Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Münafıklıkla müttefikliği karıştırmak!

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Beştepe'de tam 3 saat 15 dakikalık bir görüşme yaptı. Hem süre hem konular hem de zamanlama bakımından bu görüşme sıra dışıydı

Konuşulanlardan söylenebilecekler diplomatik bir lisanla duyuruldu. Ancak konuşulanların kamuoyuna duyurulanlardan ibaret olmadığı herkes tarafından tahmin ediliyor.

Görüşmede FETÖ ve Halkbank davasının da masaya yatırıldığı kaydedildi.

Tillerson'un ziyaret öncesi "ABD hiçbir zaman YPG'ye ağır silah vermedi" şeklinde yaptığı açıklamanın da ayrıntılı şekilde konuşulduğu belirtildi.

Anlaşılan o ki ABD, YPG'ye beş bin TIR hafif silah vermiş, nükleer silah vermemiş!

Bu arada Erdoğan-Tillerson görüşmesinde Erdoğan, YPG'nin SDG içerisinden çıkarılması talebinde bulunduğu haberleri de yayıldı.

YPG'nin yerinden yurdundan ettiği milyonlarca insanın ülkelerine dönüşü konusunun konuşulup konuşulmadığı bilinmiyor.

Görüşmede şantaj dosyaları!

Mattis'in YPG'yi "PKK'dan ayırabileceklerini, hatta PKK'ya karşı savaştırabileceklerini" söylemesi, fazla safça olup ABD'li yöneticilerin YPG ve PKK konusunda ciddi cahillikleri olduğunu göstermektedir. Buna karşın bu sözler ABD'nin yeni bir YPG politikası oluşturmaya mecbur olduğunun farkına vardığını da göstermektedir.

"ABD'ye virgül değil nokta koymaya gidiyoruz" deyip virgülle geri dönüldüğü cümle âlemin bilgisi dahilindedir. Bakan Çavuşoğlu, Türkiye-ABD ilişkilerine ilişkin, "ABD ile ilişkiler çok kritik noktada. Ya ilişkileri düzelteceğiz ya da tamamen kopacak" dedi. Erdoğan-Tillerson ve Çavuşoğlu-Tillerson görüşmelerinden sonra açıklama yapan iki bakandan da ilişkilere devam mesajı çıktı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bunu "Ya bu ilişkileri tekrar yoluna koyacaktık, ya da daha kötüye gidecektik. Ortaya koyduğumuz iradeyle ilişkileri normalleştirme yoluna girdik" dedi.

'Ya kopacak ya düzelecek', 'ya herro ya merro' türünden yaklaşımların diplomaside karşılığı çok azdır. Ülkeler arasındaki ilişkiler ne tam kopuyor ne de tam düzeliyor ya da hem kopuyor hem düzelebiliyor. Görüldüğü gibi Türkiye-ABD ilişkilerinde normalleşme için mekanizmalar kurulabiliyor. Bu durumda ABD ile ilişkilerin kopartılamamasının ya da ilişkilere nokta konulamamasının nedeni kamuoyunca bilinmeyen bir takım şantaj dosyaları olmasın? Türk kamuoyu ABD'li yetkililerin görüşme sırasında masaya şantaj dosyaları koyup koymadığını merak ediyor!

ABD'nin oynadığı oyun!

ABD Savunma Bakanı Mattis'in, Millî Savunma Bakanı Canikli ile görüşmesinde, YPG'yi PKK'ya karşı kullanmaktan bahsetmesi ilginçtir. "Kullanmak" emperyalist odakların başardığı en önemli gerçeklerden birisidir. Ancak YPG'nin PKK; PKK'nın da YPG olduğunu bile bile Mattis'in bu sözleri etmesi de garip bir iştir. Mattis sanki ABD'nin değil de YPG'nin savunma görevlisi gibi konuşuyor. Bu uçuk, çocukça ve yüzeysel açıklamayı ABD gibi bir ülkenin savunma bakanı yapabiliyor.

Mattis, pişkin pişkin şu sözleri de ediyor: "Türkiye son derece büyük bir tehditle karşı karşıya... Hayatımda gördüğüm en karmaşık güvenlik sorunu." Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden PYD değil ABD'nin bizzat kendisidir. Bunu cümle alem herkes biliyor. Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden silahları teröristlere veren, onları eğiten, sınır gücü olarak ilan eden ABD'nin Savunma Bakanı bir de dönüp Türk yetkililerin yüzüne bu sözleri edebiliyor. Bu durum ABD'li yetkililerin şarklılardan daha çok şark kurnazlığını öğrendiğini göstermektedir.

Geçtiğimiz günlerde Afrin'deki Raco ve Cinderes bölgelerindeki yoğun çatışmalarda, takviyeye giden ATAK helikopterinin düşmesi ve çıkan çatışmada 12 askerin şehit edilmesi olayında Türk askerlerinin hareketliliğinin terör örgütü YPG'ye ABD'lilerin bildirildiği söyleniyor.

ABD'nin YPG'ye silah ve eğitim desteği verdiği ve terör örgütüne anlık istihbarat ulaştırdığı iddiaları üst düzeyde dile getirilmektedir.

ABD'li yetkililere müttefiklikle münafıklığın farkını birilerinin öğretmesi gerekir!

Yazarın Diğer Yazıları