Mehmet Akif'e çamur atanlar lânetle anılacaklar...

Aziz dostlarım, yazdığıyla ve yaşadığıyla büyük olan insanlar toplumların içine çok nadir gelir. Vatanı için yaptıklarından maddî çıkar beklemeyen yiğitler ender görülür. Pek çokları ise, vatanına bir iyilik yaparsa, onun bin katı mükâfatını almadan bu dünyadan gitmek istemez. Böylelerini dün de gördük, bugün de görüyoruz.
Sevgili dostlar, bugün size millî şairimiz Mehmet Akif’e saygısızlık eden günümüzün haddini bilmezlerine karşı içimde biriken öfke ve kırgınlıkları dökmek yerine, çok eskiden, hatta Akif hayatta iken, bazı tanınmış kimselerin, bu büyük “millet adamı” için ne dediklerini aktarmak istiyorum.
Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı, belge niteliğinde bir eser yayınlamış. Nuran Özlük’ün emeğinin mahsulü olan bu eserde, 19 Haziran 1936 ile 13 Mayıs 1937 tarihleri arasında, Türk Basını’nda Mehmet Akif Ersoy’un lehinde ve aleyhinde kaleme alınan yazıların nefis bir derlemesi yapılmış.
“Türk Basınında Mehmet Akif Ersoy Üzerine Polemikler*”  adını taşıyan bu eserle, geçmişe ve o geçmişten de günümüze paha biçilmez bir ayna tutuyor.
Ünlü şairimiz Orhan Seyfi Orhon, bakınız şu satırlarla millî şairimizi insanımıza nasıl takdim ediyor:
 “Düşüncesi, itikadı ne şekilde olursa olsun Türk şiirini onun kadar ileri götüren bir adam, bizim için daima yepyeni olmak lâzım gelir.
Türk Edebiyatı’na hakiki erkek sesini o getirdi. Dar bir kafes içinde hülyalarını şakıyan Türk şiiri, hayatın sesini onun feryatlarıyla bize duyurdu.
Alev gibi çırpınan bir kalbin içinden geçerek fikrin nasıl şiir olabileceğini ilk defa o gösterdi.
Mehmet Akif’te inanan bir adamın saffeti ve kuvveti var. Yıllardır ellerini bütün genişliğiyle ufuklara açarak göklere haykıran bir sesle yurdunun kurtuluşunu istedi. Büyük şair, köşesinde rahat uyusun.”

‘Çorak toprağın  kavruk gülü’
Unutulmaz köşe yazarlarımızdan Şeyhülmuharrîrin Burhan Felek ise Akif’in değerini şu satırlarla dile getiriyor:
“Bizde çok adam yetişmediğini söylemekle büyük bir keramet izhar etmiş (göstermiş) olmayız. Fen, ilim, edebiyat vesaire sahalarında ender olarak yetişenler, çorak bir toprakta boynu bükük açılmış bir kavruk gül gibi yetişirler. Onun için bu gibilerin kadrini bilenler, onların üstüne titrerler. Titrerler de ne olur? O da bir başka hikâyedir. Dün naaşını toprağa gömdüğümüz, adını da yarın nisyana (unutmaya) gömmeyeceğimizi pek temin edemeyeceğimiz büyük Türk şairi Akif, bunlardan biridir. Baytarlık gibi en namüsait (elverişli olmayan) bir zeminde son Türk şairlerinin serefrazı (seçkini) olarak yetişmiştir. Ben bu büyük şairle şahsen görüşmüş değilim. Fakat hayatımda bana şair heyecanı yaşatan, sözleriyle duygularımı avucunun içine alıp yoğuran yegâne adamdır. Akif yalnız lisana değil aklıselime de tasarruf ederek nazmetmiş bir şair idi.”
Güçlü romancımız Peyami Safa ise onun hakkını şöyle teslim ediyor:
“Millî veznimiz hece olduğu hâlde hece şairlerimiz için Namık Kemal’in Vaveylâ’sı gibi Tevfik Fikret’in Rübabın Cevabı, Millet Şarkısı gibi, Mehmet Akif’in Çanakkale’si ve İstiklal Marşı gibi bir milletin hafızasına her mısraı atalar sözü haysiyetiyle mal olan, vatanın büyük günlerinde bir ağızdan haykırılan, en perakende ve şaşkın ruhları bile tek bir müdafaa aşkı ve iradesi içinde bir araya devşirerek ayağa kaldıran ‘millî’ vasfına tam lâyık bir şairimiz çıkmadı.”

’Lisana, sanata,  memlekete hizmet...’
Faruk Nafiz Çamlıbel’imiz de bir şair gözüyle onun hakkında şu tarihî kararını veriyor:
 “Bir şair hakkında hüküm vermek için kendi kendime bu üç suali sorarım:
- Lisana hizmet etmiş mi?
- Sanata hizmet etmiş mi?
- Memlekete hizmet etmiş mi?...
Ve yalnız bunlardan birine ”evet“ cevabını aldığım zaman şair, bence vazifesini yapmış bir adam sayılır, değil mi ki gelişi ile gidişi arasında, mevcuda bir fazla ilâve etmiştir. Bu adam hayırlıdır.
Daima harikalar arayan basit münekkit, istediği kadar onda noksan bulsun. Filde aslan pençesi, aslanda filin dişleri yok diye tenkide geçenler, onların bünyelerinden ziyade kendi düşüncelerindeki zaafı meydana koymuş olurlar. Şairde var olan değerler münakaşa edilir, yok olan değerler değil. Böyle bir tenkide kıymet verilseydi yeryüzünde tutunan tek bir isme tesadüf edilmezdi!
Rahmetli Mehmet Akif, yukarıdaki suallerden birine değil hepsine “evet” dedirten bir şairdir. Onun büyüklüğünü boş kalan yerinden anlamak kolaydır.”
Gönlüm el vermediği için, bu kitapta yer alan Mehmet Akif aleyhindeki polemiklere yazımda yer vermedim, vermek istemedim. Zaten öyleleri günümüzde mebzul miktarda var. Hem de onlardan daha kalitesiz ve seviye bakımından onlardan çok daha düşük çaplı. Sizler o aleyhtarları lütfen kendiniz okuyun ve haklarında notunuzu kendiniz verin.

’Mehmed Âkif’i anlamak’
Aziz dostlarım, “Fikirler ve Hatıralar Etrafında MEHMED ÂKİF’İ ANLAMAK**”  adlı yeni çıkmış bir eser daha var elimde. Tahsin Yıldırım ile Şaban Özdemir’in imzalarını taşıyan bu eserin de kitaplığınızı süsleyeceğini düşünüyorum...
Bizler tarihî ve millî değerlerimize, milletimize hizmet etmiş âbide şahsiyetlere sonuna kadar sahip çıkmak, çocuklarımızı bu ruhla yetiştirmek ve tarih şuurundan yoksun zavallıların böylesi değerlerimize karşı yaptıkları saldırıları onların hadlerini bildirerek hakikatleri haykırmak zorundayız. İstiklâlimiz ve istikbalimiz için böyle olmaya ve böyle davranmaya mecburuz.
Millî asâletimize çamur atmaya yeltenenler, iyi bilinsin ki millet ve tarih önünde her zaman lânetle anılacaklardır.

----------------------------------

İsteme Adresleri:
(*)   +90 (532) 300 22 12,
www.mehmetakifersoy.com
(**) Yağmur Yayınları, +90 (212) 513 51 26
 www.yagmuryayinevi.com.tr

Yazarın Diğer Yazıları