MONDROS SONRASI ANADOLU VE ERMENİLER – 3 –

MONDROS SONRASI ANADOLU VE ERMENİLER – 3 –
Anadolu’yu Birinci Dünya Savaşı öncesinde 3 bölgeye ayırdılar

esat-atalay-001.jpg

BİRİNCİ Dünya Harbi içinde İtilâf devletlerinin yalnız Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamakta yetinmeyerek bin yıllık Türk vatanı Anadolu’yu da aralarında paylaştıklarının herkesçe ve Türklerce öğrenilmesi ve bunun fiili tatbikatı olan Mondros mütareke olayları, Mustafa Kemal Paşa’nın mücadeleye atılması için en elverişli şartları hazırlamış bulunuyordu. [Millî Mücadele tarihimizin her bakımdan aydınlatılabilmesi için, herkesin her şeyden ümit kesmiş bulunduğu mütarekenin ilk altı ayında bir kahramanın neye dayanarak mücadeleye başlamış olduğu, üzerinde durulması gereken bir problemdir. Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın bir “Millî mukavemet” cephesi kurabilmesi ise, Anadolu’ya geçmesinden daha kolay olmamıştır. Türk ihtilâlinin, şimdiye kadar, vesikalarla gerektiği gibi aydınlatılmamış olan kısmı Mondros Mütarekesi’nin imza edilmesiyle Büyük Millet Meclisi’nin toplandığı günler arasında bir buçuk yıllık bir süredir. Bu devrenin ilk altı ayında (13 Kasım 1918-16 Mayıs 1919) Mustafa Kemal Paşa İstanbul’dadır. Bu süre içinde, Türk mukaddeleri, istilâcılarla sarayın elinde gibi görünmektedir. İtilâf devletleri, birçok sebep yüzünden, bu altı ay içinde, aralarında anlaşıp Osmanlı Devletiyle barış yapamazlar. Bu sırada, İtilâf yardımıyla, Türk topraklarında “Rumluk ve Ermenilik” yaratılmak tehlikesi karşısında mahallî “Müdafaai Hukuk Cemiyetleri” kurulmuştur. İstiklâl Mücadelemizi ilmî bir metodla incelemek için, buna göre:

- Müttefiklerin doğu politikasını ve aralarındaki anlaşmazlıkları,

- Babıâli’nin tutumunu ve davranışını

- Millî hakların korunması için mahallî Müdafaai Hukuk Cemiyetlerinin kurulması problemini,

Bunun arkasından da:

- Mustafa Kemal Paşanın Anadolu’ya gönderilmesi meselesini incelemek gerekmektedir.

 

Büyük kumandanın, Anadolu’daki davranışları da Mustafa Kemal Paşa- İstanbul çatışmasını doğurmuştur.]

Emperyalist devletlerin, Türk topraklarını paylaşmak için masaya yatırdıkları günlerde Meville Johns, bu hususta bir çok konferans vererek meseleyi ele almış ve konferans metinlerini daha sonra yayınlamıştır. Johns’a göre Anadolu, daha Birinci Dünya Savaşı öncesinde “Akdeniz, Merkez, Doğu ve Güneydoğu” olarak üç coğrafî bölgeye ayrılmaktadır. Akdeniz bölgesinde Türkler yalnız olmayıp, “Büyük şehirlerin, kasabaların ticaret-i âliyesiRumlar’da, Ermeniler’dedir. Bilhassa Rumlar, siyasî teşkilatlarıyla bir Rum muhiti teşkil etmişler, Türkler içinde bir Avrupa kolonisi gibidirler. Bilfarz, sahil tamamiyleYunanlılar’ın elindedir. Bütün Adalar Denizi sahili, Adalar’ın birer ileri karakol nöbetçisidirler. İzmir’den Sivas’a kadar devam eden bu teşkilatla alâkadar olarak, Türkler’in arazilerini satın almak, cemiyetimizin en esaslı bir işidir. Her ne olursa olsun, bu araziler Rumlar’aintikâl ettirilmelidir ki, Makedonya’nın çete müsademeleri başlasın... Rum sermayedar, Türk’ün borçlarını ödemek için ondan mümkün olan şeyi satın almakta büyük bir hevahiş (istek, arzu) gösteriyor” denilmekte ve bunun mücadelesinin maddî açıdan yapıldığı belirtilmektedir.