Masum değiliz...

Son çıkan yazıları, geçmişteki olaylar hakkındaki değerlendirmeleri okudukça hükmediyorum ki Türkiye’nin bu hallere gelmesinde hepimizin aledderecat sorumluluğu, suçu var. Hepimiz -tabii ben de dahil- son 30 yılda kendi siyasi düşüncelerimiz, saplantılarımız istikametinde ülkeyi çeşitli istikametlere çekmeye çalıştık. Bir tek Erdoğan ne istediğini, amacını çok iyi biliyor. Ve tek hükümdarlığı istikametinde pervasızca yürüyor. Buna karşılık rivayetler muhtelif. Hepimiz suçluyuz. Çünkü bütün uyarılara rağmen rahmetli İlhan Selçuk’un ve halen Silivri’de yıllardır kalan Mustafa Balbay’ın, Tuncay Özkan’ın uyarılarına karşın biz tehlikeyi görmekte aciz kaldık. Bugün Türkiye bu yüzden hercümerç içinde. Erdoğan mukadderatı gereği yıkılıp gitse bile ülkeye iktidarının verdiği zarar kolay telafi edilmeyecek. Bir düşman bile ülkemize onun verdiği zararı, başta ordumuzu zaafa düşürmek olduğu halde veremezdi. Evet mukadderat kaçınılmaz. Muhakkak bir gün yıkılıp gidecek. Ama verdiği zarar ki bir düşman ülkemize bu kadar zarar veremezdi, kolay telafi edilmeyecek.

 

Biber gazı devleti

 

Bugünkü iktidarın kolluk kuvvetleri vasıtasıyla halkın üzerine sıktığı biber gazı aslında bir zehirli gaz. Devletlerarası savaşlarda bu zehirli gazı kullanmamak bir konvansiyona bağlandı. Ne var ki bu hükümet senede 21 ton(1,3 milyon dolar tutarında) zehirli gaz ithal ediyor. Ve bu zehirli gazı kendi halkına karşı kullanıyor. Acaba buna karşı milli veya milletlerarası bir kural yok mu? Bu zehirli gaz belki insanlarımızı hemen öldürmüyor ama öldürücü tesirleri var. Biber gazı, yiyenlerin bünyelerinden belki senelerce çıkmayacak. Bu gaz kullanılırken ve atılırken kafaları kırılanlar ve bünyelerinde kolay telafi edilemez zararlar, hastane, okul bahçelerinde bu zehirli gaza maruz kalanlar var. Bu gidişe kim dur diyecek. Hatta düşünüyorum da adeta devamlı hale gelen bu zehirli gazı dövize ihtiyaç olmadan içeriden imal edecek yandaş iş adamları çıkmayacak mı? Velhasıl Türkiye Cumhuriyeti yok edilirken yerine adeta biber gazı devleti kuruluyor. Bu hususta başta Erdoğan’ın tramvay dolusu oylarıyla iktidara gelmesine ve bunca yıl fazla dirence karışmadan iktidarda kalması ve maalesef Türk ordusunun da özellikle kendi gücünün zaafa uğratılmasına söz çıkarmaması karşılığında ben gene ‘hepimiz suçluyuz, hiç birimiz masum değiliz’ demek zorunda kalıyorum. Ve her şeye rağmen elbet gelecektir bu karanlık günlerin sonu. Evet sonuç olarak hepimiz suçluyuz. Hiç birimiz masum değiliz.

 


***

 


Biber gazının yani bu zehirli gazın böyle vatandaşa karşı pervasızca kullanmasının ne kadar tahribat yaptığı ve ölümlere sebep olduğu, ileride kalıcı tesirlerinin ne kadar zarar vereceği malum değil. Evet hiç birimiz bu konuda masum değiliz. Evet tekrar edeyim; bizi başta rahmetli İlhan Selçuk sonra Mustafa Balbay, Tuncay Özkan çok uyardılar. Balbay ve Özkan bugün Silivri’de içerideler. Eğer sağ kalsaydı rahmetli İlhan Selçuk da onların arasında olacaktı. Şimdi bir iç savaşın eşiğinde hatta ta içerisindeyiz. Evet hepimiz suçluyuz. Türkiye’de bugün olanların hepsinin talimatını veren Erdoğan ve iktidarıdır. Ben inanıyorum ki bunların hesabı bir gün onlardan sorulacak. Ancak bütün bunlar olduktan sonra ne işe yarar.

Yazarın Diğer Yazıları