Türk birliği adımları

Recep Tayyip Erdoğan kalabalık bir heyetle Kırgızistan'daydı.

Kırgızistan Turan'ın bir parçasıdır. "Turan", kısaca "Türk birliği"dir. Turan, sınırları açmak değildir, tek bayrak altında toplanmak değildir; herkesin kendi ülkesi olacak elbette. Ama halklar yaklaştırılmalı, kaynaştırılmalı, ileri safhada karar onlara bırakılmalıdır. Halklar isterlerse zaten mesele kalmaz.

Turan fikri "dış Türkler"den çıkmıştır. Onlar esirdiler. İlk "Turan" şiirini, 1890'lı yıllarda, Azerbaycanlı Dr. Hüseyinzade Ali (1864-1940) yazmıştır. Ziya Gökalp'ın şiiri daha sonradır. Gökalp'a Türkleşmek, İslamlaşmak, muasırlaşmak fikrini veren de odur. Bundan sonra yine bahsederiz. Biz zamanımıza dönelim.

Türkiye'de "Turan" deyince kimileri dudak bükmüş, kimileri düşmanlık gütmüştür.

Birincisi, "İslâmcı" kesim... Büyük İslâm âlimi, İbn Haldun'un (1332-1406) "asabiyet teorisi"ni, işine gelmediği için araştırma ihtiyacı duymamıştır. Çok çok fenası, Arap müfessirlere itibar ederek "Ye'cûc Me'cûc"ün Türk olduğu iftirasına inanmalarıdır. Öyle bir düşmanlık ki, Maide suresinin 54. ayetini hiç Türklere yormak istemezler. (Bazı araştırıcıların ilk "Türk milliyetçisi" dedikleri hünkâr hocası müfessir Vanî Mehmet Efendi'nin (öl. 1685) Arâisü'l-Kur'ân'ına ve bu tefsire dair çalışmalara bakılmalıdır. Prof. Dr. Erdoğan Pazarbaşı'nın "Arâisu'l-Kur'an'da Türkler" makalesi elinizin altında. Girip okuyabilirsiniz. Vanî Efendi'nin bir özelliği de tarikatlara mesafeli oluşudur.)

İkincisi, "Turan" deyince iliklerine kadar titreyenler sol kesimlerdir. Sovyet ve Çin tesirini üzerlerinden atamamışlardır. Türkler çoklukla Sovyetlerde ve Çin'de esirdiler. Turan onları uyandıracak bir ideal. Rusya'nın ve Çin'in işine gelmeyen bizim sol-komünistlerin de işine gelmiyor. "Turan" düşmanlığının özü budur.

Sol bunları aşmalı ve gerçekleri görmelidir. İslâmcılar da Turan'ın "ümmet"in ilk basamağı olduğunu idrak etmeliler.

Türk ülkeleriyle ilişkilere yeniden hız kazandırılmalıdır. "Yeniden" derken... Geçmişte gel-gitler yaşandı. Süleyman Demirel, Türk Dünyası'ndan yılda 10 bin öğrenciye kapı açmıştı. Bazı Türk ülkeleri öğrenci göndermekte nazlandılar. Özbekistan'da Kerimov, kendi muhaliflerinin Türkiye'yi yurt tutmasından son derece rahatsız oldu. Öğrencileri geri çektiği gibi, ilişkileri de en aza indirmişti.

Çift vatandaşlık meselesi var. Avrupa ülkelerinde çift vatandaşlık mümkün. Ama Türk ülkelerinde çift vatandaşlık mümkün olmuyor Ülkeleri yaklaştırmanın bir yolu sadece vizeleri kaldırmak değil, gelip gitmek değil; insanlarımızın gerek Türkiye olsun, gerek diğer Türk ülkeleri olsun, kendisini vatanında hissetmeleridir. Bunun bir yolu çift pasaporttur.

Akla gelen ama dillendirilmeyen bir hususu söylemeliyim: Hükûmet, diğer ülkelerdeki Cemaat okullarını kapatmak için büyük çaba harcıyor. Öyle ki; o ülkelere sefer düzenlemelerinin arka planı bile "FETÖ" mektepleri. Hükûmet, alternatif olarak kendi kurdurduğu Maarif Vakfı'nın okullarını teklif ediyor. Maarif Vakfı'nın başında hakikaten kıymetli bir ilim adamı var. Sözümüz olamaz. Mesele şu: Diğer ülkeler, bir devlet kuruluşu olan vakfın faaliyetlerini içlerinde "beşinci kol faaliyeti" görürler mi, görmezler mi? Ülkelerini içten fetih hareketi olarak telakki ederler mi, etmezler mi?

Netice itibarıyla; alternatif vakıf hükûmetten bağımsız olmalı ve şüpheleri gidermelidir.

Aman ha!   

Yazarın Diğer Yazıları