Osmanlıyı yıkan Osmanlıcılık

Bunlar Osmanlıya dönüşü, Osmanlının haşmet devirlerine dönük bir imparatorluk olarak genişlemesini istedikleri için planlamıyorlar. Bunlar, Osmanlıyı yıkan son dönem zaaflarını cumhuriyete monte edip onu dağıtmak için istiyorlar.
Onlar eyalet sistemi isterken Türkiye’yi büyük Osmanlı yapmak istemiyorlar. Osmanlının son yüzyılı, bu eyalet ve özerk bölgeleri merkeze bağlamak imtiyazları yok edip merkezi güçlendirmek çizgisinde gelişmiş, eyalet ve özerk bölgeler de buna direnip imtiyazlarını kaybetmemek için uğraşmışlardı. III. Selim ile başlayıp II. Mahmut’la hayata geçirilmeye başlanan merkezileşme için en büyük engel Batı dayatmaları ve onların devlet hayatına sızmış, aydınların bir kısmını etkilemiş olan Ademi Merkeziyetçilikti. Batı Osmanlıyı nasıl yıktığının tadına varmış olacak ki üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’ne de aynı tezleri dayatıyor.
Osmanlı; imparatorluk içinde ve çok milletli bir yapıda önce Osmanlılık sonra İslamcılık yaparak adeta milletleşmeye geçmeyi planlarken gerçekçi idi. Ama Osmanlıcılık günün dünyasında ütopya haline gelmiş, İslamcılık da sabote edilmişti. Yani bu konuda önce tedbirler ve temel oluşumlar eksikti. Geriye Türkçülük kalmıştı, neredeyse üç akımı da bünyesinde toplayan İttihat ve Terakki, sonuçta Türkçülüğe kaymak zorunda kaldı. Bu gerçeği Atatürk TC’ye taşıdı. Bu cumhuriyetin arzusu dışında Osmanlının verdiği bir tecrübe, birikim ve mecburiyetti. Ayrıca zaten ademi merkeziyetçilik tek milletli bir devlet için bölünme anlamına geliyordu. Çünkü tek milletin tek adresi merkezi devlettir.

* * *

Bunu başarmış ve aşmış bir Türkiye’nin Fransa ve Hollanda’yı tatmin için kurulan ve bugün ayrılmaya başlayan Belçika’dan çok farkı vardır. Herkes bilir ki, Vollanlar Fransız, Flamanlar da bal gibi Hollandalıdır. Bugün parçalanmış olan eski Yugoslavya’dan farklı olduğu kesindir. Çek ve Slovakların, Çekoslovakya’sından ve Sovyetlerin Ukrayna, Baltık ülkeleri ve Türk cumhuriyetlerinden farkı vardır. Onlar komünizmin bir araya getirdiği güncel devletlerdi. İdeolojik dayatmalar onları ayakta tutuyordu. İdeoloji bitti, herkes kendi yoluna gitti.
ABD’yi teşkil eden elli bir devlet, elli bir ayrı oluşum iken artık zenginlik ve teknolojinin desteğinde yükselen bir millete doğru gitmektedir. Amerikan pasaportu taşımak ve ABD vatandaşı olmak itibar kaynağı oldukça bu birlik devam edecek kimse asıl milletini hatırlamayacaktır. Samuel Hantington genel yapıyı Wasp Protestan olarak belirlemek isterken Katolik İspaniklere dokuyu bozdukları için çok kızmaktadır. Sadece o mu? Brezinski de İspanikleri ABD’lilik için tehdit olarak görüyor ve göçleri engellemeyi zaruret olarak takdim ediyor. Çünkü birlik, tek dil, tek mezhep ile tek millete götürülmek isteniyor. İspanikler güçlü İspanyolca ve güçlü Katolik inancıyla ve 40 milyonu bulan nüfuslarıyla ABD için bir renk değil tehdittir. Onlar öyle görüyorlar.
Türkiye’yi eyaletlere bölme tasarısı cumhuriyetle beraber başlamış ama tutturulamamıştır. 12 Eylül iktidarı, itiraflarla anlaşılmaktadır ki Özal’dan bile fazla ihanetçidir. Özal da ABD’deki ihanet sistemini örnek alarak Türkiye’yi dokuz eyalete ayırmayı düşünüp ‘gizli bir şekilde yürütülen’ bir çalışma ile yarı başkanlıkla birlikte onu da hayata geçirmeye çalışmıştı. Onun ölümü üzerine güya onunla mücadele eden Demirel de önce ‘Kürt realitesini tanıyalım’ demiş sonra da 1999’da yaptığı açıklamada eyalet yönetimini gündeme getirmişti. Özal’ın federasyonu tartışalım sözlerini günümüze taşımıştı. Bazı sözde İslamcı kuruluşlar, ikinci cumhuriyetçiler, liberaller, en son AKP bunun takipçisi durumundadır. Mesut Yılmaz’ın ANAP’ı da bu serinin bir parçasıydı. Tabii Mesut Yılmaz da.
En son Yargıtay Başkanı Osman Arslan bölge idare mahkemelerinin savunuculuğunu üstlenerek Osmanlıdaki İstinaf Mahkemeleri’ni yeniden uygulamanın faydalarını anlatmıştır. Gerçi üniter devlete vurgu yapmıştır ama bu perhiz ve lahana meselesidir.
Milliyetçiliği, Atatürkçülüğü hangi yollarla yok edeceklerini şaşıran dış güçlerle uzantıları ademi merkeziyetçiliğin, yerinden yönetimin hem milletleşmeyi yok edip etnikleşmeye zemin hazırlayacağını hem de gerek Atatürk ideolojisinin gerekse Türk milliyetçiliğinin yok edilmesini tasarlamaktadırlar. Çünkü milliyetçilik ve milli bütünlük için, üniter devlet için merkezileşme hayati bir önemdedir.  Osmanlının kudret kaynaklarını değil zaaf noktalarını cumhuriyete taşımak isteyenleri hangi BOP’la kandırırsanız kandırın sonuçta Osmanlının sonu olan Sevr’e götürürsünüz. Siz Osmanlıyı kuran ve cihan devleti yapan ruhu yok edip onu yıkan ve zelil duruma düşüren yapılanmaları gündeme getirirseniz sonuç sadece yıkımdır. Yoksa milli devlet kurma çabasını geliştirirken milli devletten uzaklaşmanın anlamını sizin gerekçeleriniz karşılamaz.

Yazarın Diğer Yazıları