MHP'ye niçin saldırıyorlar?..

Azîz gönüldaşlarım, ne yazık ki  “laik ve demokratik hukuk devleti” olma iddiasını darbelere, cuntalara rağmen sürdüren Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak, neredeyse 30 yıldan beri başörtüsü veya türban zulmü ile bu zulmün mağdurlarının istismarını  “yabancı senaryolu yerli dizi niyetine” seyrediyoruz. Halbuki laikliğin gerçek tarifi etrafında birleşebilsek, “Dünya Yahudi Lobisi - Haçlı ittifakı” tarafından körüklenen ve bu milletin evlatlarını biri birine boğazlatmayı hedefleyen şu kutuplaştırma operasyonlarına da maruz kalmayacağız. Gelin görün ki şu diplomalı cahillerde,  “din düşmanlığı” olarak benimsedikleri sözde laikliği rant kapısı yapan kara cüppelilerde, milli şef dönemi kalıntısı  “Halk Partisi kafasında”  milletin iz’anını, irfanını ve hatta ilmini mercekle arasınız bulamazsınız.
Evet, Laiklik, Fransız İhtilali sırasında Ortaçağ Kilise taassubuna, doğrudan doğruya Katolik Kilisesi’ni temsil eden ruhban sınıfının, bırakınız başka dinleri, başka mezheplerden olanlara hayat hakkı tanımamak için devlet yönetimine müdahalesine karşı geliştirilmiş bir ilke. Çarpıtılmamış tarifiyle Laiklik,  “İnançsızlık dahil olmak üzere, herkesin din, vicdan ve inanç hürriyetine sahip olması; din ve devlet işlerinin biri birinden ayrı görülmesi; din adamlarının devlet yönetimine, devleti yönetenlerin de dine müdahale etmemesi; hiçbir kişi ve grubun herhangi başka kişi ve grubun inanç hürriyetini engelleyememesi ve asla inanç istismarı yapamamasıdır.”

Oyunun figüranları...
İşte laikliğin tarifini bile bilmeden laikçi kesilen, özellikle 1940’lı yıllardan kalma diktacı tek parti düzenbazlığıyla laikliği dinsizlik olarak gören bu nato kafa nato mermerler, şu günlerde hezeyanlarına tavan yaptırıyorlar. Din ve vicdan hürriyetleri çerçevesinde başlarını örttükleri için, üniversite kapılarından sokulmayan, başörtüsü bahane edilerek eğitimde fırsat eşitliği hakları ellerinden alınan genç kızlarımızın mağduriyetlerini gidermek ve bu zulmün  “Türkiyeli Teslimiyet”  tarafından artık istismar edilmemesini önlemek için, MHP’nin çok doğru ve yerinde bir kararla inisiyatif almasını içlerine sindiremiyorlar.
Bu  “gidiler” , dünyanın en büyük sömürme tezgâhı olan ve Türkiye’yi hedef tahtasının göbeğine oturtan Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde, bütün vatan sathında sahneye konulan kutuplaştırma oyununda figüran olarak kullanıldıklarının farkında bile değiller. Bu sömürme projesinin  “eş başkanlığı” ile övünen ve Türkiye’yi beğenmediğimiz Lozan’dan kahrolası Sevr şartlarına sürüklemeye devam eden şu istismarcı  “Türkiyeli Teslimiyet” i, bu hezeyan gösterileriyle yüzde 35’lerden yüzde 47’lere taşıdıklarını düşünemiyorlar bile!..  “İşportacı Devlet”  zihniyetiyle bu azîz milletin bütün millî ve mânevî değerlerini bit pazarlarına düşüren  “Teslimiyetçi Zihniyet” in yaptığı yolsuzlukların, uğursuzlukların ve uğrulukların üzerine gitmek akıllarına veya işlerine gelmiyor.  “Vahşi Batı” ya secde eden  “Türkiyeli Teslimiyet” i, mânevî değerlerine saldırdıkları Müslüman Türk Milleti’nin gözünde mağdur duruma düşürerek desteklettiklerini görmekten ya âcizler ya da görmek istemiyorlar.

