"İntihal"in babası Halit Ziya mı?

Cemil Meriç "Dergi, hür tefekkürün kalesi" der. Doğrudur... Gazetelerin durumu ortada. Kitapsa, genellikle bir kişinin düşüncesini yansıtır. Ama dergi, fikirlerin harmanlandığı yerdir. Dolayısıyla, kalem sahipleri dergilere, yıllıklara, armağanlara kayıtsız kalamazlar.

Bu cümleden olmak üzere, geçenlerde "Karagöz Salnâmesi"ni (Sahip ve nâşiri: Ali Fuat, İst. 1912) incelerken "Mesâlik-i Edebiyye" (s. 115) başlıklı mizahî (Mizah: Bir gerçeği alay, nükte ve lâtifelerle süsleyip güldürücü yanlarıyla ortaya koyma) bir yazı dikkatimi çekti. Yazar: "Edebiyatı ilerlemiş olan her memlekette olduğu gibi bizde de birçok edebî meslekler vardır. Meselâ Zola'nın natüralizm, Paul Broca'nın psikolojizm, Lord Byron'un lirizm vs. mesleklerine mukabil bizde de başka meslekler var. Bu başkalık edebiyatımızın hatta Fransız edebiyatından ileride bulunduğunu gösterir" dedikten sonra "kadınizm, intihalizm, Mopasanizm, paraizm, kofizm, hiçizm" gibi edebî akımları sıralar. Bunlardan "intihalizm"le ilgili verilen bilgi şöyledir:

"Bu mesleğin esası Fransızca'dan eser aşırmaktır ki vaktiyle Halit Ziya Bey tarafından tesis olunmuş ve devr-i mesûd-ı hürriyette müşârun ileyhin çekilmesiyle çırağı Cemil Süleyman Bey tarafından yeniden tesis edilmiştir. Âzâ-yı mühimmesi pek çoktur."

Söz konusu ifadeler bana Halit Ziya'nın "Kırk Yıl" (İst. 1969) adlı hatıralarında yer alan "intihal" bahsini (s. 387-390)  hatırlattı. İşte o sayfalardan bir pasaj:

"Bir gün dostlarımdan birini görmeye gitmiştim. Hizmetçi ziyaretimi haber verirken aynı zamanda kapıyı ardına kadar açarak beni çalışma odasına koydu. Bu usule aykırılık o derece çabuk bir hareketle oldu ki masanın üzerine abanarak yazı ile uğraşan dostumun önündeki kâğıtları ve onların arasında bir Fransızca kitabın kopuk sayfalarını, bu arada ciltten ayrılmış kapağını telâşla kapayıp tamamıyla örtmesine vakit kalmadı. Saklanmak istenen bir şeyi görmemek, görmemiş olmak en basit zariflik kaidelerinden olduğu için biraz uzağa oturarak ve kapağın üzerinde kitabın iri harflerle yazılı adını fark etmemişçesine başka tarafa bakarak bir daha yazı masasına göz atmamak için çabaladım.

Uzun bir müddet sonra keşfimden habersiz olan ve bugün ebedî uykusunda ondan haberi olmayacağı düşünülebilen dostumun bu kitabı ortaya çıktı. Bunun bahsettiği şey ve tertibi o Fransızca kitaptan alınmakla kalınmamış en güzel parçaları fasıl fasıl ondan olduğu gibi çevrilmişti." (s. 388)

Bu satırların öncesinde, sonrasında yazılanlarla, yarı şaka -her şakada muhakkak bir hakikat payı vardır- "Karagöz Salnâmesi"ndeki "intihalizm"in Halit Ziya Bey tarafından tesis edilmiş olduğu iddiası birlikte düşünüldüğünde insanın aklına ister istemez psikolojideki yansıtma/başkasına atma/projeksiyon (kendini başkasında eleştirme)  mekanizması geliyor. Gerçekten de "intihal"in babası Halit Ziya olabilir mi? Edebiyatçılarımızın meseleyi bu gözle tekrar incelemeleri sanırım bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına katkı sağlayacaktır.

Düğün değil bayram değil "intihal" konusu da nerden çıktı diyeceksiniz. Bundan 7-8 sene önce üniversitelerimiz "intihal"le (bilim hırsızlığı) çalkalanıyordu. Şükürler olsun şimdilerde hiç "intihal" haberi yansımıyor medyaya. Gerçekten üniversitelerde "intihal" devri kapandı mı yoksa "intihal", haber değeri taşımaz mı oldu? İnşallah birinci şık doğrudur.

***

ACZİMİN GİRYESİ:

 

                     İNTİHAL

İntihal; kelam ve göz nuru hırsızlığıdır,

Bazı açıkgözlerin pratik arsızlığıdır.

                                      (Limüellifihî)                                                                                                                                                      

Yazarın Diğer Yazıları