MONDROS SONRASI ANADOLU VE ERMENİLER – 9 –

MONDROS SONRASI ANADOLU VE ERMENİLER – 9 –
Venizelos, Batı Anadolu’nun Yunanistan’a verilmesini istiyordu

esat-atalay-001.jpg

Venizelos’tan Lloyd George’a mektup

Venizelos mektubunda özetle; “Ermeniler, bütün medeniyet âleminin sempatisine layıktırlar. Onların geleceğini teminat altına almada Şark meselesinin halledilemeyeceğini, Rumlar’ın da aynı derecede sempatiye layık olduğunu, Yunan hududunun Karadeniz’e kadar genişletilmesi gerektiğini, bu hususa karşı çıkanların sadece İtalya olduğunu, İtalya’nın karşı çıkmasının ise, daha önce Saint Jean de MaurienneAndlaşması ile İzmir’in İtalya’ya verildiğini, ancak bu mukaveleler Rus ihtilali sebebiyle hükümsüz kaldığından bir mânâ ifade etmediğini, halbuki Yunanistan’ın Akdeniz ülkesi olması hasebiyle güçlendirilmesi gerektiği, çünkü bölgedeki dengeyi sağlamak için buna ihtiyaç olduğunu, ayrıca İtalya’nın meşru menfaatlerini ortadan kaldıracak bir durumun bulunmadığını” belirtmiştir.

Venizelos verdiği muhtırada ise; “Osmanlı İmparatorluğu’nda harpten evvel 1.500.000 Ermeni, 2.473.000 Rum’un bulunduğunu, Türkler’in kötü idaresi Hristiyanlar üzerinde devam ettikçe, ardı arkası kesilmeyen anlaşmazlıkların çıkacağını, bu anlaşmazlıkların genel sulh görüşmeleri üzerinde olumsuz tesir yapacağını” belirttikten sonra, “Rusya’daki Ermeniler, Türkiye’deki ırkdaşlarıyla birleştirilip, bunlara Kürtler’in de katılması neticesinde yaşayabilecek güce sahip bir Ermenistan’ın kurulacağını, Rum ahalinin oluşturduğu Batı Anadolu’nun Yunanistan’a verilmesiyle Rum meselesinin de halledileceğini, zaten bu bölge nüfusunun çoğunluğunun Rum olduğunu” abartılı ve gerçek dışı rakamlarla ifade etmiştir. Venizelos’un bu muhtırasından daha tutarlı başka muhtıralar Paris Konferansı görüşmeleri sırasında da verilecektir.

Paris Konferansı

Savaştan galip çıkan devletler, mağlup devletlere uygulayacakları müeyyideleri aralarında görüşmek için 18 Ocak 1919 tarihinde Paris’te bir araya geldi. Fakat önlerine gelen meseleyi çözmek hiç de kolay değildi. Çünkü bütün devletler sanayi, ticarî, malî ve askerî bütün kuvvetleriyle bu savaşa katılmışlar, 70 milyon seferber edilmiş, 30 milyon yaralı 8 milyon ölü verilmiştir. Sulh muahedesi, bu manzara göz önünde tutularak yapılması gerekiyordu. Bu durum ise, dünya haritasının yeniden çizilmesi demekti. Görüşülen meseleler ise 58 başlık altında toplanmıştı. Diğer taraftan, konferansa katılan devletlerin delegeleri arasında uyum sağlamak çok zordu. Delegeler içinde hukukçu, iktisatçı, tarihçi, sanayici, tüccar, idareci, profesör, diplomat, mebus, asker, denizci, çiftçi bulunmaktaydı. Bu kadar değişik meslek gruplarına mensup insanlar arasında bir uyumun sağlanması çok zordu. Bunun için binbeşyüz oturum yapıldı. Paris Konferansı’ndaki görüşmelerde Almanya’ya imzalattırılacak hükümler tespit edilirken, diğer devletlerin durumu da görüşüldü. Konferansta yenilen devletlerin temsilci bulunduramayacağı kararı olduğu için, Türkiye’nin de konferansta temsilcisi yoktu. Bunun için, Türkiye ile ilgili söylenen sözler birer acı haber olarak bütün Türkiye’yi sarmaktaydı. Türkiye ise Wilson’un meşhur prensiplerine güvenmekteydi.