Motelcilik oyunları ve bir düzeltme

     30 Ağustos Zafer Bayramınızı tebrik ediyor; istilacı dış güçlerle savaşıp vatanı için şehit düşenleri rahmetle anıyoruz. Sizleri evlerinizde ve işyerlerinizde bayrak asmaya çağırıyoruz. Bugünün şehitleri dünün şehitlerinden farklı değildir. Bugün dış destekli iç ihanet odakları ve işbirlikçileriyle mücadele ediyoruz. Dünkü Damat Ferit örnekleri bugün de geçerlidir. Terör örgütü toprak bütünlüğümüzü hedef almış, silah bırakmamış ve emperyalizme paralı askerlik yapıyor. Biz ise; onun temsilcilerine siyasette yol açıyoruz ve iktidar ortağı yapıyoruz. Ülkeyi yönetenler barış, çözüm süreci, açılım ve çatışmasızlık adına hem kendilerini, hem de milleti kandırmaya çalışıyor ve açık düşüyorlar. Gaflet ve delalet içinde olanlar sayesinde terör örgütü her türlü hazırlığı ve yığınağı yapmış; yönetenler ise seyretmiştir. Öyle bir hazırlık ki, aslında Kürtlere de karşı olan terör örgütünün  sadece F-16'ları yok! Sözde dost ve müttefiklerimiz ise; terör örgütlerine destek veriyor, terörle mücadeleyi engellemeye çalışıyorlar.

     7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde halkın tercihi olan koalisyonu kurdurmamak için Ak Saray'ca her şey yapılmıştır. Gaye iktidarı koalisyon ile paylaşmak değildir. CHP ve MHP'ye koalisyon değil 3 aylık arkadaşlık teklif edilmiştir. CHP uzunca süre oyalandı. MHP ise; gerçeği önceden görerek 4 temel şart ileri sürdü. AKP kabul etmediği bu şartlara neden karşı olduğunu tartışmadı bile… Ama herkesi "hayır"cılıkla suçladı. Dün Güneş Moteli'ni kullananlar, bazı milletvekillerini tavlayıp partilerinden ayıranlar, onları bakan yapmışlardı. Bugün Ankara'nın göbeğinde en büyük motelde pazarlıklar yapılıyor. Siyasi ahlak ve gelenek ayaklar altına alınarak partiler dışlanıyor, tavlanan milletvekilleri ile görüşülüyor. Bazı milletvekillerinin önemli sorunları çözülüyor! Buna da demokrasiye katkı deniyor. AKP'ye ortak ve destek olmayan koltuk değneği rolünü paylaşmayan her parti ve lider suçlanma bombardımanı altına alınıyor. Parlamenter demokrasiye karşı başkanlık sisteminin antrenmanları yapılıyor. Aslında fiilen başkanlık sistemi yetkilerine özenen bir anlayış, ülkede demokrasinin işleyişini tıkıyor ve gerginlikler yaratıyor; istikrarı bozuyor. Milli kimliği, milli devleti ve egemenlik hakları tartıştırılan bir ülkede istikrar da konuşulmaz.

 Acaba rahmetli Alparslan Türkeş sağ olsaydı Ahmet ve Tuğrul Bey'ler bugünkü tercihlerini yapabilirler miydi? AKP'ye koltuk değneği olabilirler miydi? Bu kadar kolay kullanılabilirler miydi?

Basında Aydınlar Ocağı ile ilgili çıkan haberlere genelde gülüp geçiyoruz. Ancak bazen aydınlatılması gereken hususlar da olabiliyor. Nitekim, 28 Ağustos 2015 tarihli Sözcü gazetesinde toplumu aydınlatıcı eserler veren Sayın Soner Yalçın Aydınlar Ocağı'na bir dönem yapılan desteğin MHP tarafından kesildiğinden bahsediyor. Dün müracaat eden derneklere cüzi bir miktar yardım yapılırdı. Biz de Aydınlar Ocağı olarak bir ara başvurmuştuk. Komisyonda yer alan bazı üyelerin yanında 1-2 MHP milletvekili Ankara Aydınlar Ocağı'na olan kırgınlıkları dolayısıyla Genel Merkez konumundaki İstanbul Aydınlar Ocağı'nın ödeneğini de kestirmişlerdi. Konuya dar ve basit görüşle yaklaşan bu milletvekillerinin üzücü davranışını esas alarak mensup oldukları partinin yönetimini suçlamak doğru olmaz. Tüzüğünün gaye maddesinde Türk Milliyetçiliği ifadesi geçen ve bundan dolayı kamu menfaatine hadim dernek sayılmayan Aydınlar Ocağı gibi bir kuruluşun aynı idealleri savunan, Türkiye'yi Türkiye yapan değerlerle özdeşleşen siyasi parti veya partilerle herhangi bir sorunu olamaz. Bu gün Aydınlar Ocağı ile MHP'yi sözde karşı karşıya getirici ve ihtilaf yaratıcı yayınlar milli hassasiyete sahip kimselere fayda da sağlamaz.

     Bir ara adı geçen sayın yazar, Aydınlar Ocağı ile Aydınlar Kulübünü de birbirine karıştırmış, Bodrum'da Aydınlar Kulübü'nün yaptığı toplantıyı Aydınlar Ocağı'na bağlamıştı. Hatta bizimle hiç ilgisi olmamasına rağmen, rahmetli Prof. Dr. Aydın Yalçın'ı bizim genel başkanımız olarak takdim etmişti. Anlaşılan Prof. Dr. Süleyman Yalçın ile Prof. Dr. Aydın Yalçın isimleri birbirine karıştırılmıştı.

Geçen hafta Allah'ın rahmetine kavuşan Türk Milliyetçilerinin ağabeyi Mustafa Kemal Cabioğlu'nu rahmetle anıyorum. Kemal Bey, T.C. vatandaşı nasıl olmalı sorusunun anlamlı ve gerçek bir cevabı idi. Kendisi milli endişe ve sorumluluk sahibi, ülke sorunları ile yakından ilgili, soran, araştıran, bir şeyler yapmaya çalışan, daha da önemlisi yazan, raporlar hazırlayan gayretli bir insandı. Hayatı maddi ve manevi hizmet aşkı ile geçti. Türk Milleti'nin ve yakınlarının başı sağolsun. Allah rahmet eylesin.   

Yazarın Diğer Yazıları