Nasıl bir belediye başkanı?

Nasıl bir belediye başkanı?

Partiler “yerel seçimde ittifak yapalım mı yapmayalım mı” sorusuna yanıt aramak yerine her yönden nitelikli adaylar bulmaya çalışsalar daha doğru davranmış olurlar.

İster il, ister ilçe için olsun her yere şöyle belediye başkanları seçilse ülkemiz için harika olmaz mı?

-Demokrasiyi tam anlamıyla içine sindirmiş bir başkan...

-Temel insan haklarına sonuna kadar saygı duyacak bir başkan...

-Yargının vereceği kararlara harfiyen uyacak bir başkan...

-Kapısı vatandaşa sürekli açık bir başkan...

-Kaçak yapılan tüm binaları yıkacak bir başkan...

-Kamu arazilerine el koyarak haksız rant elde etmek isteyenlere göz açtırmayacak bir başkan...

-Mevcut yeşil alanların bir santimetrekaresine bile dokundurtmayacak bir başkan...

-Yeni parklar bahçeler yaparak halka rahat nefes aldıracak bir başkan...

-Bütün ihaleleri şeffaflaştırıp internet üzerinden canlı olarak yayınlatacak bir başkan...

-Yapacağı harcamaların hesabını vatandaşa kuruşu kuruşuna verecek bir başkan...

-Belediye kaynaklarını gözü gibi sakınarak israfı önleyecek bir başkan...

-Toplu taşımacılığı kimsenin özel aracını kullanma ihtiyacı duymayacağı kadar yaygın ve rahat hale getirecek bir başkan...

-Ahbap-çavuş ilişkilerini bitirecek, liyakati ön planda tutacak bir başkan...

-Sosyal yardımları artırarak bölgesinde muhtaç tek bir kişi bile bırakmayacak bir başkan...

-Tüm sokak hayvanlarını şefkatle kucaklayacak, onların sorunlarına kalıcı çözüm bulacak bir başkan...

-Vatandaşa hizmet götürürken sadece faydayı değil estetiği de göz önünde tutacak bir başkan...

-Sorunları konuşarak, müzakere ederek, uzmanların görüşlerine başvurarak çözmeye çalışan bir başkan...

Uzaklaştırma kararı

Hukuk sistemimizde yer alan “uzaklaştırma kararı” üzerinde ciddi şekilde düşünmeliyiz.

Son zamanlarda yaşanan birçok kadın cinayetinde, kadınların haklarında mahkemelerde uzaklaştırma kararı aldırdığı eski eşler ve eski sevgililerin parmak izleri var çünkü.

Söz konusu kararlar kadınlara gereksiz bir güven hissi verirken erkekleri öfkelendirip intikam peşinde koşmaya itiyor.

Bana kalırsa kadınları uzaklaştırma kararı ile değil daha rasyonel yöntemlerle, örneğin yaşadığı kenti ve kimliğini değiştirerek, iş sahibi yaparak, sığınma evlerini artırarak korumak gerekiyor.

Savaşta ölenlerin getirildiği morg

BBC Muhabiri Quentin Sommerville başarılı bir gazeteciliğe imza atmış, Donetsk’te savaşta ölen Ukraynalı askerlerin kimlik kontrollerinin yapılarak ailelerine teslim edildiği bir morga girmiş.

İzlenimleri savaşın korkunç yüzünü bütün çarpıcılığı ile ortaya koyuyor.

Özetleyerek nakledeyim:

Dışarıdan sırayla ceset torbaları getiriliyor.

Gelen ilk ceset torbasında gözleri hâlâ açık, kolları dikkatle kucağında katlanmış bir asker yatıyor. Yüzü kesilmiş ve bacağının kenarında da derin bir yara var.

Getirilen başka bir cansız bedenin sağ elindeki bazı parmaklar yok. Üniformasının üzerinde kan ve cephedeki çamurların lekeleri duruyor.

Her birinin cepleri kimlik tespiti için aranıyor. Anahtarlar, cep telefonları, cüzdanlar... Kimlikler belirlendikçe ceset torbalarının üzerine isimleri ve görev yaptığı askerî birim yazılıyor.

Morgda çalışanlardan biri Margo isimli genç bir kadın. ‘En zoru henüz 20 yaşına basmamış ölü bir genç adamın getirildiğini görmek. Ama duygularım beni ne kadar zorlarsa zorlasın ağlamamaya çalışıyorum’ diyor.

Margo’nun morg mesaisi 23 yaşındaki erkek arkadaşı Andri’nin savaşta ölmesi ve morga getirilmesiyle başlamış. Bu acı olayın ardından morgda kimlik tespiti yaparak ölülerini almaya gelenlere yardımcı olmak istemiş.

Yazarın Diğer Yazıları