Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Türkçüler Günü kutlu olsun!

Sevgili okuyucum; Bir zamanlar, Türkçüler günü vardı...

Nitekim Atsız Beyimizin armağanı sevgili Buğra Atsız Türkçüler gününü bizlere görkemli biçimde anlatıyor.

Sayın Buğra Atsız Bey şöyle diyor:

"Türklük şuuruna sâhip gençlerin 3 Mayıs Türkçüler Gününü kutlarım.

Bugün bazılarının sandığı ve söylediği gibi ne Türkçülük, ne de milliyetçilik bayramıdır.

Yıllarca çekilen acılar ve ayrılıklarla başlayan gün, bayram değil, anma günüdür.

Bugünün adını değiştirip sulandırmaya, kendilerine mâl etmeye çalışanlara yüz vermeyin. Son yıllarda Türkçü gençlerin birleşmeye çalıştıklarına uzaktan da olsa şâhit olmaktayım.

Bu sevindirici gayrete mânevî desteğim, eğer bir şey ifâde ediyorsa, sonsuzdur.

Artık ne yazık ki aramızda olmayanların bıraktığı bayrağı, daha da ileri taşımak görevi kolay değil. Sağdan soldan üreyen, engellemeye çalışan çok olacaktır.

Aldırmayın!

Doğru bilinen yolda yürümekle hedefe ulaşılır.

O hedef Turandır!

3 Mayıs hepimize kutlu olsun.

Buğra Atsız!"

Sevgili okuyucum, Sayın Buğra Atsız Bey'imize en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Onun sadece varlığı bile Türk ülküsünün yiğitleri olan Türkçülerin göğsünü kuşkusuz kabartacaktır.

***

Ve çok önemli bir konu...

Japon Ahlâkı!

Efendim; John Ruskin "Japon Ahlâkı"nı anlatırken bizlerin acınacak hallerimizi de ortaya koyuyor! Ve şöyle diyor:

"Pek çok din vardır; fakat sadece bir tek ahlâk vardır."

Nitekim Katolik Hıristiyanlar, Japonların Hristiyan olmadıkları halde nasıl bu kadar ahlâklı olduklarını şaşırarak sorguluyorlar.

Ahlâk anlayışı, kültürlere ve toplumlara göre farklılık gösteriyor.

Örneğin ülkemizde sokakta öpüşen bir çifti gören bazı bireyler, ahlâk elden gidiyor diye yaygara koparırken, aynı anda sokağın bir başka köşesinde -aynı kişiler- bir cinayete tanıklık etseler görmezden geliyorlar.

O yüzden bizim gibi ülkelerde iki gencin sevişmesi, adam öldürmekten daha ayıp sayılıyor. Söz gelimi Japonya'da bir doğal afet olduğunda (üstelik bu afetlerin boyutları azımsanacak gibi değil) hiçbir Japon, marketleri, mağazaları yağmalamıyor. Boşalan evleri soymuyor. Stok yapmıyor. Markette 2 ürün kalmışsa ikisini de satın almıyor, diğerini bir başkası alsın diye bırakıyor.

Devletlerinin dağıttığı yardımları stoklayıp, ihtiyacı olanlara fahiş fiyatlarla satmıyorlar. Ölü soymuyorlar. Felakette ölen insanların cesetlerini naklen yayın araçları ile yayınlamıyorlar, gösterişli olsun diye devlet büyüklerinin katıldıkları cenaze törenleri düzenlemiyorlar. Sadelikle, samimiyetle ve en önemlisi saygı ile defnediyorlar ölülerini.

Katolik Hristiyanlar, Japonların Hristiyan olmadıkları halde nasıl bu kadar ahlâklı olduklarını sorguluyorlar.

Japonların bir dini inançları ve din kitapları yok.

Ahlâkın din ile sağlanamadığına en önemli örnek işte budur!

Bir de aksi taraftan bakalım...

1.5 milyarlık İslam coğrafyasında toplumsal ahlâkın boyutu nedir?

Duyarlılık, paylaşımcılık, hassasiyet nerededir?

Terör neden en çok İslam coğrafyasında yaygındır?

Bunu sorguladığınızda ilk yapılacak eylem sizi "din düşmanı" olarak suçlamaktır. Ama nedense hiç kimse inandığı dinin ve hatta bütün dinlerin ilk öğretisinin ahlâk-hoşgörü ve paylaşımcılık olması gerekirken, neden böyle olmadığını düşünmez.

Kendisini asla eleştirmez. "Ahlâk konusunda en çok ahkâm kesenler, en ahlâksız olanlardır" kuramı da kendini böyle doğruluyor. Bu tür insanların ahlâk anlayışları, diğerlerinin özel yaşamını irdelemekten ibarettir. Başkalarına namus bekçiliği yapan zatlar, dul kadınları en çok rahatsız eden tiplerdir.

Gelelim yeniden Japonların ahlâk öğretisine;

Japon ahlâkının temeli, günah ve günah anlayışından kaynaklanan korkuya değil, çevreden utanma duygusuna dayanır.

İşin bir de bu boyutu var, dünyada atom bombası yemiş bir başka millet yok. Yaşadıkları savaş, açlık, yoksulluk, hastalık ve sakatlıklar onların ahlâk anlayışına zarar verememiş. Bu üzerinde düşünülmesi gereken bir olgudur.

Japon devlet adamı, işini lâyıkıyla yapamadığında, yüz kızartıcı suçla itham edildiğinde, kendisi görevdeyken, birimine bağlı bir yerde bir işçi kaza eseri öldüğünde o adam acı içinde intihar ediyor.

Çünkü utanıyor. Zaten ahlâk "utanmayı" bilmektir.

Bu güzel yazıyı Sayın Bekir Coşkun'dan alıntılayarak tamamlamak istiyorum;

"Japonların dini "Şintoizm"dir...

Peygamberleri yoktur...

Zaten cennetleri-cehennemleri de yok...

Japonların inanç ve ahlâk anlayışı; bu dünyada, diğer insanların gözündeki imajı esas alır...

Yani korkuya değil, utanma duygusu temeline dayanır.

İşte utanma duygusundandır; o özveri, düzen, disiplin ve saygı...

Senin utanma duygun yok usta!"

Esen kalın efendim...

Yazarın Diğer Yazıları