MUKADDES ANKARA’DAN MEKTUPLAR -48-

MUKADDES ANKARA’DAN MEKTUPLAR -48-
İyi teçhiz edilmiş olmalarıyla gururlananlar ölüme mahkûmdurlar

esat-atalay-001.jpg
Muvaffakıyet temennilerim, dileklerim ve dualarım şu mübarek arife günü sizlere vâsıl olsun! Selâm size yakından, uzaktan tanıdıklarım! Silâh arkadaşlarım, arkadaşlarım, dostlarım.

Büyük Devlet Reisi, İsmet ve Refet Paşalar, Yusuf İzzet Paşa ve siz isimleri dudaklarımdan eksik olmayan hepiniz, Kâzım Karabekir Paşa, Selâhattin, Şükrü, Ekrem, Fahrettin, İzzettin, Kemal Bey! Yaşadığınız ve şeref yolunu gösterdiğiniz müddetçe İslâmiyet yaşayacak ve garbın bütün fırtınalarına karşı kendisini müdafaa edebilecektir! İslâm âleminin en ücra (uzak) köşelerinde, sizler tebcil ediliyorsunuz (kutsanıyorsunuz), sizin nihaî zaferiniz için dualar ediliyor.

Sizleri ıstıraplı günlerinizde gördüm, neşeli günlerinizde de görmeyi ümit ediyorum.

Emin olunuz ki dünyaya sulh getirecek olan şark, peygamberler ve medeniyetler beşiği, dinler ve yeni ümitlerin mabedi, ezilen milletlerin hürriyeti için çarpışan şarktır.

Daha şimdiden sânik olan (ortaya çıkan) bir ziya, yakında semada nümayan olacak (görülecek) ve kâinatı değiştirecektir. Bu ziyaya karşı iyilikten başka hiçbir şey mukavemet edemeyecektir. Bu ziya, hayırlı huzmetleriyle (demetleriyle) evvelâ her devletten önce, bütün milletlerin istiklâlini tanıyan ve Misak-ı Millî’yi takdir ve ona riayet eden Türkiye’yi aydınlatacaktır.

Mücadele ederken biraz da sabırlı olunuz. Bu ziyadar yıldızın yakında semalarda şaşaalı bir şekilde parladığını göreceksiniz. Bu sevinçli güne intizarı Cenab-ı Hak cümlemize nasip buyursun.

8 Haziran, Otranto

Avrupa’ya vâsıl olduk. Görülecek mütebaki (geri kalan) işler için kendimi Cenab-ı Hakk’ın inayetine emanet ediyorum. “Zafer Allah’tan gelir ve gelmesi yakındır.” Ve zafer geldi.

Muhasebatın iptidasından (başlangıcından) beri bütün Anadolu için carî (geçerli) mukaddes bir darb-ı mesel olarak kabul edilen bu Ayet-i Kerime, emsalsiz bir inatla cephede çarpışan bütün Müslümanların kalbinde menkuştu. İlahî sözlerin mukaddes manası askerleri coşturdu: Mucize, yirmi bir gün süren Sakarya Muharebesi ile tahakkuk etti (gerçekleşti).

Bu emsalsiz bir hâdise, harekâtın ulviyeti karşısında başlar eğilmelidir. “Sakarya Zaferi’nin güneşi, bundan böyle Anafartalar’ın genç, muzaffer kumandanının başı üzerinde ebediyen parlayacaktır”. Bu unutulmaz çarpışmada cansiparane göğüs göğüse dövüşerek İslâm âleminin şerefini kurtaran insanların silâhları azdı, cephaneleri azdı; ne tankları, ne tayyarelerine de zehirli gazları vardı. Hasılı, cesaret ve imanlarından başka bir şeyleri yoktu.

Kafkasya’dan, Güneydoğu’dan, Karadeniz’den gelen kıtalar toplandığı zaman, Mustafa Kemal Paşa kılıcını kaldırarak bunların hepsine şöyle hitap etmişti:

“Düşman bol cephanemiz olmadığına seviniyor! Takdirini Cenab-ı Hakk’a bırakıyorum! Bence, iyi teçhiz edilmiş olmalarıyla gururlananlar ölüme mahkûmdurlar. Bunlar mutlaka mahvolacaktır.