Ahlat'ın yolunu Akşener gösterdi

Tam 947 yıldır ortada duran bir  gerçeği bazıları yeni farketti. Türklerin Anadolu'da tuttuğu ilk köprübaşı önem kazandı. Değer verilmeye başlandı. Senelerdir bazı değerlerimizi unutanlar olayı biraz daha abarttılar "Ahlat'a bir Cumhurbaşkanlığı Köşkü yaptırma" kararı aldılar. Herhalde bunun adını "Hakaniye Külliyesi" koyarlar.

Kendi adıma bu gelişmelerden memnunum. İktidarının 16. yılında bu dönüş sevindirici. Devlet tabelalarından "T.C."leri atan, okullarda "Andımız"ın okunmasını yasaklayan yine bunlar değil miydi?

Türk ve Türklük gibi kutsal kelimelere dönüş yine de önemli. Bir anda ödüm patlamıştı, etnik yapılara göre ayrılacağız diye

 

Katkı sahibi

 

Ahlat Malazgirt Hattı'nı  yeniden ihya eden kim? Tabii ki Meral Akşener. İYİ Parti'ye Ahlat'ta mütevazı bir ev tutarak  start veren oydu. Şu sözlere dikkat edin:

"Sayın Erdoğan ve Ortağının bu yıl Ahlat ve Malazgirt'i hatırlamış olmasından memnunum. Ata diyarında ev tutarak verdiğim mesajın kısmen de olsa alınması sevindirici. Kısmen diyorum, çünkü ben -oraya gidip inşaat yapın- demedim. 'Maziye oradan bakıp geleceği  oradan okuyun' dedim"

Meral Bacı bunları söylerken  haksız mıydı?.. İktidarın küçük ortağının Erciyes Zafer Kurultayı'nı ortadan kaldırması unutulur mu?

Daha düne kadar, Türklüğün değerlerini unutanların bugün ortalara çıkıp nâra atmaya hakları olduğunu sanmıyoruz.

 

Bir övgü

 

Bu arada Servet Avcı'nın pazartesi yayınlanan yazısına dikkat çekmek istiyorum. Avcı kardeşimin "Her bayram unutulan Türk" başlıklı feryadı müthişti. Altına aynen imzamı atarım. Eğer kaçıranlar varsa internete girip mutlaka okumalılar. Doğu Türkistan'da, Karabağ'da, Kerkük'te kaderine terkedilen Türk soyu için kılını kıpırdatmayanlar şimdi kalkmış bütünlükten söz ediyorlar. Rahmetli  İnönü'nün dediği gibi, "Hadi canım sende..."

 

Yabancılar

 

CNNTürk, İstanbul'da yaşayan yabancıları ele almayı sürdürüyor. Değişik ülkelerden değişik meslek sahiplerini bulup çıkarmakta çok başarılılar. Adeta bir diziye dönüşen programı sadece "Yabancı" adıyla ekrana sürmekte güzel. İzlediğim ve aklımda kalan iki bölümü daha sizlerle paylaşmak istiyorum. İlki İngilizce eğitmeni olan Mark Harvey'in anlatıldığı yayınd. Kendisi de İngiliz. Tam 27 yıldır bu ülkede yaşıyor. Bizimle ilgili tespitleri ötekiler gibi hoş. Pratik zekamızı ve yardımseverliğimizi övüyor ancak insanımızın sabırsızlığından şikayetçi. 27 sene sonra kendisine en cazip gelenleri şöyle özetledi:

 

*İlle de Türk lokumu, yemeye doyamıyorum. Hele kahveyle...

*Hamam sefası ve bize has masajlar...

Anlatırken de mutluluk ifadeleri saçıyor. Anlaşılan Harvey'in İstanbul'dan başka yere gitmeye niyeti yok. O bize, biz ona alışmışız. Tam çifte vatandaş.

 

Bir Japon

 

Yayına sokulan  son yabancı Keiko Torigoe isimli bayandı. Macerası Almanya kökenli bir şirkette başlıyor. İstanbul'da görev alıyor. Bir sene sonra istifa edip Türkiye'de yaşama fikrine inanıyor.

Keiko'nun Türkçe öğrenme çabası bir yana, yeni bir eğitime başlıyor. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oluyor. Halen baroya kayıtlı avukat.

Evine misafir olan üç Türk avukat arkadaşının söylediklerine bakılırsa  o da artık kesin bir Türk. Torigoe, 42-43 yaşlarında bir bayan. Bakımlı ve hoş. İnsanımızdan bahsederken ağzından övgü sözleri fışkırıyor. Şimdi sıkı durun, tek şikayetini yazacağım; "Erkeklerimizin kıskançlığı..."

Ne diyelim gülü seven dikenine  katlanır.

 

GÜNÜN SÖZÜ

En küçük işleri bile önemsiz görmeyen, akıllı, dikkatli ve gayretli insanlar en büyük işleri de  başarırlar

 

 Victor  Phauchet

Yazarın Diğer Yazıları