Düğünler başladı takı telaşı çoğaldı

Yaz sezonu demek, düğün dernek sezonudur. 

Bir grup heyecanlı heyecanlı yüksek sesle konuşuyor: 

-Takı ne takacaksınız?

-Bilemedim ki. Fiyatlar da uçmuş anacım. Bu ay altı düğün var. Yandık ki ne yandık.

-Büyük borca gireceksiniz desene...

-Sorma. Onlar bize çeyrek takarken bu kadar pahalı değildi.

-Eee hayatın içinde her şey hızlı değişiyor.  Varsa gücün iade yaparsın. Zorlama şartlarını. Takı ile akrabalık, komşuluk olmaz. Gitmeniz mutluluğunu paylaşmanız yeter.

-Sorma. Laf söz çok olur. Kaldıramam. Zaten tansiyon yükseklerde. Değmez lafa, söze, didişmeye. Bakacağız artık. Akşam bizimki gelsin de bir konuşalım. Eltimin kızının da düğünü var. Onun için de mağazalardan bir şeyler bakacağım. Gel biraz mağazaları dolaşalım.

Konuşmalar hararetiyle, devam ediyor...

Hava sıcak ve nem sersemletiyor. Mesafe yakın olsa da minibüse geçen bindim.

Kaptan durağa geç kalmış. Yolcuları umrunda değil. Amacı belli. Karga tulumba hızlıca durağa yetişmek.

Habire kahya ile konuşuyor. Bağrınıyor. Yapacak bir şey yok. Yol kapalı. Galiba durakta araç yok. Yolcular bekliyormuş.

-Peki biz neyiz arkadaş?..

Bir sağa bir sola şeritte kayıp duruyor. O kadar geç kalmanın stresi var ki. Kime sataşacağı belli değil.

Yanında duran, belediye otobüsüne camdan bağırıyor. Arkadaş sağa yanaş da  geç kaldım. durağa diye haykırıyor. 

-Ya arkadaş bize mi sordun geç kalırken, biraz dikkat?..

Hiç insana değer kalmadı. Kimse de sesini çıkaramıyor. Hakkını aramıyor. Bir söyle bin ah işit ondandır. İnsanlar da bıktı. Konuşmayı unuttuk. Hemen taşlar, sopalar, silahlar çıkıveriyor. Tartışmak istemiyor. Haklı olsa da başına bela almak istemiyorlar.

Tartışma uzayıp gidiyor.

İlerliyorum...

Yine konuşmalar düğün dernek üzerine...Hanımlar konuşuyor:

-Hiç sevmediğim huyum gardıroptan kıyafet tercihimi yoğun iş temposundan sona bıraktım. Gece onca kıyafetten kendime bir şey yakıştıramadım. En sonunda attım kendimi dışarıya.

-Vakit var.

-En ucuzundan uygun bir elbise alırım diye aklıma da yazdım. 

-Aaa olmaz ben aylar öncesinden rahat rahat hazırlık yapıyorum. Dost var... Düşman var... Son ana bırakamam. Arkamdan konuşturmam. Sosyal medyada konu olamam. Zaten çekemiyorlar. Kıskançlık var. Ağırlık alıyorum. Nazar oluyorum çok.

Kahkahalarla gülüşmeler.

Giyim seçiminde beyler çok şanslı. Bir gömlek, bir kumaş pantolon tamamdır.

Biz hanımlar bazen abartabiliyoruz.

Hem de nasıl...

Her yer dolu kıyafet olsa da yetmez.

Yine bir eksik var. 

Hiçbir şeyimiz yokmuş gibi davrandığımız oluyor... Kredi kartım olmazsa..

İyi de arkadaşım, alırken anlamıyorsun. Öderken işin rengi değişiyor.

Haklısınız..

Beyler bazen kızmanız da çok haklısınız. Kabul ediyorum. Çok tutumlu, yoktan var eden hanımların yanı sıra..

Tamam.

Bu son diyerek, yine bildiğini okuyan hanımlar adına sizlere sabırlar diliyorum.

Arkadaşlarla alışveriş merkezinde buluşmak üzere araçla trafikteyim. Klimalar çalışsa da İstanbul'da dışarısı hiç çekilmiyor.

Etrafa bakındığımda ise, bir tarafta ailesiyle gezmeye çıkan çocuklar.

Bir tarafta dilendirilen, hayata küçük yaşta salıverilen çalıştırılan çocuklar...

Hepsi melek, hepsi masum.. Hayatın içinden yaşamları göre göre ilerliyorum. 

Alışveriş merkezindeyim. Çok az kalabalık göze çarpıyor.

Can sıkıntısından anlaşılan tezgah çalışanları daha çok ilgili.

Akşamki konser için, üstün körü fiyatlara bakıyorum.

İndirimli haliyle üç yüz liradan aşağı beğendiğim elbise yok. 

İsraf bir saat için değmez.

Eve gelen faturalardan bir kaçını öderim. Sonra diğerleri gibi dolabı bekleyecek diye kendi kendime söyleniyorum. 

Alışveriş iptal.

Evden aldığım birkaç parça kıyafetten birini ortama göre giymeye karar verip arkadaşlarla buluşuyorum.

Kahve eşliğinde  akşam gideceğimiz konserin saatini bekleyerek keyifli sohbetimiz uzayıp gidiyor.

Sağlıklı güzel haberler almanız dileğiyle.

İyi pazarlar.

Yazarın Diğer Yazıları