Muz-Buz-Irkçılık!

Geçen hafta Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yaşanan futbol karşılaşması, gerek saha içinde ve gerekse saha dışında bir taraftarın hayatını kaybetmesi sonucu gerçekleşen olaylar, futbolla ilgilensin ya da ilgilenmesin her kesimin gündemindeydi.Kulüp fanatizminin geldiği bu nokta, gerçekten dehşet verici. Hangi şampiyonluk, hangi galibiyet ya da hangi kupa, bir insanın hem de daha 20 yaşındaki genç bir delikanlının canından kıymetli olabilir!?
Hangi vicdan, derisinin rengi siyah olduğu için onu maymuna benzetmek ve dolayısıyla aşağılamak için tribünden muz sallama edepsizliğini kabul edebilir ya da bu fiili gerçekleştirebilir!?
Ve hangi ahlak, rakip futbolcuya hakaret kastıyla erkeklik organını tutma edepsizliğini gösterebilir ya da bu edepsizliği tevil etmek gibi saçma bir durumun içine sokabilir!?
Hadi bir takım ahlak ve vicdan yoksunu insan bu hareketlerde bulundular. Peki kulüp yöneticilerinin o iki taraftarı basın toplantısında konuşturup ve ellerindeki muzu sindirim problemiyle ilişkilendirmesine ne diyeceğiz!? Elini edep yerinde gezdiren futbolcusunu  “buz torbası tutuyordu”  gibi saçma-sapan açıklama ile savunmasını nereye koyacağız!?

 


***

 


Yaşanan bu olaylardan ve özellikle tribünlerden gösterilen muz vak-a’sından sonra televizyonlarımızda Türkiye’de ırkçılık var mı yok mu meselesi peyda oldu. Gerçi bu konu uzunca bir zamandır Türklüğü aşağılamak için ufak-tefek konuşuluyordu, ama bu mesele ortaya çıkınca bir anda lağımlar patladı. Dün bana seyrettirilen bir video ile hadisenin vahametinin ulaştığı yeri en çarpıcı haliyle bir daha görmüş oldum. Pazar günü Habertürk’te yapılan bir programa ait videoda, eski Fenerbahçe yöneticisi Ömer Çavuşoğlu, Türklerin dünyanın en ırkçı milleti olduğunu bağıra-çağıra haykırıyor, kendisinin de Arnavut olduğu için Türklerdeki ırkçılığın hangi noktada olduğunu gayet iyi bildiğini söylüyordu. Bunu söyleyen kişi, Türkiye Cumhuriyetinde Bayındırlık Bakanlığı yapmış bir babanın oğlu... Bu sözleri söyleyen kişi, bu ülkede oldukça yüklü paralar kazanan zengin bir iş adamı... Ve bu sözleri söyleyen kişi, Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’de yöneticilik yapmış biri.
Geçmişte rakip takımları, özellikle de Galatasaraylıları provoke etmesiyle meşhur olan bu kişiye yalnızca bir soru sormak istiyorum; Madem Türklerin dünyanın en ırkçı milleti olduğunu iddia ediyorsun, tahrik etmek için elinden geleni ardına koymadığın Galatasaray taraftarından Arnavut kökeninden dolayı bir tane olsun kötü bir söz söylendiğini ispat edebilir misin?
Edemez. Edemez, çünkü kulüp ayırmadan söylüyorum bu toplumun kültüründe iddia edildiği gibi, başka ırkları ya da etnik kökenlileri aşağılamak gibi bir davranış asla bulamazsınız. Önüme marjinal bir iki örnek getirebilirsiniz ama bu kişileri mercek altına aldığınızda, söylediklerinin lafta kaldığını, çok net görürsünüz.
Türk milletini ırkçılıkla suçlamanın arkasında beynelmilel karakterdeki İslamcı, sosyalist ve liberal ideoloji mensuplarının hasmane tutumları yatıyor. Maksat gayet açık; Türk milletinin ırkçılık kompleksi yaşamasını sağlayarak Türkiye’nin bütünlüğünü dinamitlemek. Bu insanların vatan ve millet mevhumları olmadığı, hatta bu ulvî mevhumların yok edilmesi gereken ilkel bir anlayış olarak gördükleri için bu düşmanlıklarını her fırsatta dolaylı yollardan ve farklı şeyleri bahane ederek ortaya koymaktan bir an bile tereddüt etmiyorlar.
Tribünlerden muz gösteren taraftarın bile bu fiili ırkçılık saiki ile yaptığına inanmıyorum. Rakip futbolcunun moralini bozmak için ırkçılığın anavatanı olan Batı’dan taklit ettiği bu davranışın altında tamamen kulüp fanatizmi yatmakta.
Sonuç olarak; Türk milleti, bünyesindeki farklı etnik unsurlar üzerinden bölüp parçalamak niyetinde olanların kirli tezgâhı ile nicedir karşı karşıyadır. Bu tehlikeli oyuna karşı Türk milleti, bütün unsurları ile uyanık olmak ve bu kirli tezgâhı bozmak mecburiyetindedir.

Yazarın Diğer Yazıları