MUKADDES ANKARA’DAN MEKTUPLAR -4-

MUKADDES ANKARA’DAN MEKTUPLAR -4-
“Adamı al Meclis’e götür tek yumruk halindeki şahsiyet şahlanışını görsün”

esat-atalay-001.jpg
Şimdi Hariciye Vekili Yusuf Kemal Tengirşenk’in anılarına bir göz atalım: 

Fransız devlet adamı Franklin Bouillon 9 Haziran 1921’de Ankara’ya gelmiştir. Fransızlar, Millî Mücadele’nin gücünü, anlamını öğrenmeye çalışmaktadır. O günlerde Yunan ordusu Afyon’u ele geçirmiştir. Dönemin Ankara’sı yokluklar bir yana, bir yabancı bakanı ağırlayabilecek olanaklardan tamamen yoksundur. Yusuf Kemal Bey, güç bela alafranga bir tuvalet yaptırır. Otomobil olmadığından, çift atlı bir fayton hazırlatılır konuk bakan için. Ancak tüm aramalara karşın, Fransız misafiri ağırlayacak yemek takımı bulunamamıştır Ankara’da. Yusuf Kemal Bey, son çare olarak Mustafa Kemal Paşa’dan şöyle bir istekte bulunur: Kuva-yı Millîye için çalışan İstanbul’daki gizli teşkilat ’MM Grubu’acaba İstanbul’dan 6 kişilik yemek takımı kaçırıp Ankara’ya yollayabilir mi? Çünkü Ankara’da 6 kişilik tabak ve buna uygun servis takımı yoktur.

Mustafa Kemal bu isteği şöyle yanıtlar:

 “Yusuf Kemal Bey... Bu Fransız, Ankara istasyonuna geldiğinde tören kıtasının perişan halini gördü. Askerin postalı bile yoktu. Başlarındaki kalpak, omuzlarındaki tüfek çeşit çeşitti. O, bu yetersizlikler içinde senin dayanma gücünü görmeye, ölçmeye geldi. Sen ona, üzerinde tuğray-ı garray-ı Osmani işlemeli altın yaldızlı sofra takımıyla ikramda bulunursan, o ’Bab-ı Ali kafası bunlarda da devam ediyor, hayret! Aynı yolda vatan kurtarma, yeni bir devir açma iddiaları var, ancak sabun köpüğü’der. Ve istilayı tamamlama yolunda Paris’e göz kırpar. Sen adamı al, Meclis’e götür, orada tek yumruk halindeki haysiyet şahlanışını görsün. Mektep karavanasından tek kap yemeği tahta tabak, tahta kaşıkla yesin. Ve bu görünürdeki yokluk içinde milletin sağlam istinadını anlamaya çalışsın. Zaten şimdi o, başlayan savaşın neticesini bekleyecek. Önce kendin inan, sonra da misafirini inandır...”

 Yusuf Kemâl Tengirşenk (1876-1969) yakın tarihimizin siyasî şahsiyetlerindendir. Millî mücadele, bilindiği gibi sadece silahla yapılmamıştır. Belki son sözü silah söylemiştir ancak bütün olumsuz şartlara rağmen başta M. Kemâl Paşa olmak üzere Millî Mücadelenin önderleri daima siyasî yönden de diplomatik teşebbüslerde bulunma yolunu tercih etmişlerdir. Yusuf Kemâl Bey, ilk İktisat Vekilimiz olarak Birinci Büyük Millet Meclisi’nde görev almıştır. 1921 yılında bu görev uhdesinde olduğu halde Bolşevik Rusya ile Moskova Muahedesini imzalamıştır. Doğu sınırlarımızın bu antlaşma ile güven altına alınmasından sonra Yusuf Kemâl Bey, Moskova’dan vatana dönerken kendisini gıyabında TBMM Hariciye Vekilliğine seçmiştir. Bu görevde Büyük Taarruzun yapılıp düşmanın yurdumuzdan temizlenmesine kadar kalmıştır.Yusuf Kemâl Bey, sadece Millî Mücadele’de önemli görevler üstlenmiş değildir. 1908 yılında ikinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte oluşturulan Meclis-i Mebusan’da mebus olarak bulunmuştur. Bu mütevazı ve aynı zamanda ilim adamı olan millî şahsiyetimiz, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde 1925 yılında açılan Ankara Hukuk Fakültesi’nde İnkılâp Tarihi dersleri vermiştir. Demokrat Parti’nin ilk kurucuları olan dört kişiden sonra gelen beşinci kişidir. 1947 yılında kurulan Milet Partisi’nin ilk kurucuları arasındadır. 1961 yılındaki Kurucu Mecliste en yaşlı üye sıfatıyla başkanlık yapmıştır.