Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Müziği bilmeden konuşmak

Salzburg Müzik Festivalinin bu yılki açılış kutlamalarına katılan  piyanist Fazıl Say ile Borusan İstanbul Flarmoni Orkestrası Avusturya basınından tam not aldı. Fazıl Say çalışmaları kadar sivri dili ile de gündemden inmiyor. Facebook’a yazdığı; “Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum”  sözüyle olay yaratan piyanist;  “Arabesk müzik orta doğu işi. Üçüncü sınıf acındırmaca, tembellik, yeteneksizlik, rant, çamur, muallaklıklar üzerinden yaşar. Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum.” demişti.
Çalışmaları bir çok yazılı basında yer alırken görsel basında ise sanatçılar arasında farklı görüşlere neden olan bu sözleri yer aldı. Geçtiğimiz günlerde Kanaltürk’teki Çıkmaz Sokak programında izlediğim bir çok sanatçı bu yorumlar üzerine içinden çıkılmaz bir kısır döngüde saatlerce tartıştılar. İcranın güçlü isimleri de vardı. Zekai Tunca, Hakkı Bulut, Ahmet Ahmedov, genç kuşağın temsilcileri, müzisyenler, İbrahim Erkal, medyatik pop star Mehtap ve bazı isimler yer aldı. Sunucunun tüm çabalarına rağmen  “Müziğin iyisi kötüsü olur mu?” sorusuna ben cevabımı şahsen akademik anlamda açıklamalarla almak isterdim, alamadım. Neden orada bir İnci Çayırlı, Orhan Gencebay ya da klasik müziğin temsilcileri, bu işi en iyi şekilde savunabilecek müzik ustaları; Gürer Aykal yada diğer usta besteci, yazar, şefler yoktu.
Bence gündem yaratmak esastı, müziği tartışmak değil. Hani denir ya amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Üzgünüm ama medyatik olmakla sanat yapılamaz diye düşünüyorum. Altyapısı güçlü olmadan tartışmaya girmek doğru değil. Çok sesli müziğin ülkemizde gelişmesi için yapılan çalışmalar yetersiz. Avrupa’nın müzik alanında Rönesans ile başlayıp aydınlanma sürecinde en üst düzeye çıkan ilerleyişini maalesef yakalayamadık. Nedense müzik hep eğlence unsunu olarak görüldü de eğitimde çok yer verilmedi. Bugün bu açığı kapatmanın faturası ağır. Sanatın bir çok alanında olduğu gibi uyuşukluğa, çaba göstermeden verim almaya prim veriliyor. Sanki öyle bir sistem var ki sanatı yaşam biçimi haline getiren ve bilimsel temellere dayandıran akademisyen sanatçılar yok edilmeye çalışılıyor. Tabii ki sözümüz işini iyi yapanlara değil, haddini bilmezlere. Müzikten konuşmak için önce müziği bilmek lazım. Ne güzel demiş Dede Efendi;  “ Müzik öyle bir deniz ki ben paçalarımı sıvadım ama hâlâ yüzemedim.”  Bunu Dede Efendi  bile demişse bazılarının susması gerek bence.

Yazarın Diğer Yazıları