Erimiş demiri elle yoğurmak...

Başlıktaki ifade, Mehmet Âkif'in:

"Odur şiiri hikmetle mecz eyleyen

Odur şiir nâmıyla hakkı söyleyen"

diye nitelendirdiği Şirazlı Sâdî'ye (ö. 1292 ) ait. Sâdî "Gülistan" adlı ölümsüz eserinde âdeti üzere, önce bir hikâye ile sosyal bir yaraya parmak basar, sonra da bir beyit veya kıta ile meseleyi zihinlere kazır. Şeyh Sâdî, sekiz bölüm halinde hazırladığı söz konusu eserinin "padişahların ahlâkı"na ayırdığı birinci babın sonuna doğru şöyle bir hikâye anlatır:

İki kardeş vardır, biri zengin diğeri fakir. Zengin olan geçimini padişaha hizmet ederek sağlamaktadır. Fakir olansa kendi alın teriyle geçinmektedir. Zengin kardeş, fakire "Eğer padişah hizmetinde çalışsaydın bu zahmetlerden kurtulur, hem de zengin olurdun" deyince fakir olan "Keşke sen de zahmete katlanıp çalışsan ve padişaha kulluk zilletinden kurtulsaydın. Büyüklerin dediği gibi, kendi alın teriyle geçinmek, padişah huzurunda altın kemer bağlanıp dikilmekten daha şereflidir" şeklinde mukabelede bulunur.

Sâdî bu küçük hikâyeyi şu beyitle özetler:

Be-dest âhen-i tefte kerden hamîr

Bih ez-dest ber-sîne pîş-i emîr.

(Kızarmış demiri el ile yoğurmak, padişah huzurunda el pençe divan durmaktan iyidir.)

"Kızarmış demiri el ile yoğurmak" tabiri bana çocukluğumda yaşadığım bir macerayı hatırlattı ki paylaşmak isterim:

İlkokula yeni başlamıştım. Arkadaşların ellerinde yumurta büyüklüğünde dolma toplar gördüm. Güzel güzel sektiriyorlardı. Çok hoşuma gitti ama alma imkânı bulamadım. Ve dolma topu kendim yapmaya karar verdim. Önce tenekeden yuvarlak bir kalıp yaptım. Lastik ayakkabı eskilerini toplayıp yaktım. Eritip teneke kalıp içine akmasını sağlamaya çalışıyordum fakat başaramadım. Ve bir anda eriyen lastiği iki avucumun arasında beze gibi yuvarlamaya çalıştım, sonuç malum. Avuçlarım yandı ve iki ay kalem tutamadım. Yani Sâdî'nin ifadesiyle "erimiş demiri yoğurma"nın ne demek olduğunu -lastikle de olsa- bit-tecrübe yaşamış biri olarak şairin yukarıda tercümesini verdiğim beytini çok anlamlı buluyorum.

Gerçekten de koca koca adamların devlet büyükleri karşısında el pençe divan durduklarına şahit oldukça yahut liderlerin kendilerinden yaşça daha büyüklere ellerini öptürme sahnelerini gördükçe insanlığımdan utanıyorum.

Kısacası; Sâdî'nin çok güzel ifade ettiği üzere, padişah huzurunda el pençe divan durmak, erimiş demiri el ile yoğurmak gibidir. Ya padişah karşısında el pençe divan duracaksın ya da kızgın demiri yoğuracaksın deseler ben şahsen ikinci şıkkı tercih ederim. Bilmem sizler ne dersiniz…

***

ACZİMİN GİRYESİ:

       ALIN TERİ

Rızkını alın terinle kazanmaya bak,

Hak yeme, güzel ahlâkla bezenmeye bak.

                                          (Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları