Zafer Haftası: Şanlı zafere giden süreç

Türk milletinin asla esir edilemeyeceğini tüm dünyaya gösteren zafer hikayeleri ile dolu mazimiz. Bu zaferlerin ne kadar zorlu dönemlerde ne kadar zor şartlarda elde edildiğini anlayabilmek için tarihi iyi bilmek gerekiyor… Zafer Bayramı olarak kutladığımız Başkomutanlık Meydan Muharebesi, yani Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı'nın finaliydi, bir nevi. O halde başa dönüp o sürece özetle bir bakalım…

Kurtuluş mücadelesinin başlangıcı

19 Mayıs 1919… Atatürk'ün Samsun'a çıkması, Anadolu ile kucaklaşmasıyla başladı her şey… Önce Amasya Genelgesi, devamında Erzurum, Balıkesir, Alaşehir ve Sivas Kongreleri, ardından Amasya Protokolü ile Anadolu'da kurtuluş mücadelesi için gereken ruh hissedilmeye başlanmıştı… 23 Nisan 1923'te TBMM'nin kurulmasıyla da halk yönetime dâhil edildi…

Mecliste yapılan görüşmeler sonucu tek çarenin düşmanla mücadele olduğu kanaatine varılarak oluşturulan düzenli ordu ile savaşa girildi. Doğuda Ermeni çeteleri, Batıda I. ve II. İnönü Savaşları ile Yunanlar yenildi. Bu yenilgilerle darbe yiyen Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti…

 

Sakarya Meydan Muharebesi

 

23 Ağustos 1921… Yunan ordusunun taarruza geçmesi ile birlikte, Başkomutan Mustafa Kemal ordularına o tarihi emri verdi: "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunmaz."

Türk askerinin azim ve fedakarlık örneği göstererek canını ortaya koyduğu 22 gün - 22 gecenin sonunda ordularımız stratejik bir başarı elde etti. Bu zafer sonrası Mustafa Kemal'e, 'gazi' unvanı ve 'mareşal' rütbesi verildi ve Türk ordusu, savunma durumundan taarruz durumuna geçmiş oldu.

Devamında büyük bir taarruzla düşmanı yok etmek için hazırlıklar başladı… İstanbul'daki depolardan cephane gizlice Anadolu'ya getirildi, yeni silahlar satın alındı… Kimileri Mustafa Kemal'i geç kalmakla suçluyordu. Ancak Mustafa Kemal, tüm hazırlıklara rağmen cephane olarak Yunan Ordusunun çok daha gerisinde olduğumuzu, zaferin ancak baskınla geleceğini biliyordu. O yüzden yüzden tüm hazırlıklar gizli yapıldı. Amaç, cephanece üstün düşmanı hazırlıksız yakalamaktı…

 

1 yıl sonra…

26 Ağustos 1922… Taarruz için yapılan hazırlıklar 1 yılın sonunda ancak tamamlandı. Gazi Mustafa Kemal'in başkomutanlığını yaptığı ordu, 26 Ağustos sabah saat 05:30'da topçu birliklerinin yoğun ateşiyle Afyon'un güneyinden düşman siperlerini vurmaya başladı. Ardından piyadeler hücuma geçti ve taarruz planlanan şekilde başladı… Beklemediği bir saldırı ile karşılaşan düşman, bozguna uğrayarak ikiye ayrıldı… İngilizlerin "Üç ayda aşılamaz!" dediği istihkâmlar, üç saatte aşılmıştı…

 

27 Ağustos 1922… Sabah gün ağarırken Türk ordusu tüm cephelerde tekrardan taarruza geçti. Saat 18:00 olduğunda Afyon kurtarılmıştı. Böylelikle Başkomutanlık karargahı ve Batı Cephesi komutanlığı Afyon'a taşındı…

28 ve 29 Ağustos 1922… Başarılı geçen taarruz harekatları sonucu 29 Ağustos gecesi düşmanın çekilme yollarının kapatılarak onları teslim olmaya zorlayıp muharebenin süratle sonlandırılması kararı alındı…

 

Ve 30 Ağustos 1922… Düşman planlandığı şekilde çember içine alındı. Dumlupınar'da ise Yunan Ordusuna son darbe vurularak, muharebede kesin zafer kazanıldı.

Başkomutan Mustafa Kemal'in askeri zekası sayesinde kazanılan bu zafer, Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.

 

Geldikleri gibi gittiler!

1 Eylül 1922… Zaferden sonra, kaçabilen Yunan birliklerinin takip edilmesi için Mustafa Kemal tarihi bir emir daha verdi: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir! İleri!"

9 Eylül 1922… Sabah saatlerinde Türk birlikleri kilometrelerce yol kat ederek İzmir'e girdi ve İzmir, düşmandan temizlendi.

***

Büyük Taarruz, Türk'ün azmini, kararlılığını ve yenilmezliğini, milli birlik ve beraberlik ruhunun ne demek olduğunu tüm dünyaya ilan eden, tarihte benzeri görülmemiş ve hiçbir zaman da unutulmaması gereken bir zaferdir. Bu millette halen yaşayan 30 Ağustos ruhu, yarınlarımızın güvencesidir.

Büyük Taarruz' un 96. Yıl dönümünü kutladığımız Zafer Haftasında, Mustafa Kemal ATATÜRK ve kahraman Türk ordusunu saygı ve minnetle anıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları