Geleceğimizi kimlere teslim edeceğiz?

Sayın okurlarım, son yıllarda yurt içinde oluşan iktisadi, siyasi ve kültürel olayların yarattığı yanlışlıklar, milli ve manevi değerlerimiz açısından toplumumuzun kültürünü etkisi altına almış bulunmaktadır.
Yerli malı kullanıp para biriktiren huzurlu toplumumuz, israf ekonomisinin esiri olup milli ve manevi değerlerimiz açısından da, sıkıntılı günler yaşamaya başlamıştır.
“Her Türk, Türkiye malı kullanmalı”  levhaları, yarım asırdır meydanlarımızda görülmez oldu. Cumhuriyetimiz ve Devletimiz, son yıllarda “Türk Dünyası” yerine “Arap Dünyası” ile ilgilenenler tarafından yönetilmektedir.
Onun için, bugünkü yazımın başlığı “Geleceğimizi kimlere teslim edeceğiz” olmuştur. Milli ve manevi değerlerimiz açısından Cumhuriyetimizi emanet ettiğimiz gençliğimizin davranışlarından memnun olmalıyız. Toplumumuza beğenisini kazandığımız olayları sunmalıyız ve gençlerimizin üzerinde olumsuz tesirler yapan olayların yayınlanmasını önlemeliyiz.
Devletimizin ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğuna inanan ve cevher-i aslisi Türk olan namuslu siyasetçilerden kurulu bir hükümet meydana getirmeliyiz. Üniter devlet yapımızı bozmaya yeltenen teklifleri ileri sürenlere, görev vermemeliyiz. Devlete hizmette görev alan herkesin eline, beline ve diline sahip olmalarını şart koşmalıyız. İsraf ekonomisine bütün kademelerde son vermeliyiz. Devletimizin bütün hizmet ünitelerini asli görevlerine döndürmeliyiz. Bütün yükümlülerin dikkatini çekip, vergi borçlarını ve SSK primlerini ödemelerini istemeliyiz. Hayali ihracatçıları, sahte belgelerle ticaret yapanları, banka hortumlayanları şiddetle cezalandırarak yolsuzluklara son vermeliyiz. Bilimsel çalışmaları bırakan ve gaye dışı çalışan üniversiteleri göreve davet etmeliyiz. Kitap yazmamış profesörlerin unvanını silmeliyiz. Yabancı dil öğrenimini teşvik ederken yabancı dille eğitime son vermeliyiz. Bütün belediyeleri asli görevlerine davet etmeliyiz ve görevleri dışındaki harcamalara son vermeliyiz, yabancı kredi kullanarak borçlanma haklarını geri almalıyız. Profesyonel spor kulübü haline gelen belediye spor kulüplerini kapatıp, imkanlarını asli görevlerinde kullanmalarını temin etmeliyiz. Memleketimizdeki yerel, ulusal ve bölgesel olmak üzere televizyonların ve radyoların sorumsuz yayınlarına mani olup, medya ve televizyon enflasyonuna son vermeliyiz. “Mozaik kültür”, lafını lügatten kaldırmalıyız.
Bolu yollarında satışa sunulan “Çerkez-Abaza peyniri”nin adları, artık “Bolu peyniri” olmalıdır. Yabancı isimli işyeri levhalarının tamamı indirilip, itiraz edenlerin ruhsatları iptal edilmelidir. Emekçilerin hakları, teri soğumadan verilmeli ve Türk tarımı üzerinde oynanan oyunlar engellenmelidir. 1980’den sonra, devletin her konuda değiştirilen kafası düzeltilmelidir ve artık bütün kaynaklarımız Türk’e göre, Türk için ve Türk tarafından kullanılmalıdır.
Milliyetçi kardeşlerim, ben bu güzel rüyamdan ayrılmak istemiyorum.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları