Molla, mürit, rant... Ve infaz!..

Bireyi köleleştiren rant sisteminin ilişkiler zinciri hiç ama hiç değişmiyor... Yöntem oldum olası aynıdır; insafsızca sömürenler ve zavallıca sömürülenler...

İzmir'in Kestanepazarı camiinden yola çıkarak milyarlarca dolarlık devasa bir ekonomiye ulaşan "FETÖ" sistemi de yıllar boyunca aynı çarkı kullandı...

Sistemin başlangıcı, yolu ve yöntemi, gidişatı ve hızla büyümesindeki harekat tarzı ve örgütlenme biçimi aynıdır; Bağnazlık-medrese-dergah, molla-mürit-rant ve tarikat- ticaret- siyaset!..

1980 yılındaki askeri darbenin hemen ardından "sağcı"lığı ve "solcu"luğu ezmek için geliştirilen muhafazakar siyaset anlayışı ne yazık ki önce dinciliği, sonra bağnazlığı ardından da sözde şeriatçılığı hortlattı... Ve ne yazık ki Hizbullah'tan İslami Hareket'e kadar radikal dinciliği de!!!

Dikkat ediniz; dün ya da bügünlerde piyasada "molla, şeyh, efendi" ya da sözde "üstad"lığın çevresinde oluşturulan bağnazlık çemberi işte 37 yıl önce "gaflet- dalalet ve hatta hıyanet"le de dayatılan karanlık bir stratejinin ürünüdür...

Din sömürüsünün seçim sandığına yansıması için askerin, polisin, bürokrasinin ve yargının da elini kolunu bağlayan zavallı siyaset sistemi, tarikatçılıktan-cemaatçilikten beslendiği için kimi "hoca" takımının çevrelerinde oluşturdukları "mürit" zinciri bir süre sonra öylesine büyüdü ki, nihayetinde kendi devasa ekonomisini yaratmakta da gecikmedi...

Hem de bir süre sonra tıpkı Fethullah cemaatinin de yaptığı gibi, devleti de yutacak hale getirilen bir karanlık ekonomik imparatorluktur bu!..

Ya yeni FETÖ'ler çıkarsa?..

AKP tayfasının da sıklıkla dile getirdiği "CHP camileri ahıra dönüştürdü" yalanıyla örtbas edilmeye çalışılan medrese-cami ticareti de işte 12 Eylül'deki ihanet stratejisinden miras kalan sistemin içinde büyüdü...

Artık nereye baksanız bir tarikat-cemaat, nereye baksanız camilerde- medreselerde, dergahlarda ve vakıf-dernek binalarında, sözde "şeyh" edalarıyla ahkam kesen bir sürü bağnazın faaliyeti var... Hem de millete ve devlete kafa tutarcasına...

"FETÖ"nün devlette yarattığı devasa yıkım az gelmiş olmalı ki, tam da Fethullahçıların dağıtılmaya çalışıldığı bir dönemde ortaya çıkan başka başka tarikat-cemaat yapıları, "fırsat bu fırsat" diyerek mürit-cemaat sistemi içinde büyümeye çalışırken, diğer yandan da adeta devlete kafa tutmaya devam ediyorlar...

Merkezi Adana'da olan Furkan Vakfı'nın deşifre edilen ürkütücü sistemi de bunun son kanıtıdır... Kimi örgütlerle ilişki içinde olduğuna yönelik vahim suçlamalar, dernek kasasında bulunan yüzbinlerce liralık kaynağı belirsiz para ve tıpkı "FETÖ" yapılanmasında olduğu gibi, kimin kimle evleneceğinde kadar karar veren, müritlerin her hareketine müdahale eden bir şeyh sistemi!!!

Üstelik ne tuhaftır ki; "FETÖ" operasyonlarından ders alınmamışçasına, AKP'ye bile meydan okuyabilen bir tarikat liderinin sert ve kışkırtıcı söylemleri o kadar büyümüş olmalı ki, sonunda zülfi yare dokunduğu için hemen derdest edildi!!!

Bağnaz sistemin son "infaz"ı!..

Diyelim ki toplum "balık hafızalı" da, bu milleti yöneten devlete ne demeli acaba?..

Hele de; "FETÖ"ye veryansın eden ve cemaatin tüm unsurlarını dağıtmak için operasyon üzerine operasyon yaptıran AKP iktidarının gafleti nasıl karşılanmalı?..

Mesele yalnızca, tüm ömrünü Atatürk'e hakaret ederek geçiren "fesli" bir zavallının devlet erkanı tarafından hasta yatağında ziyaret edilmesinin tarikat ve cemaatlere nasıl da cesaret verecek olması değil...

Ortalıkta mürit-rant ekonomisini canları pahasına korumak için çatışan "şeyh" kılıklı öylesine tipler var ki, laik devlet için de utanç verici...

Televizyon ekranlarında, gazete haberlerinde ve milyonlarca kullanıcının hergün izlediği, yorum yaptığı sosyal medya sisteminde işte bu "hoca-şeyh" takımının gerçek İslam açısından utanç verici olan tiyatrosu sergileniyor!..

Bilmem ne "efendi"lerin birbirine acımsızca saldırdığı ve ağza alınmayacak hakaretler yağdırdığı öylesine vahim içerikli videolar var ki, yalnızca tarikat ekonomisinden pay almak için verilen mücadeleyi göstermiyor, aynı zamanda gafil devletin- sorumsuz siyasetin gözleri önünde, temiz dindarların inançlarının nasıl sömürüldüğünü de deşifre ediyor...

İşte tarikatlar arasındaki rant kavgasına son şaşırtıcı örnek;

"İsmailağa cemaati" propaganda ekibinden "Cübbeli Ahmet, "Böyle şeyhlik mi olur, böyle tarikat mı olur, şeriatsız dinsiz tarikat mı olur?.. Millet bunlara mürit oluyor, millet kapılmasın" diye bağırırken, hedefindeki "Uşşaki Tarikatı" lideri Fatih Nurullah ona şu yanıtı veriyor;

"Kimsiniz ulan siz, hangi dinin sahibisiniz, nasıl bir meşrebiniz var, nasıl bir itikadınız var sizin... Yazıklar olsun.  Terbiyesizler, hayasızlar, müptezel alimler... Benim işim ahireti kazanmak, benim işim para kazanmak, cukkalamak, sağı solu yontmak değil... 20 senedir konuşuyor, nereden konuşuyor, kim konuşturuyor?.. Saltanat dönemi geçti..."

Peki; tüm bu vahim tablonun ne kadar sömürücü ve tehlikeli bir gidişata yöneldiğini kanıtlayan "şeyh" kavgalarını niçin mi anımsattık?..

İstanbul Yenidoğan'daki Bilal-i Habeşi Camii'nde görev yapan imam Ebubekir Karsan, "camiler rant kapısı" oldu diyerek büyük bir çarkın dişlilerini deşifre edince hedefe oturtuldu...

Camilerde toplanan paraların nerelere harcandığının meçhul olduğunu anlatmak için sosyal medyada bir video yayımlanan Karsan, cemaatlerin camileri mesken tuttuğunu, rant sistemine müdahale edince tehdit edildiğini, kimsenin tarikat tahsildarlarından hesap soramadığına dikkat çekmişti...

"Camiler ibadet yeri olmaktan çıkmış, rant yerine dönmüştür. Buradan toplanan paraların hesabını ahirette veremeyiz" diyen Karsan, "Kendisi de imam-hatip olan cumhurbaşkanı Erdoğan'ı imamlara sahip çıkmaya çağırıyorum" diye "imdat" istemişti!..

Peki, sonra ne mi oldu?.. Savcılık bu vahim deşifreyi ihbar kabul etti mi, Diyanet soruşturma açtı mı bilmiyoruz ama Ebubekir Karsan artık imam değil!.. Çünkü tarikata-cemaate göz yuman sistem tarafından "izinsiz basın açıklaması yaptığı" gibi safsata bir gerekçeyle hemen açığa alındı...

Peki; Hz. Ömer, din adına soygunun legalleştiğini ve doğru söyleyenin de dokuz köyden kovulduğunu görseydi, kimlerin yüzüne tükürürdü acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları