Çocuk ve gençlik sevgisiyle dolu bir dahiydi o…

           Her nisan ayı geldiğin de, çocukluk ve gençlik yıllarımı anımsarım…
           Sanırım, kendisini biraz geliştirmiş, ufku oldukça gözleyebilen veya hissedebilen her insan bu yaşam gerçeğinin altın dönemini hem yakın çevresin de hem de yaşadığı ortam içinde, en azından zaman içinde düşünmüş ve sevinmiş olmalıdır!..
           Bireylerin olsun, aile ortamlarının olsun, daha da ötesi millet olma varlığının ortak özelliği,  ÇOCUK ve GENÇLİK yıllarında kurulan temel ögesiyle geleceğe emin adımlar atar. Hangi aile, hangi toplum, hangi millet de toplumsal bir sıkıntı varsa, bunun nedenlerini, biraz ötelerde kalan çocukluğunu yaşayamamış, amaçsız nesillerde aramak gerekir…
           Çok uzaklara gitmeye ,yakın, uzak konu komşuya da bakmaya gerek yok ! Biz öncelikle, kendi varlığımızın içselliğine bakalım, tarafsız gözle… Gözleme alalım kendimizi ! Yeni yetişen nesillerimizi bu açıdan, neden ve niçinlerini tartışalım. Tartışalım ve sonuçlar verecek, düzeyli noktalara varalım… Demokrasi rejimlerinin en büyük özelliği, akıl ve mantıkla hareket ederek pozitif kurguların anahtarını bulup, paslı kilitleri dahi açıp gerçekçi olarak yarınları daha güvenli kurmaya bakalım…
          Asırlar ötesini değil, yeni yepyeni Cumhuriyet döneminin o heyecan veren 1923 yılında başlayan, dönemin, o yokluk ve sıkıntıların aşılmasında, "ÇOCUK ve GENÇLİK" dönemleriyle tüm Ulusa verilen bilinçli heyecan aşkını çok iyi gözleme alıp hatırlayalım o altın çağ olan Mustafa Kemal dönemini … Osmanlı'dan kalan borçlar dahi ödeniyordu…

                                                                           ***


         6OO yüz yıl, üç kıta da büyük bir İmparatorluk dönemi yaşayan, Doğu da, Güney de, Kuzey ve Batıya yayılan Türk'ler, yani bizim atalarımız, ilim-irfanı son dönemlerine kadar sürdürmelerine karşın, özellikle Avrupa'nın yol aldığı tekniklerden uzaklarda kalınmasıyla 18. Asır sonlarında çöküşler başlamıştı. Bu çöküntü yanın da, Osmanlı topraklarında baş gösteren milliyetçilik akımları sonucunda Balkanlar da, yeni devletler ortaya çıkarken, Avrupa'nın kışkırtma ve sinsi oyunları gözden kaçmıyordu!..
         İşte bu çöküntüleri bahane ederek, Türk Vatan ve Türk Milletini de, yok etme sevdasına düşen BATI'ya karşı, büyük bir şahlanış başlamış, KURTULUŞ ve MİLLİ MÜCADELE ruhunu taşıyan TÜRK MİLLETİ, tüm yoklukları manevi gücüyle yenerek, bu aziz VATAN'I ve YÜCE TÜRK MİLLETİ'Nİ, canıyla kanıyla ve tüm inancıyla savaşarak kurtarmıştır…
        Çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren, VATAN aşkı, HÜRRİYET ve CUMHURİYET bilinciyle kendisini yetiştiren ve geliştiren bir dahi ÖNDER, yeryüzünü adeta şaşkına çeviriyordu… İşte, O bir TÜRK insanı, her yönüyle DAHİ özellikleri taşıyan insan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TÜ… Gençlik yılları ve askeri öğrencilik yılların da olsun, genç bir kurmay subay olarak Ordu'ya adım attığı andan itibaren aldığı her görev de üstün değil, erişilmez üstün başarılarla dostun düşmanın gözlerini kamaştırıyordu…


       ÇÜNKÜ O, GERÇEKTEN GERÇEK BİR DAHİYDİ…
       Onun DEHA varlığını, bura da analiz edecek değiliz… Bunu hiçbir kimse, gereği gibi de yapamaz… Çünkü, Mustafa Kemal, Tanrı vergisi özelliklere sahip, askeri alan da olduğu gibi, kültür, matematik ve sosyal alan yanın da İç ve Dış Politikaların her dalın da yanılgısız bir dahidir "O"… O kısacık ömrün de, asırları avucunun içinde görerek ve çok öteleri sezerek ve yanılgısız bilerek, yeni yepyeni CUMHURİYET'i isabetle kurmuşlardır…
        Bilinçle bu kurguyu tamamlarken, istikbali bir temele oturtmanın heyecanını da yaşıyordu… İşte o heyecanın temeli, bu VATAN ve TÜRK MİLLETİNİ, "TÜRK GENÇLİĞİ" gibi bir HAZİNEYE 

