Sen ağlama, dayanamam!

Lüksü şatafatı lânetleye lânetleye yola çıkanlara omuz verdin... Sonra lüksün ve israfın kitabını yazanlara sesini çıkarmadın, hatta onu 'büyüklük' zannettin... "Peygamber de devenin iyisine binerdi" diyerek, devletlûlerin ve kimi tarikat baronlarının saltanatlarına sözde İslâmî kılıf uyduran şaklabanlara itiraz etmedin... Şimdi kızmayacaksın!..

***

Senin nerene ne koyulacağını bilen büyük patronların vergi borçları sıfırlanırken görmezden geldin... Şimdi tuvalet kâğıdına, A4'e, elektriğe, doğal gaza, benzine, para eden ne varsa her şeye zam gelirken üzülmeyeceksin, keyif almaya bakacaksın!..

***

El alemin komünist belediye başkanı "Milleti ucuza taşıyayım, öğrenci okutayım" diye nohut yetiştirip satarken, sen Umre'ye gidenleri dolandıranlarla, 'metal yorgunları'yla, parayı ilâhlaştıranlarla yol yürüyordun!.. Şimdi ağlamayacaksın!..

***

Pek seversin 'İslâmî' görünümlü üç kâğıtçıları... Yollarını gözlersin siyasetçisini, finansçısını, müteahhidini, "Yeni bir projeyle gelseler de beni bir daha dolandırsalar" diye!.. Bu senin kaderin, yine imkân vereceksin, önlerini açacaksın!..

***

"Fındığım para etmiyor" diye az ağlamadın... Yolları bile kestin... Sonra her defasında yine yapacağını yaptın!.. İtalyan Ferrero senin bu saflığına kurban olsun!.. "Yine kazıklandım" diye üzülmeyeceksin, sebat edeceksin... Önümüzdeki yıl çok daha iyi kazıklanacağın için memnuniyet ve sabırsızlıkla bekleyeceksin!..

***

Vaktiyle 'tarımda kendi kendine yeten ülke' sıfatıyla az övünmedin... Ardından, buğdayı, pancarı, pirinci, tütünü ve diğerlerini kaybettin... Samanı bile ithal ediyorsun artık... İşe yaramayan büyük tarlaların hesabını sormak yerine, arkada bırakıp büyük şehire göçtün... Şimdi sen televizyonda Diriliş'i seyrederken, oğlun da bir şirkete temizlik elemanı olarak girdiği için çok mutlu... Kasmayacaksın kendini, daha çok gurur duyacaksın!..

İki yıl taahhütle aldığın telefonun taksitlerini ödeyebiliyorsan ve o telefondan sosyal medyaya girip nasıl da dünya lideri olduğumuzu hainlerin kafasına vurabiliyorsan senden iyisi yok!..

***

Paçaları sıvamıştın, abdest alıp Şam'da namaz kılacaktın... Suriye'ye girecektin, bir baktın ki 4 milyon Suriyeli bize girmiş... Olsun, ümidini hiç kesme... 'Büyük oyun'u gördün ya!.. Üç vakte kadar Osmanlı oluyoruz, sen sadece ellerini ovuşturup, bekleyeceksin!.. Arada bir İsrail'i kahret yeter!..

***

Bir ara Çanakkale'ye, Millî Mücadele'ye, Malazgirt'e ortak buluyordun... Elektriğimizi çaldırdığımız gibi zaferlerimizi de çaldırıyordun... Şehirlerden, dağlardan, taşlardan 'Türk' sökülürken hiç sesini çıkarmıyordun... Şimdi kimseye kızmayacaksın, darılmayacaksın!..

***

Son Cuma hutbesinde konu Hicret, ensar ve muhacir meselesiydi... Sana ensarlıktan söz edip, kendi evlerine bir tane bile muhacir almayanlara bunun sebebini hiç sormadın... Suriyeliler söz konusu olunca revaçta olan ensar edebiyatının Irak Türkmenleri için neden geçerli olmadığını hiç dert etmedin... Madem mesele ensarlık, Rusya'ya ve Çin'e iade edilmesi gündeme gelenlerle hiç ilgilenmedin... Son olarak da madem mesele ensarlık, Tebrizli Türk aydını Rahim Cavadbeyli'nin İran'a iadesi söz konusu olduğunda o ensarlık neden gündeme gelmedi? Onun için üfürmeyeceksin, çifte standardınla birlikte mutlu mesut yaşayacaksın!..

***

Eksen kaymaları canını sıkmasın... Senin işin ellerin çatlayıncaya kadar alkışlamaktı... "Gümrük Birliği'ne girdik" diye az alkışlamadın... Sonra AB'ye girerken!.. Sonra AB'ye girmediğimiz anlaşıldığında!.. Sonra Avrasya'ya kayarken!.. Sonra Şanghay Beşlisi'nden teğet geçerken!..

Habur'u alkışlayan da sendin, çözüm sürecini destekleyen de... Süleyman Şah'ın türbesi bir gecede apar topar kaçırılırken gurur duyan da, Diyarbakır'daki o meydandan Apo'nun mektubu okunurken gözleri dolan da... O yüzden ne olursa olsun öfkelenmeyeceksin, hatta mümkünse alkışlamaya devam edeceksin!..

***

Nasıl da ödemiştin, Irak'ın kuzeyinden Suriye'nin kuzeyine Türkiye sınırları içinden geçerek silah taşıyan teröristlerin yedikleri kebapların, lahmacunların, fasulyelerin, kadayıfların parasını... Alışıksın sen... Tıpkı 20 yıldan fazla ödeyeceğin, hazine garantili hastanelerin, köprülerin, havaalanlarının parasını öder gibi...

Kesinlikle kızmayacaksın, ağlamayacaksın, mümkünse o köprülerin bacakları görünür şeklide gurur pozu verecek, aileyle birlikte öz çekim yapacaksın!..

***

Sıradaki parça 'büyük oyun'u gerçekten görenlere gelsin: "Sen ağlama, dayanamam..."

Yazarın Diğer Yazıları