Türk İslâm Ülküsü!..
İşte şimdi de kıblelerini Moskova veya Pekin’den Washington ve Brüksel’e değiştirmiş ve  “mevcut teslimiyetle AB-D’ye secde etmekte buluşmuş”  eski Marksistlerin, Maocuların bir kısmı,  “liboşluk çanağından”  nemalanamayınca, son çare olarak  “Atatürkçülük ve laikçilik istismarı”  diyebileceğimiz kolaycılığa sığınıyorlar. Aslında o tek parti zulüm dönemi zavallılığına, sözde  “Ulusalcı” kisvesine bürünerek MHP’ye saldırıyorlar. Bazıları cahilin önde gideni, bazıları zavallılık derekesinde saf... Ancak bunları yönlendiren ağababaları çok iyi biliyorlar ki; MHP bu hamlesiyle nihayet ve yeniden Ülkücü Fikriyat’a, Türk Milliyetçiliği’ne, Türk - İslâm Ülküsü’ne sarılmış, milletimizin gönlünde ve gözünde yücelmeye başlamıştır.
Azîz ülküdaşlarım, işte bugün sizlere tam 31 yıl önce 1977 Genel Seçimleri öncesinde yayınlandığında, Türk Milliyetçilerini heyecanlandıran, yeni bir aşkla, heyecanla, gönül seferberliğini başlatan, Başbuğ Alparslan Türkeş’in  “Türk Milleti’ne Beyanname” sini hatırlatmanın tam zamanıdır. Biliniz ki Ülkücü Hareket’in, millet evlatlarının bu beyanname vasıtasıyla “imanla polatlanan”  millet hizmetine kutlu iktidar yürüyüşü, 1980’de CIA’nın  “bizim çocukları” nın, 12 Eylül Cuntası’nın darbesiyle engellenmiştir. Gönüldaşım Hızır Avcı’ya teşekkür ile sunuyorum...

’Türk Milleti’ne Beyanname’
MHP’nin lideri Alparslan Türkeş, 1977 seçimi eşiğinde nefsinin ve partisinin hesabını şöylece vermek mevkiindedir:
1 - Alparslan Türkeş, yatalak bir
idareye karşı, fikirsiz bir hareket saydığı 1960 ihtilâline, başta, sırf bir fikir yönü vermek ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin ihtilâli sömürmesine mâni olmak için katılmış; fakat bu gidiş önlenemeyince uzak kalmış; Türk Milleti ve tarihinin ihtilâl kadrosuna biçtiği suçluluk dairesinin dışında kalmayı ve ibrasına nail olmayı şart bilmiştir.
2 - Alparslan Türkeş ve Partisi’nin dünya görüşü, ruhî muhtevaya bağlı
milliyetçilik olarak metbûluğu
(bağlı olunan) ruha ve tabiiliği milliyete veren bir anlayış içinde, tek kelimeyle İslâm imanıdır.
3 - Alparslan Türkeş ve Partisi,
milliyetçiliği, içi kevserle dolu bir kâse şeklinde görür, ana kıymeti kâsede değil, kevserde bulur ve o kevserin nûrunu ışıldattığı nispette kâseye değer verir.
4 - Alparslan Türkeş ve Partisi, bugün en keskin bunalımını yaşayan insanlığa yol gösterici istikamet oklarını, Kâinatın Efendisi’nce getirilmiş ruh ve ahlâk ölçüleri olarak ilân eder ve tasarılarını, hasretlerini, her şeyini bu inanç mihrakında toplar.
5 - Dostluk ve düşmanlık kutuplarımızı tâyinde kıstaslarımız şudur ki: Ferd, zümre, sınıf ve makam olarak her kim ve her ne olursa olsun, Hakk’ın düşmanları düşmanımız, Hakk’ın dostları dostumuzdur. Türk Milleti’nin maruz bulunduğu derin bunalımın tarihî gelişmesi bakımından yöneticilerin Türk Milleti’nin dert ve ızdıraplarının sebeplerini teşhis edemediklerini, tedbir ve çarelerde revizyona tabi tutamadıklarını ve taklitçi kaldıklarını görüyoruz. Türk’ün ruh köküne inmeyen ve bağlanmayan her tedbirin temelsiz kalacağı inancındayız. 1977 seçimlerinin eşiğinde, başta milliyetçi, mukaddesatçı Türk gençliği bulunmak üzere, Alparslan Türkeş ve Partisi’nin hüviyeti bu satırların ifade ettiği derin mânalardan ibarettir.
ALPARSLAN TÜRKEŞ

Yazarın Diğer Yazıları