EMANET ETME, GÖRÜŞ ve SEVDALISIDIR  O…
        Yeryüzün de hiçbir kurucu lider, bu sevdaya ilimsel ve bilimsel görüş açısından yaklaşamamıştır… İşte, Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümsüz yüceliğinin sırrı da buradadır…
        O'nun bu yıkılmaz mirası, yani "Türk çocuk ve Gençliği" zaman zaman kararsızlıklar için de,  özellikle eğitim ve sistemlerinde tereddütlerle dolu sıkıntılar da kalsa da, ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİNDE Kİ IŞIK, hiçbir zaman aydınlıktan uzaklaşmayacaktır…İsabetle çok kısa dönemde, akıl almaz medeni devrimlerin yapılması, bir mucizeydi çünkü… Başarı ve o inancın sonun da, bir vasiyeti vardı TÜRK GENÇLİĞİNE… Ve diyorlardı ki ;

                                                                                   ***

       "EY TÜRK GENÇLİĞİ !
        BİRİNCİ VAZİFEN, TÜRK İSTİKLALİNİ, TÜRK CUMHURİYETİNİ, İLELEBET MUHAFAZA VE MÜDAFAA ETMEKTİR.
        MEVCUDİYETİNİN VE İSTİKBALİNİN YEGANE TEMELİ BUDUR. BU TEMEL, SENİN, EN KIYMETLİ HAZİNENDİR. İSTİKBALDE DAHİ, SENİ BU HAZİNEDEN MAHRUM  ETMEK İSTEYECEK, DAHİLİ VE HARİCİ BEDBAHTLARIN OLACAKTIR. BİR GÜN, İSTİKLAL VE CUMHURİYETİ MÜDAFAA MECBURİYETİNE DÜŞERSEN , VAZİFEYE ATILMAK İÇİN, İÇİNDE BULUNACAĞIN VAZİYETİN İMKAN VE ŞERAİTİNİ DÜŞÜNMEYECEKSİN! BU İMKAN VE ŞERAİT, ÇOK NAMÜSAİT TEZAHÜR EDEBİLİR. İSTİKLAL VE CUMHURİYETİNE KASDEDECEK DÜŞMANLAR, BÜTÜN DÜNYADA EMSALİ GÖRÜLMEMİŞ BİR GALİBİYETİN MÜMESSİLİ OLABİLİRLER. CEBREN VE HİLE İLE AZİZ VATANIN , BÜTÜN KALELERİ ZAPTEDİLMİŞ, BÜTÜN TERSANELERİNE GİRİLMİŞ, BÜTÜN ORDULARI DAGITILMIŞ VE MEMLEKETİN HER KÖŞESİ BİLFİİL  İŞGAL EDİLMİŞ OLABİLİR. BÜTÜN BU ŞERAİTTEN DAHA ELİM VE DAHA VAHİM OLMAK ÜZERE, MEMLEKETİN DAHİLİNDE, İKTİDARA SAHİP OLANLAR GAFLET VE DALALET VE HATTA HIYANET İÇİNDE BULUNABİLİRLER. HATTA BU İKTİDAR SAHİPLERİ ŞAHSİ MENFAATLERİNİ, MÜSTEVLİLERİN SİYASİ EMELLERİYLE TEVHİT EDEBİLİRLER. MİLLET, FAKRÜ ZARURET İÇİNDE HARAP VE BİTAP DÜŞMÜŞ OLABİLİR.
         EY TÜRK İSTİKBALİNİN EVLADI! İŞTE, BU AHVAL VE ŞERAİT İÇİNDE DAHİ, VAZİFEN; TÜRK İSTİKLAL VE CUMHURİYETİNİ KURTARMAKTIR! MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET, DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!.. " DİYORLARDI , 20 Ekim 1927 de MUSTAFA KEMAL ATATÜRK…
          Türk çocuğu, TÜRK Gençliği, kendisine verilen ve duyulan bu onurlu güvene daima laik olacak, verilen bu direktifler doğrultusun da, istikbale yetişme kabiliyet ve nice devlet adamlarını içinden çıkararak, tüm ULUSUNU huzur ve mutluluklara daima götüreceği inancına bizler de tereddütsüz inanmaktayız… Aziz Ulu Önderimiz ve Vatan'ı kurtaran ve bugün , bir daha rahmet ve saygıyla andığımız tüm şehitlerimiz müsterih olsunlar…
        O Yüce Önder, Türk gençliğine böylesine inanırken, O'nun insan sevgisi ve özellikle de "Çocuk ve Gençlik Sevgisiyle dolu…" yüreği, gerçek dahi'liğiyle, NİSAN ayların da, verdikleri "Çocuk ve Gençlik Bayram" armağanı, sönmez bir meşale olarak ebediyen ışıldayacaktır… 
        Her nisan ayının, tükenmez coşku ve heyecanını bu temel duygularla yorumlarken Türk'lüğün medeni  idealini bugün de, yarın da, asırlar ötesi içinde tereddütsüz aynı inançla düşünmek hakkımızdır… Yeter ki, genç nesiller çağdaş eğitim sisteminden uzakta olmasın…

Yazarın Diğer Yazıları