Rusya’nın değişmemiş(!) Kıbrıs siyaseti

Rusya’nın AB Daimi temsilcisi Vladimir Chizhov “çözümü Kıbrıslılar bulmalı”  buyurdu.
Chizhov, 1985-1992 yıllarında 6 yıl, Güneyde Büyükelçilik yapmış. Hâlâ “Kıbrıslı milleti” diye bir milletin var olmadığını bilmiyor. Kıbrıs’ta iki ayrı halk olduğunun da farkında değil. “Kıbrıslılar” sözünün Rumlar açısından Kıbrıs’ta yaşayan Helenleri kapsadığını, Kıbrıs Türklerini kapsamadığını da mı öğrenemedi Sayın Chizhov?
“Kıbrıs konusu çok karmaşıktır” diyen Chizhov, sanki Kıbrıs meselesinin, Akritas Planı’nda da açıkça belirtildiği gibi Enosis aşkından doğan ve Enosis’i engelleyen 1960 Antlaşmaları’ndan ve garantilerden kurtulmak meselesi olduğunu da bilmiyormuş gibi davranıyor ve  “Rusya’nın siyaseti değişmedi” de diyor. Ne imiş o siyaset? Kıbrıs meselesinin 1977-79 Doruk Antlaşmaları ve BM Kararları çerçevesinde çözümlenmesi!
Sayın Chizhov, Türk tarafının BM Kararlarının çoğunu, gerçekçi olmadığı ve 1960 Anayasası ile anlaşmaları kaale almadığı için ret ettiğini bilmiyor mu? 6 yıl Kıbrıs’ta görev yapmış olan bir diplomatın bu kadarcıktan da mı haberi yok?
Çözüm için karşılıklı irade var mı sorusuna Chizhov “İki lideri hemen hemen 30 yıldır tanıyorum. Farklı insanlar. Aradan çok uzun zaman geçti. Herhangi bir liderin, bu kadar zamandan sonra uzlaşıcı çözüm sağlaması zordur” yanıtını verdi.
Salyın Chizhov, 1977-79 Doruk Antlaşmalarının, Rumların “Kıbrıs olarak” AB üyeliği ile içinin boşaltılmış olduğunu, çünkü, 1960 Antlaşmalarına göre  AB’nin Kıbrıs’ı,  “Türkiye AB üyesi olmadan” üye yapamayacağını da bilmesi ve “Kıbrıs” olarak dolaşan Rum tarafının gayrı meşru bir kuruluş olduğunu unutmamalıydı.
1977-79  Doruk Antlaşmaları, garantilere dokunmuyordu. Kıbrıs’ın bağlantısızlığı devam edecekti. Halbuki, Rum idaresi, sırf Garanti Antlaşmasından kurtularak Enosis’in yolunu açmak için AB’ye üye oluyordu. Böylelikle hem 1960 Antlaşmalarının temelini oluşturan Türk-Yunan dengesini Yunanistan lehine bozuyor, hem de Kıbrıs Türklerinin AB konusunda söz hakkı yokmuş gibi bir oldu bitti yaratıyordu.
Sovyetler döneminde, “milletlerin veya ulusal halkların” hürriyet hakları pek önemli değildi. Komünizm, millet-milliyet ayırımı yapmazdı. Bunu yapmağa çalışanları Sibirya’ya veya akıl hastanelerine mahkum ederdi. Ancak, o günler geride kaldı diye düşünüyorduk ve bu nedenle Sn. Chizhov’dan ve hükümetinden Kıbrıs devletinin iki eşit, egemen, kendi kaderlerini tayin hakkı olan, dini ve dili ayrı, milli sadakatları ayrı Anavatanlarına bağlılık şeklinde tecelli eden HALK’ların var olduğunu; Rum halkının Türk halkını temsil hakkı olmadığını teslim etmelerini bekliyoruz.
1960 Devleti, iki halkın “oluru” ile meydana gelmiş bir ortaklıktı. Rum ortak bunu yıktı. Kıbrıs’a sahip çıkarak Türk ortağı azınlık yapmak istedi. Başaramadı. Neticede, iki devlet oluştu.
İstenen her iki tarafa da eşit muameledir.
Rum’u meşru hükümet olarak tanımak haksızlıktır.
KKTC’yi tanımamak uluslararası ahlâk adına insanlık tarihine geçecek bir insafsızlık ve ahlâksızlıktır.

Yazarın Diğer Yazıları