Yenilen pehlivan güreşe doymazmış

Esad, önce Erdoğan’a cazip bir hedef olarak sunuldu. Sonra o kadar da cazip olmadığı anlaşıldı. Bunun üzerine bizim kurnaz AKP, strateji, siyaseti miyaseti bir tarafa koyarak, işini alıştığı en kolay yoldan halletmeye başladı. Hazır o günlerde ÖSO denen bir muhalifler grubu da ortaya çıkmıştı. Onlar adına ne yazık ki ÖSO, fazla dirençli ve fazla şiddetli olamadı. Ondan sonra gelsin başka terörist gruplar. İşte adlarını her zaman çıkaramıyorum, harflerini karıştırıyorum, Nusralar, Taliban, El Kaideler. Üstelik bunlar birbirlerinin içinden çıkma. Yani El Kaide deyince aynı zamanda Nusra demiş oluyorsunuz. Sonra bizim IŞİD dediğimiz ama adının başka olduğunu öğrenemediğimiz bir başka grup çıktı ortaya. Bunlar ötekilerden farklıydılar. İyi eğitimliydiler, iyi silahlara sahiptiler. Saddam’ın adamlarından olduğu söyleniyordu.

Bunlarla PKK’yı savaştırdı Amerika ve Türkiye. Peşmergeler, ‘Arslan Asker Şvayk’ oldular, IŞİD de ‘Örümcek Adam.’
İyi güzel gidiyordu her şey. IŞİD, Barzani’ye yaklaşınca Amerika müdahale etti. Amerika, Barzani’yi yeni Kürt devletinin olmazsa olmazı görüyordu. Peşmergeler de dağıldı. Bakın, dağılan dağılana. Bu arada günün en önemli olayı olan bir şey oldu. Çözüm süreci denen komiklik de bitti. Çok güzel bir laf vardır; Allah, bir zalime öteki zalimi musallat eder. Yani zalimi, zalime kırdırır. Yani öylesine günler yaşıyorduk. Bu arada bizimkiler yani Esad saplantısından kurtulamayanlar yenildikçe yeni güreşler isteyenler, NATO’yu araya soktular. Ama ne yazık ki bizim tezkereye bazı şeyler sokuşturmakla birlikte, NATO tezkeresine bunu yapamadılar. Amerikan sözcüsü olan kızıl saçlı kadın, bizim işimiz IŞİD’le deyip diretti. Yani Esad’ı araya sokuşturup onun da paçasını aşağı alıverin diyen Erdoğan’la Davutoğlu’nu madara etti. Şimdi ne yapsınlar, yeni güreşler istiyorlar ama orası Türkiye değil, her istediğine selam duracak adamlar yok. İşlerine gelirse kabul ederler.

***

Bu arada hiç yapılmaması gereken bir şey, şımartılan PKK partisinden yapıldı. Sokağa çıkılması emredildi. Hatta serhildan başlıyor bile dendi. Kendileri için doğrusu görkemli günlerdi. 15 yaşındaki çocuklar da bu yüksek heyecana kendilerini kaptırdılar Türkiye’de yeni bir 6-7 Eylül olayı yarattılar. Serhildan, ayaklanma demek herhalde. Bu ayaklanmayı bizim bildiğimiz, insanlar yüce duygular için yaparlar. PKK’lılar yakıp yıktılar. Marketleri soydular. Marketlerin bodrumlarını bile soydular. Yüce duygulardan eser kalmadı.
İşte böyle. Yüce duygularla yaptığımız İstiklal Savaşında bir tek market soyma yoktur. Düşman askerlerini omzunda taşıyarak sıhhiye çadırına getiren Türk askeri vardır. Allah, yüce duyguları ödüllendirir. Sefil duyguları ise rezil eder. İşte 7-8 Ekim olayları PKK’nın tarihine de eğer varsa tabii böyle bir tarih, onu harekete geçiren partinin tarihine de utançla yazılacak. Tahsilleri yapabildikleri, meslek sahibi olabildikleri, Meclise girip korumalarla, makam arabalarıyla gezdikleri Türkiye Cumhuriyetini mumla arayacaklar. İspat mı istiyorsunuz. İşte Suriye’den kaçanlar.
Büyükannem, çok şiddetli bir beddua yapmak istediği zaman şöyle derdi: Gözüne dizine dursun. Gözüneyi anladım da dizine ne demek oluyordu bilmiyorum. İşte bunların da gözüne dizine duracak. Çünkü nimetinin kadrini bilmiyorlar.

***

Siz Gezi’nin asil çocuklarını çok ararsınız.

Yazarın Diğer Yazıları