Din değil, kafalar güncellenmeli...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın: "İslâm'ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslâm'ı 14-15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız. Böyle bir şey yok. Onun için de bugün İslâm'ın uygulanması yer, zaman, koşullar her şeyiyle o da değişiyor." sözünü televizyonda kendi sesinden duyunca şaşırdım.

Evvel emirde ifade muğlaktı. Cumhurbaşkanının ne dediği net olarak anlaşılmıyordu. Çünkü en başta "güncelleme" kelimesi Cumhurbaşkanının söylemek istediği şeyi karşılamıyordu. İslâm -hâşâ- güncellenir mi?..

Erdoğan dışında bir başkası kullansaydı bu tabiri eminim ne dini kalırdı ne imanı. Çoktan tekfir ederlerdi.

Cumhurbaşkanının konuşmasının hemen ardından TİKA başkanının "Cümlelere değil, ifade etmek istediğine bakılmalı. Tabii ki "güncelleme"den kasıt din değildir." demesi yahut Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın'ın: "EZMÂNIN TAGAYYÜRÜ İLE AHKÂMIN TAGAYYÜRÜ İNKÂR OLUNAMAZ. Bu Mecelle kuralına göre zamanın değişmesiyle içtihâdî hükümler ve yorumlar değişir ve yenilenmeye ihtiyaç duyar. Kur'ân ve Sünnet'in ortaya koyduğu hükümler ise sabittir. Kastedilen budur." şeklinde tasrihte bulunması, Erdoğan'ın, mezkûr konuşmasında meramını tam ifade edemediğini, eski tabirle "tâkîd"e düştüğünü gösterir. (Tâkîd: İbareyi lafız veya anlam bakımından anlaşılmaz şekilde düzenleme.)

Biz meseleye iyi niyetle yaklaşalım, ifadeye değil de, ifade edilmek istenene bakalım. Ve Cumhurbaşkanının "Asrın idrakine İslâm'ı söyletmeliyiz" demek istediğini kabul edelim. Lakin sizler de takdir edersiniz ki bu iş dini güncellemekle değil, kafaları güncellemekle olur.

"Camide cemaatle namaz kılınırken cep telefonu çalarsa namaz ifsat olur mu? sorusuna "Mızraklı İlmihal"den cevap arayan, yahut toplumda kadının statüsü ile ilgili makale yazmak için "Fetevâ-yı Hindiyye" karıştıran kafalarla mı dini güncelleyeceksiniz?.. Hâlbuki Mehmet Âkif 100 yıl önce: "Yedi yüz yıllık eserlerle bu dînin hâlâ//İhtiyâcâtını kâbil mi telâfî? Aslâ." diye toplumu ikaz ediyordu. Kulak veren çıktı mı bu uyarıya?

Eğri oturup doğru konuşalım. "Telfîk-i mezâhib" konusunda ne düşünüyorsunuz? Mezhep farkı gözetmeksizin bütün kelâm ve kalem mahsulü rivayet ve dirayetlerden yararlanarak bir "İslâm Medenî Hukuku" çalışması başlatabilir misiniz?.. En basitinden; C. Allah'ın, Enfâl Sûresi'ndeki (meâlen): "Düşmana karşı savaş için atlar hazırlayın" emrini "Düşmana karşı tanklar, toplar, uçaklar hazırlayın" şeklinde yorumlayıp devleti yönetenlere de tank, top, uçak fabrikaları açmalarının ve bunu gerçekleştirecek teknik elemanlar yetiştirmelerinin (bilimsel eğitim) tıpkı namaz, oruç, zekat gibi üzerlerine farz olduğunu söyleyebilir misiniz?..

Bunlar yapılmazsa, dinin güncellenmesi (tabir bizce yanlıştır) tartışması saman alevi gibi parlar ve yarın unutulur gider.

Kısacası; mesele dini güncellemek değil, kafaları, zihniyeti güncelleyebilmektir. Biz -okuyucularımız hatırlayacaktır- yıllardır "din anlayışında reform" derken bu duruma işaret etmeye çalışıyorduk. Ama (reformcu diye itham edenler dışında) bize kimse kulak vermedi. Gerçi bu millet Mehmet Âkif'e, Muhammet İkbâl'e, Musa Cârullah'a kulak asmadı, bize mi kulak verecekti? Bizimkisi de lâf işte...

***

ACZİMİN GİRYESİ:

Dini değil, kafaları güncellemeye bakalım,

Hak rehberimiz olsun, safsataları bırakalım.

                                            (Li-müellifihî)

   

Yazarın Diğer Yazıları