Müellifi belli

     Yurdun dört bir yanından gelen haberlere bakarsanız 81 ilimizde evet diyeceklerin oranı yüzde 35'i bile geçmiyor, yüzde 34. Hayır diyeceklerin yüzdesi ise dün itibarıyla yüzde 66...

     Bu oranlar değişebilir...

     "Evet oyları, yüzde 40'a doğru tırmanır" diyorlar...

     Sanmıyorum...

 ***

     Evet oyu'nun düşük çıkması, AKP'nin yaşadığı panik halinden de belli...

     Devletin bazı kaymakamları, savcıları, din adamları sandıktan evet oyu çıksın diye propaganda yapıyor ve baskı gücü oluşturuyor. Oysa bunların tamamı, vereceği oy ne olursa olsun bu süreçte tarafsız görev yapmakla yükümlü insanlar. İktidar sandıktan çıkmak için devletin mali imkanlarını kullanmakla kalmıyor, göründüğü gibi personelini de kullanıyor...

     Bu ve benzeri uygunsuzlukların hesabını halkımız Hayır oyu vermekle sandıkta soracak...

  ***

     Televizyonlar fincancı katırlarını ürkütmemek için duyurmuyor ama gazeteler birçok kentte, güvenlik güçlerinin aldıkları talimat sonucu Hayır propagandası yapan ve etrafındaki insanları aydınlatarak Hayır demelerini öneren yurttaşların gözaltına alındığını ve sorgulandığını yazıyor...

     Bir günde 92 yurttaş polisin müdahalesine uğramış, karakolda sorgulanmış...

     Otuzdan fazla yurttaş da sırf Hayır propagandası yaptı diye tartaklanmış, hatta fena halde darp edilmiş...

     Ya işlerine son verilenler...

     Üç yüzden fazla akademisyen referandum karşıtı tutumları ve düşünceleri nedeniyle üniversitelerdeki görevlerinden uzaklaştırıldı. Ankara'daki DTC'de dersler hocasız geçiyor, çünkü kürsülerde öğretim üyesi kalmadı...

     İki gazeteci Hayır diyeceklerini açıklayınca Doğan Grubu'ndaki görevlerinden atıldılar. Onlardan biri televizyonda sunucu, diğeri muhabir. Nerede kaldı düşünce ve düşünceyi ifade özgürlüğü...

     Bir özel kuruluş iktidara yaranmak için bunu yaparsa iktidar neler yapmaz bir düşünün...

***

     Evet oylarıyla getirmeye çalıştıkları rejim değişikliğinin amacı hâlâ anlaşılamadı mı; tekrar edelim, amaç düpedüz bir kişiyi ülkenin tek hakimi haline getirmek.

     Parlamento göstermelik olacak ve millî irade, yasama görevini yapamayacak. O görevi millî iradenin yerine kendi iradesini ortaya koyan o tek kişi üstlenecek..

     Kuvvetler ayrımı da var gibi gözükecek ama üçü de tek adamın kontrolünde olacak...

     Böyle demokrasi olur mu...

     Pekiii o takdirde rejimin adı ne olur!?

***

     Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Türkiye'nin en deneyimli siyasetçilerinden biri...

     Adını o koyuyor...

     Ona göre de yapılan anayasa değişikliğinin temel hedefi tek adamı egemen kılmak...

 ***

     Baykal "Bu dayatmanın müellifi yok" diyor ama müellifi var, Recep Tayyip Erdoğan...

     "Bu şahsımın projesidir" demedi mi...

     Demek ki müellif belli, arkasındaki de AKP ve Bahçeli desteği..

     Sandığa gittiğimizde bu projeye hayır demezsek yanarız; sadece biz değil gelecek kuşaklar da yanar ve ülke sancılı günlere sürüklenir...

DERKENAR

--------------------

      Deniz Baykal'ın bir tespiti de şu, diyor ki:

      -İktidarı İstanbul'daki saraydan aldık, Ankara'ya getirdik; şimdi evet dersek onu alacaklar Beştepe'deki saraya götürecekler. O nedenle oyu'nuz Hayır olsun...

      Bu uyarı değerlendirilmeli....

      Saraydan saraya konusuna gelince, Osmanlı hanedanı hayranları Abdülhamid için "Sultanların sultanı" diyordu; şayet rejim değişirse tek adam hakkında bakalım ne diyecekler; "Dünya lideri" filan derler mi derler...

ANLAMLI SÖZLER

---------------------------------------------------------------------------

      Seni sen yapan başkalarının ayak izleri değil, kendi adımların olsun. (SOKRATES)

Yazarın Diğer Yazıları