek bir metrekare toprak kaybetmemiştir..

Buyur burdan yak.. Osmanlı, en çok toprağı Abdülhamit Han döneminde kaybetmiştir.. (Bunu bir eleştiri olarak değil, Abdülhamit Han'ı doğru okuyan biri olarak durum tespiti amacıyla not düşüyorum..)

Dolayısıyla, büyük ve başarılı Osmanlı algısı için kurulan "18 milyon metrekareden" sözündeki o devasa toprakların büyük bölümü, o Payitaht dizisinde işleniyor mu bilmem ama, Abdülhamit zamanında gitmiştir..

Bana göre, o günün şartlarında, gidenler Abdülhamit'in başarısızlığı değil, kalanlar Abdülhamit'in başarısıdır..

***

Size örnek verdiği dizinin kahramanı ve dönemin gerçeklerinden bu kadar bi haber birinin önerisini iyi değerlendirin derim.. Bilal ve arkadaşlarının yaptığı dizilere bakın, bakın da, tarih okumayı da ihmal etmeyin..

Allah'tan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdülhamit Han'ın "Yeter söz Türk'ün" dediğini bilmiyor..

Bilse, Payitaht'ı size önermeyeceği gibi, Bilal ve arkadaşlarının kulağını çeker, uyandırayım..

Binlerce polis sokak tutuyor...

Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı iken kendisini hiçbir icraat yapmamakla itham eden muhalefete şöyle demişti;

-33 kavşağı da mı görmedin be y….k

Bu seviyeli cevabın sebebi, İstanbul trafiğini biz çözdük propagandasına itiraz edilmesiydi..

***

Nereden çıktı bu konu? Şuradan..

Dün bir abimle, Ümit Beyaz'la Merter'den Levent'e doğru gelirken, polis araçlarının yollardaki birer şeridi kestiğini gördük.. İstanbul sakini olarak anladık ki, güzergahtan Cumhurbaşkanı geçecek, gideceği yönün trafiği seyreltiliyor..

Bir İstanbul klasiği oldu artık.. Cumhurbaşkanı geçecekse, güzergahtaki yüzlerce sokağın başında birer polis.. Köprü üstlerini ve konvoyundakileri karıştırmıyorum bile.. Onlar güvenlik boyutu..

Yıllar önce "33 kavşak ile" trafik sorununu çözdüğünü iddia ettiği İstanbul'da, bugün adım atabilmek için yüzlerce polisin sokak başlarını tutmaları gerekiyor..

Cumhurbaşkanı'nın güvenliği elbette önemlidir ve ne gerekiyorsa yapılmalıdır.. Ancak, dikkatinizi çektiğim güvenlik boyutu değil, konvoyun ilerleyebilmesi için sokak başlarının tutuluyor olması, yani trafik boyutu..

20 yıl önce çözülmüşse bu sorun, Cumhurbaşkanı bu kentte "Böyle yol kesmeden neden ilerleyemiyor?" diye soran yok..

33 değil 330 kavşak yapsanız, kendi deyiminizle "İhanet ettiğiniz" bu kent, rant esaslı bu yapılaşmayla, her sabah trafiğe yeni bir kâbus yaratacak.. O 33 kavşak da seviyeli(!) bir anı olarak kalacak..

Yazarın Diğer Yazıları