Yine beyaz zehir...

90’larda, bir altın ses dünyayı kasıp kavuruyordu!..
O, gerçekten altın bir sesti.
“Seni daima seveceğim...” diyordu...
Müziğe biraz aşina olan birisi, onu gerçekten unutamaz!
Dünyanın neresine giderseniz gidiniz, “I will always love you”yu, mutlaka duyardı. Yani, “Seni daima seveceğim...”
Sanırım doksanların başıydı, rahmetli eşimle Bodrum’da bir akşam yemeğindeydik, yan masada genç bir çift vardı. Yemeğin ahengine uyumlu hafif müzik de dinleniyordu... Yan masadaki genç bayanın çatal bıçağı bir anda tabağa öylesine bırakıldı ki, yakın çevrenin de dikkatini çekti! İşte, biz de o sesin derinliğini ilk defa orada fark ediyorduk!..
O altın ses, gerçekten dünyayı kasıp kavuruyordu, sonraki ay ve günlerde... Elbette Whitney Houston’den bahsediyoruz!
İşte geçen Pazar günü “O” altın ses, vakitsiz bir zamanda ve trajik bir sonla 48 yaşında durdu! Halbuki, müzikseverler “O” nun sesinden “Seni daima seveceğim” şarkısıyla, mutluluk hissedip yaşama çok daha farklı bakıyorlardı... İşte öylesine de evrensel boyutlarda ve etkiliydi!

***

Yine beyaz zehir, yine bir yıldız zamansız kayıyordu...
Bugün dünyalının iki büyük baş belası var! Birisi “eroin” ve türleri, diğeri de kurduğu yer altı örgütleriyle dünyalıyı avucunun içine almak isteyen ve bunu ana kaynak sermaye olarak baş tacı eden, terör...
En yoksul ülkelerden, ABD olsun, Avrupa, Asya hiç fark etmiyor! Bu beyaz zehir, tam bir baş belası.
Zaman zaman gittiğimiz Avrupa’nın büyük kent ana caddelerinde bizim kent sokaklarında göze çarpan manzaralar, neredeyse birbirinin kopyası!..
Yasal güçlerin bunca uğraşmaları ve savaş vermelerine karşın, türlü boyutlarda daima gündemde bu görüntüler. Ne ocaklar sönüyor, böylesi nice değerler yok olup gidiyor, toplumlar için için kemiriliyor!..
Vahşi terör bir taraftan mala-cana ve insanlığa zarar verirken, diğer taraftan genç nesilleri “tiner”e dahi indirge yaptırarak toplumun gerçek mutluluğunu kemirip durmada. Bu yadsınamaz. Bu göz ardı edilemez... Bu korkunç gidişe, yine toplumun bireyleri sahip çıkma zorunda!.. Nice pırıl pırıl insanlar, genç kuşaklar, yanıltılarak bu belaya bulaştırılıyor!..
Bu konunun önlemini elbette yasal güçler, almağa çalışıyor. Ancak, ülkemiz konumu nedeniyle tam bir köprü ülke görüntüsünde! Yeni nesilleri korumak uğruna her tür çareye baş vurulmakta olduğundan da şüphemiz yok. Ancak, mücadele ve savaş ağını çok daha geliştirerek sonunda bu savaşı kazanmak gerekiyor.. Ana-baba başta toplum bilinci bu savaşın bayraktarıdır.. Kazanmak zorundayız.
Refah arttıkça, bunun karşıtı yoksulluk çoğaldıkça, bu belanın virüsünden korunmak ve korumak zorundayız toplumu ve bireyleri!
Tüm ülke ve devletlerin, aynı duyarlılıkla savaşma zorunluluğu vardır. Çünkü bu bela, uluslararası bir vahşet halinde, toplumları kemirip durmada!.. En büyük kaynağın uğraşıcıları, “terör” belasını bu kaynaktan beslediğine göre, terörün kurutulması da yine uluslararası bir uğraş gerektiriyor...
Nasıl, dünyanın öbür ucunda trajik bir veda ile vakitsiz susan “Bir Altın Ses” yankı yaratıyorsa, insanlığı sinsice kemiren zehirin savaşını yapmak, tüm yeryüzü insanlarının görevidir...
İnsanlık, bunca medeni aşamalara karşın, yaşama ve gerçek sevgiden uzaklaştıkça, maalesef bu tür belalar, sokak başlarında veya en lüks çevrelerde insanlara virüsünü bulaştırma çabasında olacaktır!..
Tek çare, insanlığın sevgi erdemine ulaşarak, toplum her tür beladan kendisini ve çevresini kurtarmak kollamak en çıkar yoldur!

Yazarın Diğer Yazıları