Çağdaş reformlar...

 Medeni toplumlar, gelişme süreçleri içinde elbette donuk kalıplar içinde saplantılarla çok uzun zamanları sıkıntılara sokamazlar...
Ancak, gelişim ve değişim gerekleri de uzun yaşam ve deneylerle, toplumu zorlayan doğruları içerir. Demokrasi ve hür iradenin hakimiyeti, toplumlara yaşama hakkını verirken, bir zümre veya art niyetli saplantıların egemen olma heveslerinden de korunması gerekmektedir...
Demokratik hayatı gerçek boyutlarıyla yaşama sevdasında olan toplumlar çok uzun süreli aşamalardan geçerek, bulundukları noktalara kavuşmuşlardır. Bugün dahi, batı hür medeniyeti diye adlandırılan toplumlar da görülüyor ki, demokratik olması ve yapılması gerekli bir takım çağ gerekleri, yine de köhnemiş bazı zihniyetlerin esaret izleri için de kendilerini saklı tutma gibi çok demode tasarruf ve saplantılara esir etmektedirler...
Böyle olmasa, en ileri medeniyet düş ve gerçekçiliğiyle 1923'de temeli atılan yeni Türk devletinin Cumhuriyet sistemini kendisine ve yeni devletine en layık rejim gören Mustafa Kemal gibi bir dahinin kurduğu "Türkiye Cumhuriyeti", bunca aldığı yol ve çağdaş kurgularıyla, yaşama felsefesiyle, kavuştuğu ekonomik dinamikliği yanın da, her şeye karşın özel sektörün zaman içinde olağan üstü güçlenmesiyle, son iki yüz yıl içinde gıptayla baktığı "batı" seviyesini aşmalıydı. Ancak görülüyor ki, o birlik bir din ayırımcılığının tabularını, köhnemiş düşüncelerin esaretini, belki de "kilise" ve "Vatikan" yönermelerinin şu geliş miş dünya koşulları ve zihniyeti için de dahi göz ardı edememenin kendilerince gerçeğini yaşıyor... Bu açıdan bakmak her ne kadar bugünkü dünyalıya yakışmıyorsa da, düşünsel boyutlar da gerçekleri yadsıyamayız... Bugün yeryüzüne bakıldığında, ülkemiz, laik düzen için de gelişimini batı standartlarına yaklaştırmış ve çağdaşlığı en ideal ölçeklere eriştirmiş bir ülke saymaktayız kendimizi. Siyaset sahnelerin de oy kazanım düşleri biraz öne sürülmese, inanıyoruz ki ülkemiz laik düzen içinde de inançlarıyla rahatça ve serbestçe, batı medeniyet ve kurallarını, sanayi ve teknolojide dahil geçme yarışın da olan ve olacak tek ülkedir... Çünkü, Cumhuriyet Devleti'nin kuruluşun da atılan temeller, bu hedefi amaçlamıştı. Gerçek demokrasiye kavuşma amacı dahi, devletin kuruluş ilkeleri için de yerini almıştı...
Zaman için de, her ne kadar değişen veya tasarı halin de bekleyen, tartışılan, anayasa maddeleri bazı sıkıntı vehimleri yaratsa da, o özgür düş ve düşünce temelinde kurulan TÜRKİYE CUMHURİYET DEVLETİ, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hedeflediği, "muasır medeniyet" ufuklarına girmiştir artık... İşte, bugün bilimsel ve teknolojik her konu da batıyla aramız da çok büyük aşılamaz fark kalmamışsa, gerçeği bu temel de aramak gerekiyor bizce!
Buradan şuraya gelelim, ÇAĞDAŞ REFORMLARA!..
Kurumlarıyla, kuruluşlarıyla, resmi ve özel sektörün tümüyle birlik de, elbette zaman kuşağı için de köhnemiş kural, kavram ve tatbikatlar da reform anlayışı içerisinde çağdaş düzenlemeler yapılacaktır... Ancak bunlar da, reform yapmak için asla yapılmaz... Duyulan tüm gereksinimler, artık güvenilir kurumlar olarak gördüğümüz, konuların bilimcileri, üniversitelerin tarafsız  etkili ve yetkili bilim adamlarıyla, siyasal iktidarın sorumluları ve hatta de siyasi partilerin konuyla ilgili kişileri yanın da, kurumsallaşmış etkin kurum temsilcileriyle yapılacak çok yönlü müzakereler sonun da, iyinin en iyisi ve yarınlara mutlak yenilik ve mutluluk getirebilinecek durumlar ortaya çıkarılıp bu sonuçlarla, tatbikatın reform aşamasına geçilmelidir... Hiçbir zaman bir zümre veya hatalı bir önyargı şüphesi verebilecek, ileri de sıkıntılar yaratacak durumlara asla geçit vermemek gerekmektedir... Çünkü, reform denen yenilik veya tatbikat yaptırımları, gelecek kuşak ve nesillerin medeniyet ölçek ve gelişimin de yönlendirici özellikleri temeldir. Bu temel, hiçbir zaman yaz-boz tahtası ve anlayışı olamaz... ÇAĞDAŞ REFORMLAR, gelecek kuşakların zihinsel ve düşünsel boyutlarını, çağın gerekleriyle uyumlar sağlayacak kuralların da temeldeki tatbik alanıdır! Yeter ki... 

Yazarın Diğer Yazıları