NATO koridoruna Şangay darbesi

NATO koridoruna Şangay darbesi
Türk Ordusu, "NATO'nun stratejik koridoru Kürdistan"ın Akdeniz'e ulaşması için ABD ve müttefiklerinin uyguladığı "Kıyma Makinesi Stratejisi"ni engellemek için Şangay İşbirliği Örgütü'nün de desteğiyle Suriye'ye müdahale etti.

Yeniçağ / Salim Yavaşoğlu  

Türk Ordusu'nun Suriye'ye müdahale etmesinin asıl amacı Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi'nden Akdeniz'e kadar uzatılmak istenen Kürt kordorunu kesmek. Operasyona Suniye, Irak ve Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ile Özbekistan'dan oluşan Şanghay İşbirliği Örgütü'nün de sıcak baktığı öğrenildi. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2013 yılında bir televizyon kanalında canlı yayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, "Bizi Şangay Beşlisi içine alın dedim. Biz de AB'ye Allahaısmarladık diyelim, ayrılalım oradan. Bu kadar oyalamanın ne anlamı var?" dediğini açıklamıştı. Erdoğan daha sonra da bu konuya değinerek, "Bunu önemsiyorum" demişti. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ağustos ayında Türkiye ile Rusya arasındaki krizin yumuşamasına arabuluculuk yapan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev de Ankara ziyaretinde, "Türkiye'nin Şangay İşbirliği Örgütü içinde olmasını destekliyoruz" açıklamasını yapmıştı. Erdoğan ise bir soru üzerine Nazarbayev'in katkısı için şu sözleri söylemişti: "Şangay Zirvesi'nde benden özel temsilcimi isteyerek bu işin barışa tekrar dönüştürülmesinde katkıları büyük oldu."

100 yıllık proje

Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den kopartılacak topraklarda "Büyük Kürdistan" kurulması, ABD planlarında 1918'den beri yer alan bir hedef. Dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson 8 Ocak 1918'de dünya kamuoyuna ilan ettiği 14 maddelik ilkelerde bunun temeli atıldı. Bununla da kalmayan Wilson çizdirdiği haritada da o zamanki Osmanlı İmparatorluğu topraklarında Kürdistan ile Ermenistan'a da yer verdi. Bu plan değişen şartlara göre geliştirilerek günümüze kadar geldi. Dünya kamuoyu "Büyük Orta Doğu"nun yerini alan "Yeni Ortadoğu" terimiyle 2006 yılının Haziran ayında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice'ın bu terimi Tel Aviv'de kullanmasıyla tanıştı. Dış politika söylemindeki bu değişiklik, Doğu Akdeniz'de Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının açılışıyla aynı zamana rastladı. Bu açıklama İsrail, Amerika ve İngiltere tarafından birkaç yıldır planlanmakta olan ve Ortadoğu'da, Lübnan, Filistin, Suriye, Irak, Türkiye, İran Körfezi ve İran'dan geçip Afganistan'a kadar uzanan alanda bir istikrarsızlık ve şiddet ekseni yaratılmasını öngören askeri yol haritasını kanıtlıyordu.

Karadeniz olmadı

Eski ABD Milli Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinsky, "Büyük Satranç Tahtası: Amerika'nın Üstünlüğü ve Jeo Stratejik Çıkarları" adlı kitabında modern Ortadoğu'dan "Avrasya Balkanları" dediği bir yörenin kontrol manivelası olarak söz etmişti. Brzezinsky "Balkan" lafını parçalanma, bölünmeyle eşanlamlı kullanıyor. "Avrasya Balkanları," Kafkaslar'dan (Gürcistan, Azerbeycan ve Ermenistan) ve Orta Asya'dan  (Kazakistan, Özbekistan, Kırkızistan, Türkmenistan, Afganistan ve Tacikistan) ile bir dereceye kadar da İran ve Türkiye'den oluşuyor. İran ve Türkiye Ortadoğu'nun, Kafkaslar'ın dışında kalan ve bir yandan Avrupa'ya bir yandan da bugün Rusya Federasyonu olan eski Sovyetler Birliği sınırlarına uzanan kuzey ucunu oluşturuyor. Ortadoğu'yu, NATO karargâhının konuşlandığı Afganistan'ı ve Pakistan'ı gösteren bir harita, 2006'dan beri NATO'da, siyasi ve politik çevrelerde dolaşmaktadır. Bu haritada da dört ülkeden kopartılan topraklarda kurulan Free Kürdistan adıyla bir devlet bulunuyor. Bu devletin bir özelliği de Türkiye'de bulunan topraklarından Hopa'dan Karadeniz'e bağlantısının olması. Ancak bunda başarılı olunamayacağı anlaşılınca rota Akdeniz'e çevrildi.

