İçeri ve dışarı

Kolay inanılacak şey değil: Şiirimizin ulu çınarı, doksan yaşını aşmış Fazıl Hüsnü Dağlarca tam yetmiş beş yıldır şiir yazıyor. Sayısı öyle bir anda dile gelmeyen binlerce, on binlerce şiir. Dağlarca, geçenlerde son şiir kitabını yayınladı: İçeri Sait Faik. İçeri Sait Faik, Türk hikayeciliğinin modernist ustası Sait Faik’in bir tür şiirsel (şiirle çizilmiş) portresi sayılabilir.
Büyük ustanın bu yaşta genç bir şair heyecanıyla, hâlâ durulmamış o ırmağımsı şiir üslubuyla anlattığı Sait Faik aynı zamanda hem şairin kendisi hem de Sait Faik’tir.
Bu olguları tesbit ettikten sonra şimdi de Türkçe olimpiyatlarına katılan 100 ülkeden yaklaşık 550 öğrenciler adına beş ayrı ülkeden gençlerin Fazıl Hüsnü Usta’yı ziyaretine geçelim. Yabancı çocukların çok iyi Türkçe konuştuklarını görünce duygulanan Dağlarca, “Türkçe içinizde çağlayan ses olsun. Sizler sayesinde bu ses bütün dünyada yankılansın” temennisinde bulundu. Türkçe’nin ayrıcalıklı bir dil olduğunu anlattı. Dağlarca’nın gençlere bir de sürprizi vardı. Çocukların kendisini ziyarete geleceğini bir gün önce haber alan şair, gece onlar için yazdığı şiiri hediye etti. “Ben her şiirimi yazdığımda Türkçeyle ilgili bir adım daha atmış bulunuyorum; şiir yazmak o dilin içinden altın çıkarmaya benzer,” diye konuştu.
Dağlarca’nın gençlere hediye ettiği şiiri “Görüntüler” adını taşıyor:
“Bütün karanlıkların bir ışığı vardır
Odur
Karanlığı gösteren
Nice uzak olsak da
Sevgilimizi bize gösteren
Işığı söndü mü
Görünmezliğe geçer o
Daha açık görünür bana
Nedenini bilemem”
Dağlarca’nın bu şiiri bütün şiir dünyasının bir özeti sanki; şiir evrende hareket eder, akar, durur; gök adalarına uğrar. Yeniden sonsuzluklara demir almak için. Dağlarca bir evren şairidir, o evrensellik içinde Türklüğün dünyasına inatla sarılmış özgün bir şiir ustasıdır. Kavga adamıdır aynı anda da ilk şiir kitabı 1937’de (yayınlanmış) Çocuk ve Allah’daki Allah’ı arayan o çocuklar gibi sessizliğin sesinin, Fildişi kulesinden dünyayı ve vatanını seyreden bir ermişin dinginliğine sahiptir.
Ona soğuk ve daha nice şiirli yıllar diliyorum. Varol büyük usta, sen Türk şiirinin çizgisini hiç değişmemiş yaşayan en büyük sesisin:
Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Bir kaç damla kan ki zafer ve kahramanlık
Yorganın altına saklanarak
Bu eller miydi sevmeyen geceyi?
Ayrılmış sevgili oyuncaklardan
Ve her şeyden her şeyden sonra
Bu eller miydi Allah’a açılan?
İçerdeki ile dışardaki insan varlığını ancak şiirin yardımıyla tanıyabiliriz. Çocuk ve Allah’tan İçeri Sait Faik’e kadar Dağlarca’nın şiir serüveni bize bu olgunun kanıtı gibi geliyor.

Yazarın Diğer Yazıları