Müslüman vicdanınız neredeydi?

Mesele damat meselesi değil. Öncelikle ahlak meselesi. Sonra vicdan meselesi. Daha sonra da yönetimin ve çevresinin "inanç" üzerinden yürüttüğü politikanın samimiyeti meselesidir.

Türkiye değerler kırılması yaşıyor.

Büyük göçüklerin altında kim kalıyor derseniz, derim ki: İnanç üzerinden politika üretip, bunun adil düzenin tek koşulu olduğunu ileri sürenler, 15 yıl boyunca pratiğe dökerek önümüze koyanlardır.

Bunca yıl bütün haksızlıkları, "aman iktidarımıza bir şey olmasın" diyerek örtbas edenler, görmezden gelenler, vicdanlarını kuma gömenler, birden bire damat karşıtlığı ile değerler arasında ilişki kurmayı başardı.

Hayret!

15 yıldır, İslami vicdan neredeydi acaba?

FETÖ malı götürürken, eş dost devletin malını kelepir sanıp ihaleler, kıymetli araziler üzerinden rant devşirirken, sizin Müslüman (?) vicdanınıza ne olmuştu da bir türlü başını kaldırıp etrafa bakmıyordu?

Bu sebeple mesele damat meselesi değildir.

Mesele samimiyet meselesidir.

Kişi ve kişilik meselesidir.

Hakkı üstün tutup tutmama meselesidir.

Bakınız, 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti? O günden bu tarafa soruyoruz: Hani bunun siyasi ayağı?

Ses yok...

Kimi zaman da en yüksek perdeden "siyasi ayak mayak yok" çıkışları. Ancak herkes bal gibi biliyor ki, siyasi amaçlı bir darbenin siyasi ayağının olmaması düşünülemez.

FETÖ darbesi "sanat sanat içindir" felsefesini gerçekleştirmek uğruna ölümü göze alanların yaptığı bir darbe girişimi olsaydı, derdik ki: "Bak adamlar sanat için darbe yapıyorlarmış. Elbette siyasi ayağı olmaz." Ancak herkes biliyor ki, FETÖ, Türkiye'yi ele geçirip kendi yönetim biçimini hepimize dayatmak amacıyla darbe yapıyordu. En yüce amacı, Türkiye'de kendi siyasetini hâkim kılmaktı. Bunun böyle olduğunu bilmeyen var mı?

                Yok!.

Ve siz buna rağmen, "FETÖ'nün siyasi ayağı yok" diyorsunuz..

Buna ısrarla inanmamızı bekliyorsunuz.

Hiç inanmıyoruz..

Az evvel de belirtiğimiz gibi darbenin tek gayesi vardı: Türkiye'yi ele geçirip kendi siyasetini hâkim kılmak. Özü ve amacı itibariyle baştan sona siyasi olan bir darbenin, "siyasi ayağı yok" demek de ne demek?

Darbe bürokrasi ayağından ibaret mi?

                Orada bile haksızlıklar var. İnsanlar toptancı bir yaklaşımla her ihtimale karşı önce içeri tıkılıyor, "sonra bakarız" deniliyor. Ancak, insanlar, aşını, yaşam kalitesini, işini, gücünü kayıp ediyor. Yetmiyor en önemli hakkı olan özgürlüklerini kayıp ediyor ve kimse bunu acil koduyla, insancıl bir yaklaşımla çözmek istemiyor. Lakin sıra damatlara gelince son sürat işlemler gerçekleşiyor. Bir haftayı geçmeden herkes özgürlüklerine ve normal düzenine kavuşuyor.

                 Bu durumda samimiyet aranır oluyor. Vicdan nerede diye etrafı kolaçan etmek durumunda kalıyoruz. Bakıyoruz ki,  herkese din dayatan malum "Müslüman vicdan," ortalıkta yok. Değerler, dibe vurmuş. Adalet, "mülkün temeli" olmaktan çıkmış, temel, çukura dönmüş...

                Bu durumda bize düşen görev, "hakkı tutup kaldırmak"tır. Öyle yapmaya çalışıyoruz..

Yazarın Diğer Yazıları