Hedef Akdeniz

Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi topraklarında bol miktarda bulunan petrol ve doğalgazın boru hatlarıyla Akdeniz'e taşınarak Avrupa'ya pazarlanması için Suriye'de karışıklık çıkarıldı. Büyük Kürdistan'ı oluşturmanın zeminini yaratmak için de IŞİD, El Nusra ve benzeri örgütler türetildi. Bunların işgal ettiği kritik yerler Irak'ta Barzani'nin peşmergeleri, Suriye'de ise PKK uzantısı PYD'nin askeri gücü YPG tarafından kurtarılması sağlandı. Barzani daha önce askeri gücünü sokamadığı Kerkük ve civarını kontrolüne aldı. Sırada önemli petrol ve doğalgaz yataklarının bulunduğu Musul var. Suriye'de ise PYD'ye, Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi topraklarına bitişik Haseki vilayetinden Tel Abyad'a uzanan Cizire kantonu kurduruldu. Bunu bu kantona bitişik olan Kürtlerin Kobani adını verdikleri Ayn el Arap'ı içine alan kantonla Hatay'a bitişik Afrin kantonu takip etti. Suriye'deki koridoru tamamlamak için arada bir tek Azez ve Celabrus arasındaki bölüm kaldı. Türkiye'nin karşı çıkması üzerine başını ABD'nin çektiği koalisyonun hava desteğiyle Fırat'ın batısına geçen YPG, Menbiç'i ele geçirdi. Amaçları Bab ve Türkiye sınırına komşu olmayan Mare kasabalarını ele geçirerek koridoru ilk etapta güneyden birleştirmek. Bunu engellemek isteyen Türkiye harekete geçti. Havadan ve karadan verdiği destekle Özgür Suriye Ordusu'nun Celabrus'a yürümesini sağladı.

Stratejik koridor

Enerji Güvenliği Uzmanı ve Savunma Daanışmanı Pakistanlı emekli Binbaşı Agha Hümayün Amin, bu gelişmeleri yıllar önce tespit etti ve haritasını da çizdi. Haritada Türkiye ve Suriye topraklarından Akdeniz'e bağlanan bir Kürdistan bulunuyor. Yeniçağ Gazetesi bu değerlendirmeleri 30 Mart 2013'te, "NATO'nun Stratejik Koridoru Kürdistan" manşetiyle okuyucularıyla paylaşmıştı. 2013 yılında Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den kurulacak parçalarla Orta Doğu'da sözde Büyük Kürdistan kurulacağını belirterek, "NATO'nun stratejik koridoru Kürdistan ile Kafkasya ve Hazar üzerinden Hindistan'a uzanılacak. Türkiye, Balkan devletleri gibi parçalanırken Kürdistan'la Rus Güney Akım Boru Hattı'na darbe indirilecek" tespini yapmıştı. Bilindiği gibi bir süre sonra ABD ile üyesi oldukları Avrupa Birliği'nin baskılarıyla Karadeniz'e sahili bulunan Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerle Ukrayna daha önceden kabul ettikleri Güney Akım Projesi'ne zorluk çıkardı. Rusya da Güney Akım'ı iptal ederek Türk Akım'a dönüştürmüştü.

Savaş bahanesi

Savunma danışmanı Agha Humayun Amin, "NATO'nun stratejik Koridoru Kürdistan ile Türkiye'de gerçekleşen darbe kalkışması arasında bir bağlantı var mı?" şeklindeki sorumuza bu kalkışmanın, "ABD'nin Kıyma Makinesi Stratejisi'nin bir parçası" olduğu yanıtını verdi. Yeniçağ, bu açıklamalara 1 Ağustos 2016 günkü sayısında yer verdi. Amin, ABD ve NATO içindeki müttefiklerinin, terörle savaş bahanesi uydurmak ve bölgeye müdahale şartları oluşturmak için IŞİD ile PYD ve benzeri örgütlerin, "Kıyma Makinesi Stratejisi" kapsamındaki projenin birer parçası olduğunu söyledi. Amin, ABD'nin bu stratejiyle bölgemizde yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı: "Orta Doğu'daki orduları bir kurum olarak manevi ve fiziksel olarak tahrip edip istikrarsızlık yaratarak ve Balkanlaştırarak bölgeyi ele geçirmek için terörle savaş bahanesi ortaya atıldı. ABD, Türk ordusunu zayıflatmak için ülkesinde üslenmiş olan Fethullah Gülen'i klasik istihbarat taktikleriyle ajan provokatör olarak kullandı. Bir yandan da Amerikan kaynakları, Türk yönetimini, 'Operasyon hedefi olarak Türk ordusu tahrip edilirse Türkiye Balkanlaşarak (parçalara ayrılarak) küçülür. ABD ve NATO da İslamcılık bahanesiyle Türkiye'yi işgal eder' diye uyarıyordu." a