Müslüman doğru söyler

Türk halkı Müslüman’dır. Dolayısıyla seçtiklerimiz de Müslümandır. Hatta dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman olan milletler için çırpındığı imajı veren bir de hükümetimiz var. Görüntü oldukça doğru, inançları gereği zulme uğrayan dindaşlar için acı duymak, o acıları dindirmek uğruna bir şeyler yapmak zorunludur. Zorunlu olduğu kadar görevimiz diye de düşünülebilir.
Eksik olan ise bu duyguların gerçekten Müslüman olan milletler için yaşanmamasıdır. Bir diğer yön ise söylenenler ve yapılanlarla ilgili samimiyet ve devamlılıktır. Bizim yönetimimiz ise bu olayları üç kategoride götürüyor görüntüsü vermeye çalışıyor. Bu durum ise insanlarımızın aklına bir yerlerin icazetleri ile hareket edildiği fikrini getirmektedir.
Irak’ta, Pakistan’da ve Afganistan’da insanlar katledilirken, camiler yıkılıp, Kur’an-ı Kerim yakılırken ağızlarından bir kınama sözcüğü çıkmayıp aksine destek beyanları verilmektedir.
Rusya’nın ve Çin’in zulmü altında Türkler inim inim inlerken, bir kelam etmeyenler, bu ülkelerin gücünden mi çekinmekte, yoksa oradaki Müslümanların Türk ırkından olmaları mı bir anlam ifade etmemektedir.
Her ne sebeple olursa olsun, göstermelik de olsa Türk asıllı Müslümanlara sahip çıkılmamaktadır. 
İnancımızın en güzel aylarından biri olan Ramazan’ı yaşadığımız şu günlerde, Müslüman Türklerin çoğunlukta olduğu Doğu Türkistan’da, Çin devleti yayınladığı bir genelgeyle Ramazan ayına özgün dini faaliyetlerde bulunulmasını yasaklamıştır. Böylece oruç tutulması, fitre ve zekât verilmesi ile camiye giderek namaz kılınması yasaklanmıştır.
Tüm bunlara karşın Suriye’de insanlar öldürülüyor. Filistin’de haklar gasp ediliyor. Arakanlar sürgün ediliyor. Somalililer açlıktan ölüyor diyerek sağı solu yaylım ateşine tutup gemi batırtıp uçak düşürterek şehitler verdirtecek kadar ileri gidenlerin sıra Türklere gelince suskunluğunu anlamak mümkün mü?
Üç kuruşluk postal öpücüsü peşmergenin Suriye’deki kandaşları için Türkiye’nin bölgeye müdahalesi halinde tüm bölgenin kan gölüne dönüşeceğini söyleyerek tehdit ederek, o bölgeye eğittiği peşmergeleri göndermesi, Osman Baydemir denen adamın Kürtlerin yaşadığı bölgelerin sınırlarının kaldırılarak AB modeli bir birlik oluşturulması ve ortak para birimine geçilmesini istemesine bakınca, benim dünyanın sayılı devletlerinden biri olan Türkiye’min yöneticilerinin Türklere karşı duyarsızlığından hicap duyuyorum.
Türkiye’yi idare edenler ve idare etmeye talip olanlar Baydemir denen bir adamın “Kürt’ün sevinci bu devletin üzüntüsü ve Kürdün heyecanı bu devletin kaygısı” dediği gibi. Ey zalim devletler bir gün gelecek Türk’ün sevinci sizin üzüntünüz ve Türk’ün heyecanı sizin kaygınız olacak. Yetti artık diyemiyoruz.
Değil dışarıyı içeride bile insanlarımızı koruyup kollayamıyor. Her gün şehitler veriyoruz. Katilleri  besleyip kollayarak üzerimize gönderiyorlar. Biz ise nefsi müdafaa gereğince bile ABD’den icazet alamadığımız için Kandil’e giremiyoruz.
Haritalar yeniden çiziliyor. Yer üstü ve yer altı zenginlikler yeniden pay ediliyor. Bu bölüşümde bize ise terazi tutturuyorlar. 
 Bizi bağırtacaklar. Bize silah satacaklar. Aynı inancın mensuplarını bizim teşviklerimizle birbirlerine kırdırtacaklar. Camiler yakılarak, sürgünler yaşatacaklar. Orta doğu için demokrasi diyecekler. Ancak Çin’deki, Rusya’daki ve kendi ülkelerindeki Türklere yapılan zulmü devam ettirecekler. Biz ise bunlara yaptıklarının bir insanlık dramı olduğunu dahi söyleyemeyeceğiz.
Ülkem yöneticileri, yönetime talip olanlar ve bunların her yaptığını alkışlayanlar. Ne olur şu günlerin yüzü suyu hürmetine başını kaldırıp olanları görün. Görün ki bu gün olsun insanları aldatmayıp doğruları söyleyin.

Yazarın Diğer Yazıları