İpler kimin elinde?

Bu seçimi çok konuşacağız.

Niye?

Çünkü siyasetin temel belirleyicisi muhalefet oldu.

İktidar muhalefetin söylemlerine sarıldı.

En sondan başlayalım: OHAL'den mesela.

En başından beri OHAL'den taviz vermeyen iktidar, önce "seçimlerden sonra düşüneceğiz" dedi. Ardından "kaldıracağız" noktasına geldi..

Böylece iktidarın yol haritasını ve dolaysı ile de seçimin yol haritasını muhalefetin eleştirileri ve aynı zamanda söylemleri belirledi.

Yine hatırlayın..

"Emeklilere bayram ikramiyesi vereceğiz" dedi muhalefet.

AKP, önce buna soğuk baktı. Fakat oy kaybı yaşadıkça ve önlerine gelen anketler "işler kötüye gidiyor" dedikçe hemen bu vaade yapıştılar.

Yetmedi, bizzat uygulamaya koydular..

Bedelli meselesi de buna bağlı.

Bedellide karar değişimini, bizzat bedelli askerlik bekleyen kamuoyu oluşturdu.

Kısacası iktidar, bu seçim sürecinde istemese de eğilip büküldü.

Buna rağmen rahat değil.

Kamuoyu araştırmaları beklentileri karşılamıyor.

Ayrıca, iktidarın verdiği yıpranmışlık bir tarafa çok da pot kırıyor.

Yetmiyor, aç açıkta bekleyen kitlelere kıraathane vaadinde bulunarak yaranın üzerine tuz biber ekiyor.

Muharrem İnce bu yanlışın önemini kavramış durumda. Hem eleştiri konusu yapıyor ve hem de dalga geçiyor.

Hani hemen herkes tarafından bilinen bir iktidar-halk ilişkisini anlatan öykü vardır.

Şimdi okuyunca hatırlayacaksınız.

"Tok açın halinden anlamaz" misali, Fransa kraliçesine demişler ki:

"-Efendim halk ekmek bulamıyor.."

Kraliçe:

"-O zaman pasta yesinler!" demiş..

Tıpkı bunun gibi..

Millet, "açım, işsizim" diyor..

İktidardakiler:

"-Size kıraathane açacağım.. Çay kahve bedava olacak" diyor..

Şaka gibi..

Haliyle muhalefet de kafa buluyor.

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Beykoz, Üsküdar ve Sancaktepe mitinglerinin ardından Pendik'te konuştuğu sırada, "Ben diyorum ki 'Hak, hukuk, adalet' Erdoğan diyor ki 'Çay, kek, oralet." dedi.

İşte seçimin gerçekliği bu..

Türkiye, benim şimdi yaptığıma benzer analizleri 24 Haziran'dan sonra yapacak.

Bunu biliyorum.

Bir diğer önemli gerçeklik de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) yaptığı tespit ve değerlendirmeler..

İktidar kanadı istediği kadar itiraz etsin. Bütün tespitler, içinde fiilen yaşadığımız gerçekliği anlatıyor.

İktidar, devlet imkânlarını kullanarak seçim kazanmak için elinden geleni yapmıyor mu?.

Yapıyor..

                Devlet bürokrasisi iktidarın kontrolünde ve emrinde.

En somut örneğini TRT'de görüyoruz.

Muhalefete aşırı sınırlama yok mu?

Var!

Peki devletin uçağı, arabası, iktidar belediyelerinin bütün imkânları tek taraflı olarak kullanılmıyor mu?

Harıl harıl ramazan kolileri kimin kesesinden kimin çıkarına dağıtıldı? Hepimizin kesesinden iktidarın hesabına..

Sen istediğin kadar "kul hakkı" de.

Kimin umurunda?

Sonuç olarak 24 Haziran'a ramak kala Türkiye'deki seçim manzarası bu. Buna rağmen iktidar açısından hiçbir şey garanti değil..

Yazarın Diğer Yazıları