Türk Dünyası bizim dünyamızdır

Şükürler olsun ki, dünyada en çok devlet kuruluşu olan millet Türk Milletidir. İngilizlerin, Fransızların, Almanların, İtalyanların, Yunanların ve diğerlerinin birer devleti varken, bizim Türkiye-KKTC-Azerbaycan-Türkmenistan-Kazakistan-Özbekistan ve Kırgızistan adlı yedi devletimiz vardır. Şükürler olsun ve uzun ömürlü olsunlar.
Biz, bu güzel unvana ve imkâna Sovyetler Birliği’nin yirmi yıl önce dağılmasından sonra kavuştuk, beş yeni Türk Cumhuriyeti ile kucaklaştık. Türk Dünyası’nın kaynakları da artık Türk soylu insanların eline geçmiş oldu.
Yirmi yıl önceye kadar, Sovyetler Birliği tarafından sömürülerek yönetilen Türk halkları artık kendi mili devlet kuruluşları tarafından yönetilmekte ve dünya ölçeklerinin üstüne çıkma becerisini göstermektedirler.
Yalnız, bu güzel oluşumda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bizler ve devletimiz, büyük Türk Milliyetçisi M. Kemal Atatürk’ümüzün, 30 Ekim 1933’te söylediği teklif ve tavsiyelerine uymadığımızdan, üstümüze düşen görevleri yerine getirmedik. O,  “Sovyetler Birliği diğerleri gibi parçalanabilir. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu topluluğun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yanaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yanaşmamız gereklidir.”  demişti.
Fakat biz, “Onlara sahip çıkmaya hazır” olamadık ve Azerbaycan’ımızı Ermenilere karşı koruyamadık. “Olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşip” Türk birliğini de kuramadık.
Sayın okurlarım, AKP’nin iktidara geldiğinden beri uyguladığı politikaların her çeşidinden halkımızın çoğunluğu ve özellikle de Türk Milliyetçileri memnun değildir. Yurt içi uygulamalarındaki yanlışlıklar, fazlası ile yurt dışı uygulamalarında da hissedilmekte ve şikâyet konusu olmaktadır.
1990’lı yıllarda dağılan Sovyetler Birliği’nden sonra bağımsızlıklarına kavuşan Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan Türk Cumhuriyetlerimizin, gelişmeleri ve milli kaynaklarına sahip olmaları için Türkiye Cumhuriyetimizin ve milliyetçi kuruluşlarımızın gösterdikleri gayretler o yıllarda meyvelerini vermeye başlamış ve Cumhuriyetimiz, Türk Dünyasının Kutup Yıldızı unvanını almaya bile hak kazanmıştı.
Fakat artık Türkiye Cumhuriyetimizin üst yöneticileri, Türk Dünyası ile ilişkilerini kestiler. Abdullah Gül, Endonezya Cumhurbaşkanı ile birlikte iş formuna katıldı ve işadamları ile bir araya gelmelerinin ekonomik ilişkilerdeki siyasi iradeyi ortaya koyduğunu belirti. Bülent Arınç ABD’nin New York kentinde çeşitli temaslarda bulundu ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteriyle görüştü. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bir günde üç ülke ile temas etti. Bahreyn’in başkentine, sonra Katar’a, ardından da Suriye’ye gitti.
Sayın okurlarım, ben yarın Birinci Ergenekon Davasını takip etmek ve sanık sıfatlı dostlarımı yakından görmek için Silivri Cezaevi’ne gideceğim. Veli Paşa’ya, Kemal Kerinçsiz’e, Sevgi Erenerol’a, emekli subaylardan Muzaffer Tekin, Fikri Karadağ ile Hüseyin Görüm’e, Oktay Yıldırım’a, Mehmet Demirtaş ve aileleri ile hasret gidereceğim.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları