Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Müzikaller ve Fosforlu Cevriye!

Merhaba Sevgili okurlarım, Ankara Devlet Tiyatrosu bu sezon eski oyunlarının yanı sıra, yepyeni oyunlara da perde dedi. Bu oyunlardan birisi’de; “Fosforlu Cevriye” müzikali.
Türkiye’nin ilk kadın gazeteci yazarlarından Suat Derviş’in meşhur romanı “Fosforlu Cevriye” yi yine kendisini neredeyse 35 sene önce Ankara’ya turneye geldiklerinde sahnede izlediğim ve hayran kaldığım sadece oyuncu değil yazar ve yönetmen, bu unutulmaz eseri de romanından oyunlaştıran, Gülriz Sururi sahneye koymuş. Hüzünlü bir hikayesi olan bu eser Suat Derviş’in en çok sevdiği romanlarından biri. Eser, yazarı hayattayken bir türlü sergilenememiş. Özellikle de Gülriz Sururi’nin yıllar önce de sahnelemek istediği “Fosforlu Cevriye” yi oyunlaştırmak ancak bugünlere nasip olmuş. Seyirlik geleneğimizde müzik; şarkı ve danslarla süslendiğinde güçlü de bir metin (senaryo) ile buluşabilirse her zaman halkın beğenisini kazanmıştır. Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemimize kadar sergilenen pek çok şarkılı ve müzikli oyunda bunun kanıtıdır. Müzikallere gösterilen bu beğeni öyle ki; bugünlere kadar gelmiştir.

Bu vesile ile biraz eskilere dönüp bu eserleri hatırlayalım. Örneğin, Leblebici Horhor Operet’i ilk akla gelen. Bir de Küçük İsmail Efendi’nin Temaşahane-i Osmani kumpanyası varmış ve o dönem pek çok müzikli oyun sergilenmiş. Tuluat tiyatrosu ve kanto gösterileri dönemin en çok izlenen müzikli ve şarkılı oyunları olmuş. Meşhur “Ayşe” opereti de o dönemin en beğenilen çalışmalarından. Yine edindiğim bilgilere göre ünlü müzikal bestecilerimizden Cemal Reşit Rey’in ağabeyi Ekrem Reşit Rey’in metinlerini yazdığı bir çok çalışmayı eski kuşaklar bilecektir, yenilere de hatırlatalım. “Saz Caz”, “Deli dolu”, “Maskara” ve “Lüküs Hayat” 1930’lu yıllarda İstanbul Şehir Tiyatrolarında defalarca sahnelenmiş. Lüküs Hayat müzikalini Haldun Dormen tiyatrosu tarafından yıllar sonraki (1984-85) sahnelenişinde ben de izlemiş ve çok beğenmiştim. Yine bu müzikaller arasında değerli sanatçı Gülriz Sururi’nin de görev aldığı “Sokak Kızı İrma”, “Kabare”, “Kaldırım Serçesi”, “Keşanlı Ali Destanı” ve “Direkler arası” unutulmazlardandır. Aynı dönemlerde Ankara Devlet Tiyatrosu’nun sergilediği bir dönemin unutulmazları ve batı müzik anlayışının da çok güçlü yansıtıldığı “My Fair Lady”, “Mancha’lı Don Kişot”, “Damdaki Kemancı” ve 80’li yıllarda sergilenen “Kiss me Kate” hatırlanabilir. Günümüze gelirsek, yine Ankara Devlet Tiyatro’sundan   en yakın zamanda izlediğim müzikal oyunlarsa; 2007 yılında Haldun Taner’in ölümsüz eseri, Faik Ertener’in rejisinden “Keşanlı Ali Destanı” ve yine geçen turda izlediğim müziklerini Cem İdiz’in yaptığı “Kanlı Nigar”. Hepsi de muhteşemdi... Şimdi bu serinin devamı gibi yine Devlet Tiyatrosu’nun güçlü oyuncu kadrosuyla  Suat Derviş’in unutulmaz romanı, insanın içini burkan, yüreğini acıtan, hüzün dolu ama bir o kadar güçlü karakter “Fosforlu Cevriye” si teslim edildiği elden, Gülriz Sururi’nin rejisinden izleyici ile buluşuyor. Eser Aralık ayı sonuna kadar Ankara Akün sahnesinde izlenebilir. Müzikal severler; sakın kaçırmayın! İyi seyirler dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları