Mutlu musunuz?

Suriye ve Irak’ta ortaya çıkan iblisler ordusu insanların namuslarına musallat oluyor, katliamlar yapıyor, mabetleri havaya uçuruyor ve işgal ettiği yerlerin halkını fırkalara ayırıyor. Bunu yaparken de İslam adına yaptığını iddia ediyor. Hâlbuki yüce dinimiz Müslümanların bir birine kardeş olduğunu bu nedenle de birlik ve dayanışma içinde olmalarını emrediyor.

Müslüman’ın kardeşine zulüm etmeyeceğine göre, iblisler güruhunun da zalimlikte sınır tanımamaları, bunların Müslüman olmadıklarını göstermektedir. Öyle olunca da bizimle dini yönden ilgisinin olması mümkün değildir. Diğer taraftan Türk’e ve Kürt’e de katliam uygulamasına bakılınca ırk olarak da bir bağımız bulunmamaktadır. Görülen o ki bunlar bir yerlerin besleyip büyüttüğü ne olduğu belirsiz bir terör örgütüdür. Terörün ve teröristin ne olduğunu da en iyi bölücüler bilir. 
Durum bu iken, iblislerin Türkmenlere yaptıkları görmezcilikten gelinerek, Kürtlere yaptıkları bahane edilerek ayaklanmaya kalkmak nedendir. Oluşan maddi ve manevi zararı kim karşılayacak? Herhalde IŞİD, bölücüler, komünistler ve onları bu yola sokan ağa babaları karşılamayacaktır. Olan yine bu fakir halka olacaktır. Şehit kanıyla oluşmuş bayrağımızı yakmak, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Ata’mızın büstünü söküp kafasıyla top gibi oynamak Türk’e olmadığına göre kime hizmettir?  
Bu ülkenin insanı aç gezerken, kapılarını sonuna kadar açarak bakımını üstlendiği 2 milyon Arap, Kürt ve Yezidi’yi kucaklamak. Bunların barınma, iaşe, eğitimi karşılanırken yapılan harcamaların parası herhalde bunlara hizmet ettiğini söyleyerek ayaklanan bölücülerin cebinden çıkmıyor. Onlar ki, elektrik, su ve vergi borçlarını bile bize ödeterek sırtımızdan geçinen asalaklardır. 
Yıllardır ülkeyi yönettiğini iddia edenlere bu ülkeyi kendilerinin mi, yoksa İmralı’daki caninin mi yönettiğini sormak gerekir. Olayları İmralı canisinin başlatıp, son ayaklanmayı bile onun durdurduğuna bakılırsa, ne anlam çıkmaktadır. Halkımızda oluşan kanaat ise yıllardır kapalı kapılar arkasında bölücülerle yapılan pazarlıkların sonucunda ülkenin bu hale geldiğidir. 
Kendinize söz söyleyenleri, iktidarımızdan ederler diye korktuklarınızı zindanlara doldururken, milleti temsil eden bayrağı yakanlara, sayesinde o makamlarda oturduğunuz Atatürk’ün büstlerini söküp tekmeleyenlere bu fırsatı kim ve nasıl verdi dersiniz?
İçteki ve dıştaki bölücü liderlerine masa başlarında verilen sözlerin ve güvencelerin sonu bu değil midir? Al sen de ana dilde eğitim yap diyerek, 265 okulun yakılmasının sorumlusu kim dersiniz? Asayiş güçlerinin elini kolunu bağlayarak şehir merkezlerinde kimlik kontrolleri yapılmasına ve haraç toplanmasına kim göz yumdu? Tüm olanlara rağmen bunlar çözüm sürecini provoke etmeye yönelik diyerek olayları geçiştirmeye çalışmakla ne yapılmak istemektedir? Göstermelik olarak uygulamaya sokulan sokağa çıkma yasağına uyulmamasına göz yumanlar başkaları mıdır? Onlarca kişinin ölümünün ve yüzlerce kişinin sakat kalmalarının sorumluluğundan kaçabilecek misiniz? Tüm bunlardan dolayı mutlu musunuz?
Ya siz ana muhalefet partisi, üç oy fazla alabilir miyim telaşı içerisine girmekle ülkeye hizmet mi ettiğinizi sanıyorsunuz. Dün Telafer ve Tuzhurmatu için kılını kıpırdatmazken, bugün Kobani için tezkere isteyerek aslınıza mı rucü ediyorsunuz? Türkmenler katledilirken beyanat dahi vermeyip bir çekirdeği çok görürken, Kürtler için TIR’ları seferber ettiğinizi de biliyoruz. Nerede bir bölücü ve komünist eylem ve söylem varsa en önde hareket edenler olarak, iktidar kadar olmasa da suçunuzun olduğunu bilerek mutlu musunuz?
Ey Meclis’te ceylan derileri koltuklarda oturup da, her türlü isyan provalarını yaptırıp iktidarı dize getirmekten mutlu musunuz? Unutmayın ki, üç kuruşluk iblislerin önünden etek giyerek kurtulmanız, bu milletin de elinden kurtulacağınız anlamına gelmez. Sizin yandaşlarınız dün de bugün de sıkıştığında bize sığınmıştı siz sıkışınca kime sığınacaksınız söyler misiniz? 
Bazı medya kuruluşları, iş adamları, sözde yazar çizer ve sanatçı takımı, ilim insanı sivil toplum kuruluşu müsvettiyeleri, akil adamız diyen akılsızlar, elinize kan bulaşmıştır. O kanlı ellerinizle bu milleti kirletemezsiniz. Kefenli yandaşlar, akan kandan kaçmak için kefen yaptığınız tülleri başınıza tülbent yaparak kadın gibi kaçmaya mı çalışıyorsunuz? Hiç biriniz unutmasın ki yaptıklarınız bir tarafa not edilmiştir. Olanlardan siz mutlu olabilirsiniz. Biz mutlu değil, bizarız. Gün gelecek bizler mutlu olurken siz mutsuzluğu tadacaksınız. Size tavsiyem tarihi tekrar tekrar okumanızdır.

Yazarın Diğer Yazıları