Üniversiteye adını verenler İbn Haldun'u biliyorlar mı?

İbn Haldun Üniversitesi var, bir vakıf üniversitesi... Peki bu vakfın kurucusu kim biliyor musunuz? İnternet sitesinde şunlar yazılı: "Vakfımız 1996 yılında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, bugünkü T.C. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde kurulmuştur. 2012 yılının Ağustos ayında hizmet alanını Türkiye çapına yaymayı hedeflemiş ve ismini Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) olarak değiştirmiştir."

Evet TÜRGEV dedin mi zaten tamam, öteyi sormaya gerek yok.

E peki İbn Haldun'un adı neden verilmiş, İbn Haldun'u Sayın Cumhurbaşkanımız ve oğlu Bilal Bey biliyorlar mı gerçekten?

Hiç sanmıyorum, bence, bilselerdi koymazlardı.

Neden? İzah edeceğim hemen.

İbn Haldun, İslam dünyasının yetiştirdiği en büyük düşünür... İlk tarih filozofu, tarih felsefesi ve sosyolojinin dünyadaki kurucusu...

İbn Haldun'un ünlü ansiklopedik eserinin adı: Mukaddime. İlahiyatçı Prof. Dr. Süleyman Uludağ'ın uzun, nesnel ve doyurucu takdim yazısı ve özenli çevirisi ile iki cilt halinde Dergâh Yayınları tarafından yayımlamıştı yıllar önce. Uludağ, bir acı gerçeğe de parmak basıyordu bu yazısında, Osmanlı, yüzyıllarca İbni Haldun'dan habersiz yaşamıştı, ancak Cumhuriyet'le aydınlarımızın dikkatine sunulabilmişti İbn Haldun.

Kütüphanemde Uludağ Hoca ile Turan Dursun'un Mukaddime çevirileri yan yana durur, bir ona bakarım, bir ona...  

Mukaddime'de yaratılış ve evrime dair de görüşler var ve bugünün ilahiyatçılarının asla kabul edemeyeceği türden. Bakın ne diyor İbn Haldun:

"Yaratıklar dünyasına bakmalıyız. Madenlerle başladı, dahiyane ve azar azar gelişen bir biçimde bitki ve hayvanlara doğru yayıldı. Madenlerin son aşaması, bitkilerin otlar ve tohumsuz bitkiler gibi ilk aşamalarına bağlanır. Bitkilerin son aşamaları, söz gelimi hurmalar ve üzümler, hayvanların ilk aşamalarına, yalnızca dokunma becerisi olan salyangoz ve kabuklu deniz hayvanlarına bağlanır. Bu 'yaratıklar' hakkında kullandığımız 'bağlanır' sözcüğü, her kümenin son aşamasının, bir sonraki kümenin ilk aşaması durumuna gelmeye hazır olduğu anlamındadır. Sonra hayvanlar dünyası genişler, türleri sayılamayacak duruma gelir ve tedrici bir yaratılış sürecinin sonu, düşünebilen, fikir yürütebilen insana uzanır. Bu yüksek insan aşamasına algı ve zekâya sahip ancak henüz gerçek fikretme ve düşünebilme düzeyine erişmemiş maymunlar dünyasından ulaşılır. Bu noktada, maymunların dünyasından sonra, insanın ilk aşamasına geçilir."

Yani Darwin'den yüzyıllar önce, evrimi anlatıyor, insanın uzun bir süreç sonunda ve son aşamada maymundan geldiğini savunuyor.

Ama durun dahası da var, bakınız peygamberlik konusunda ne diyor İbn Haldun: "Varlık ve insanlığın yaşamı, Tanrı'dan din getiren biri olmaksızın da oluşup gelişebilir. (...) Peygamberlik kurumu, akla dayalı bir şey değildir. Onu bildiren, duyuran din'dir sadece."

Ya şeriat? "Hükümet için, şeriat ille de gerekli değildir" diyor bu büyük bilgin.

Kuzey Afrikalı İbn Haldun'un bir önemli özelliği de Araplara hiç iyi gözle bakmaması, Türkleri ise sevip övmesi. Bu durumu "Arap Milliyetçiliği ve Türkler" adlı eserinde İlhan Arsel şöyle belirtiyor: "İbn Haldun, Türk'ün İslam sayesinde kurtulduğunu söylemiyor, tersine İslam'ın Türk sayesinde kurtulduğunu ifade ediyor."

Yazarın Diğer Yazıları