İpi serbest şehir eşkıyaları...

Gözü dönmüş çakallar sivillere saldırıyorlar, bombalarının alacağı canlar, karartacağı hayatlar onlar için önemli değil..
Neden böyle?..
Sen devlet olarak eşkıya başlarının önündeki çalıları temizlersen, onlara TBMM yolunu açarsan olacağı bu..
Y-CHP’li muhterem artık meydanlarda aleni KCK avukatlığı yapıyor!..
Halk, eşkıyayı hayatın her noktasında buluyor artık.. İşte bana gelen mektuplar..
“merhaba behiç abi, ben M.Ç..İzmirde dokuz eylül ünv öğrencisiyim.bugün saat 14:50 de izban ile alsancak’tan çıkarken kahramanlar mevkine gelmeden 4 pkk lı şehir eşkıyası banliyo trenini taşladi.kucağında çocuğu olan bir bayanın kafasina atılan taşlardan biri geldi.allah kucağındaki bebeği korudu. küçük çocuğun kafasina gelseydi kafasi patlardı abi.insanlar evlerine işlerine giderken banliyo treninde saldiriya uğruyor.eskiya Izmirde kendini hissettiriyor artik. bunun mümessilleri kina yaksinlar...”
İyi mi?!!
Devam edelim..
“Ben İstanbul Üniversitesi ogrencisiyim.. Daha önce İstanbul Üniversitesindeki olaylara değinmiştiniz, son günlerde 5 Nisan sözde bolücübaşının doğum günüyle başlayan olaylar var ve devam ediyor
Üniversitemizde. İstanbul Üniversitesi merkez kampüsünde pkklı ögrenciler kimlik kontrolü ve üst araması yapıyorlar. Milliyetçi
Vatansever ogrencilere saldırıyorlar. Yemekhanelerde pkk yemini edip diğer ogrencileri rahatsız ediyorlar, okul yonetimi tüm bunlara seyirci. Bunlara karşı çıkan Ülkücü ögrenciler ise okul yonetiminin baskısı altında. 3 Mayıs Salı günü bu olaylara dikkat çekmek için
Beyazıt’ta bir gosteri yapıldı ve değerli hocamız Prof. Dr. Recep Seymen tarafından basın açıklaması yapıldı ancak basındada neredeyse hiç yer almadı, Recep hocamız Üniversite senato üyesi olmasına rağmen ögrencilere saldırı ve kimlik kontrolü gorüntülerinin kendisinden bile gizlendiğini söyledi.. Ayrıca basın açıklamasından sonra Ülkücü ögrenciler ellerinde okul kimlikleri ile dışarıda kaldılar ve okula alınmayarak derslerine giremediler,Bu sırada bolücü ogrencilerin taş ve soda atmasına güvenlik güçleri ve okul yonetimi sessiz kaldı ve emniyet ülkücü ögrencileri dağıttı..
B Çırak.”

***
 

Van mektupları...
 “Ben bir Vanlı olarak, Batı illerinde oturan biriyim. Yazmamda bir mahsur yok, İzmir’de oturuyorum. Yüksek tahsilimi bu ilde bitirdim, bu ilde evlendim. Evim, işim ve çevrem bu bölgede.
Yazdıklarına aynen katılıyorum. Velev ki o yıllarda Kürt kelimesi dahi yasak iken, Kürtçe yasak olmasından dolayı okulda, kendi çevremde hiç konuşulmazdı. Tabii ki buna katılmak mümkün değil.
Kürtler bu ülkenin bir gerçeği. İnkar etmek için Düşünen bir varlık olmamak gerek. Yani İnsan aklı ile düşünüldüğünde bu gerçeği görmek lazım.
Bu demek değil, bir ayrılık bir gayrılık. Tam aksine bir zenginlik. Vatanı bir, bayrağı bir, dini bir.
Evet şimdi sıra PKK ve Van belediye seçimlerine gelince, bu konuda fazlası ile beni de rahatsız etmiştir.
Üstelik Van gibi bir yerde insan yokmuş gibi, Ağrıdan bir adayın getirilmesi sureti ile bu güzelim beldeyi bunlara peşkeş etmişler.
Ben de seçimler sonrasında gittim ve halkla görüştüm. Herkes tepkili. Önceki başkandan, ve Başbakan Erdoğanın gerek Milletvekili aday seçiminde ve gerekse eski başkanda ısrar etmesinden halk fazlası ile tepkili.
Van ve çevresini gezdim gördum. Fazlası ile bu bölgelere hizmet götürülmüş hükümet tarafından. Sekiz yıllık eğitim veren okul binaları, su, yol vs. Okula giden herbir çocuk için verilen harçlıklar.
Bir ayrıntı vermek istiyorum. Okullar tam gün ve taşımalı olduğu için öğle yemekleri ihale ile çocuklara veriliyor. Bu yemek sıcak ve bir kaç çeşit olması gerek. Ancak büsküvi ve meyve suları ile geçiştiriliyor. Bunu mutlaka sorgulamak gerek.
Van eski van değil. Çok göç var. Bilmediğin, tanımadığın tip tip insanlar orda burda dolaşıyorlar. Yani anlayacağınız çok karışık.
Vanımız bunu hak etmiyor..
Saygılarımla.”

Yazarın Diğer Yazıları