Çaresizlik mi bilgisizlik mi?

Her gün gazetelerde ve internet sitelerinde iflas eden veya etmek üzere mahkemeye başvuran şirketlerin haberi çıkıyor.

Bu sayı o kadar çok arttı ki, sanırsınız bütün şirketler iflas edecek.

Elbette her şirket iflas etmiyor ama en iyisinin bile sıkıntı yaşadığı veya küçülmeye gittiği bir gerçek.

Kriz döneminde akıllı yöneticiler şirketlerini küçültür. Yani daha fazla açılmaz. Her konuda büyük tasarrufa gider.

Burada önemli olan kriz süresince kendi varlığını koruyabilmektir.

Yoksa sıfırlar gidersin.

Profesyonel şirketler bu mantıkla yönetiliyor. Sadece kriz döneminde değil, paranın bol olduğu dönemde bile az borçlanarak kendi yağında kavrularak faaliyetini sürdürmeye çalışır.

Bunu sadece şirketler değil aynı zamanda vatandaş da yapmalı.

Eskiler buna ayağını yorganına göre uzatmak diyor.

Türkiye'de bugün bana göre ayağını yorganına göre uzatmama sorunu yaşanıyor.

AKP iktidarının Türkiye'ye bulaştırdığı en büyük hastalık borçlanmadır.

Türkiye şu an tüm zamanlarının en ağır krizini yaşıyor. Ekonomi bilgi ve ön görüleri ile kendilerini kanıtlamış usta ekonomistler daha kötü günlerin gelmekte olduğunu söylüyorlar.

Yani şimdiye kadar yaşadığımız gelecekteki yaşayacaklarımızın onda biri bile değil.

Bunu ben değil Daron Acemoğlu, Mahfi Eğilmez, Atilla Yeşilada ve daha onlarca ekonomist söylüyor.

Ortada büyük bir kriz var ve derinleşiyor.

Bu krizde halk ne yapıyor?

Son 10 gündür Adıyaman, Gaziantep, Malatya ve Urfa'daydım.

Bu şehirlerin ortak özelliği AKP'ye yüksek oranda destek vermeleri. Bu şehirlerde AKP'ye ve politikalarına destek yüzde 70'e yakın.

Hayat pahalılığı almış başını gidiyor. İşsizlik ciddi oranda yükselmiş.

Bu dört şehirde canlı dört sektör var.

Biri telefoncular.

GSM operatörlerinin bayileri tıklım tıklım. Sanırsınız ki, burada hayır için bir şeyleri bedavaya veriyorlar. Herkes telefon ve aksesuarı alıyor. Tabii ki iPhone değil.

Diğer sektör inşaat.

Türkiye'yi krize götüren sektör. Bu illerde şehirde alan kalmadığı için dağlara bile dev bloklu apartmanlar yapılmış. Ve halen dahi yapılıyor.

Bir an insanın aklına şu geliyor; bu şehirlerdeki inşaat şirketleri kriz yaşamıyor mu?

İnsanların ev alma iştahı soluksuz devam ediyor. Para var mı ki alıyorlar derseniz yok ama kredi ile alınıyor.

Bu faizlerle kredi mi alınır diye sorduğunuzda yanıt olarak bu dört şehirdeki en hareketli bir başka sektörü gösteririm.

Bankacılık.

Bu şehirlerde banka şubelerinde iğne atsan yere düşmez.

Konut kredisinden tutun da ihtiyaç kredisine kadar her türlü krediye başvuran insan sayısında adeta patlama var. Bunların kaçı krediyi alabiliyor bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki, bu faiz oranları ile kredi kullanmak için insanın aklından zoru olması gerekiyor.

Ya da ona şöyle diyelim, yüzde 2,5'in üzerinde konut kredisi, yüzde 3'ü geçen oranda ihtiyaç kredisi kullanan insanlar çaresiz mi bilgisiz mi?

Eski bir banka yöneticisine sordum bu soruyu.

Yanıtı net oldu: "Bu faizle alınan kredilerin geri dönmesi imkânsız."

O halde bankalar bunu öngörmüyor mu?

Buna yanıtı daha ilginç oldu:

"Türkiye'de birçok konuda olduğu gibi ekonomi konusunda da bir akıl tutulması yaşanıyor. Aynı akıl tutulmasını son 10 yılda çok rahat para kazanan bankaların şımarık yöneticilerinde görüyoruz. Batan şirketlere baktığınızda bu kadar krediyi bu bankalar nasıl vermiş diyorsunuz.

Hiç mi öngörünüz yoktu? Hiç mi bu saçma sapan ekonomi modelinin patlayacağını size anlatacak ekonomistiniz yoktu?

Bir ülkenin dev şirketlerinde ve bankalarında bu akıl tutulması yaşanırken, siz sıradan finansal okur yazar olmayan halktan ne beklersiniz ki?"

Özetle bankaların kapısını gerçekten çaresiz insanlar da çalıyor. Böyle bir ortamda yüzde 3 faizle ihtiyaç kredisi kullanabiliyor ama emin olun ki, büyük bir bölümü bilgisizlikten ve hesap kitapsızlıktan bu oranla bu krediyi kullanıyor.

Bu dört şehirde yaşayanlar krizi ne zaman hissedecek derseniz, hiçbir zaman diyebiliriz.

Çünkü onlara göre, ortada ne beceriksiz bir ekonomi yönetimi ne de kötü giden bir ekonomi var. Onlara göre, Katar hariç tüm ülkeler bize ekonomik savaş açtı ve biz bu saldırıların üstesinden geleceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları