MONDROS SONRASI ANADOLU VE ERMENİLER -7-

MONDROS SONRASI ANADOLU VE ERMENİLER -7-
ABD’li albay Osmanlı bölünürse gelecekte savaşa yol açar diyordu

esat-atalay-001.jpg 

TÜRK Milleti, karşı karşıya bulunduğu felaketi önlemek için gayretlerini yoğunlaştırdı. ABD’li devlet adamı Albay House, 28 Nisan 1917’de, İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour’a; “Osmanlı İmparatorluğu’nun bölünmesinin tamamen kötü olacağını, gelecekte bir savaşa yol açacağını” söylemişti. Albay House, Türk Milleti’nin başlatacağı Millî Mücadele hareketini bir kaç yıl öncesinden görmüştü. 

İtilâf devletlerinin aralarında imzaladığı andlaşmalar aslında onlar için bir engel oldu. Çünkü, mirastan alınacak payın oranı bu devletleri birbirine düşürmüştü. Bu sebeple Türkiye’nin ayakta kalması, ancak daha fazla imtiyaz elde edilmesinin doğru olacağı düşüncesi, söz konusu ülkelerde hâkim olmaya başladı. 

İngiltere Başbakanı David Lloyd George 5 Ocak 1918 tarihli bir konuşmasında; “Türkiye’yi başkentinden ve nüfusunun çoğunluğu ırk bakımından Türk olan Anadolu ve Trakya’daki zengin ve şanlı ülkesinden yoksun bırakmak için savaşmıyoruz...” diyerek, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasını istediğini ancak bir Türk Devleti’nin de kurulmasının uygun olacağını belirtmişti. 

Calthorpe, Mondros’ta Rauf Bey’e; “İngiltere’nin Türk yönetimine rehber olmasını Türk halkının istemesi hâlinde, her türlü teklife hazır olduğunu” söyleyerek, Paris Konferansı’nda şu hedeflere yer verileceğini belirtmişti. [Otuziki devlet temsilcisinin katıldığı Paris Barış Konferansı, Merkezî devletler ile savaşmış veya onlara savaş ilan etmiş devletlerden meydana geliyordu. İngiltere, 5-9 Ekim 1918 tarihindeyapılan Paris Konferansı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayan gizli andlaşmaların ruhuna sadık kalarak ateşkes müeyyidelerini hazırlamıştı. 9 Ekim’de sona eren bu görüşme sonunda Osmanlı Dev-leti’ne uygulanacak olan mütareke şartları tespit edilmiştir. (Y.T. Kurat, Osmanlı İmparatorluğu’nun Paylaşılması, s. 23-24). 

Lord Curzon, Barış andlaşmaları ile uğraşan Konferansın Paris’teki çalışmalarını bitirdikten sonra dağıtmayarak, başka bir yerde toplanmasını ve zaman kaybetmeden Türkiye meselesine bir çözüm getirilmesini istiyordu. Halbuki Konferans, Fransız seçimlerinin araya girmesi üzerine tatil edilmiş, seçimlerden sonra yine Paris’te toplanması kararlaştırılmıştı. Lord Curzon’un bu hususta acele etmesinin sebebi; a) Bu gecikme süresinde Türklerin güç toplaması ve sunulan andlaşmayı kabul etmeme ihtimali, b) İngiliz kamu oyunun 400 000 askeri Ortadoğu’da tutan İngiliz yöneticilerini “Neden barış yapılmıyor” diye sıkıştırması, c) ABD’nin takınacağı tavır d) Türkiye’nin en büyük Müslüman devlet olması, bunun diğer Müslüman devletler üzerinde yapacağı te’sir sebebiyle kurulacak olan yeni düzene katkısının bir an önce elde edilmesi. Halbuki Lloyd George, Curzon’dan farklı düşünmekte, andlaşmanın geç yapılmasını istemekteydi. Zira, İzmir’e çıkan Yunanlılara Petrol bölgesine bekçilik yapmak üzere kurulan Kürtler’e zaman kazandırmak gerekiyordu. (T. Baytok, İngiliz Kaynaklarından..., s. 53-54).]