Nazi Almanyası'na özenir gibi...

Nazi Almanyası'na özenir gibi...

Eskilerin sevdiği bir şarkıdır: "Hiç mi gülmeyecek benim de yüzüm..."

O misal.. Yüzümüz hiç gülmüyor...

Bu hafta Twitter'da "Ak milisler hazır reis. Vur de vuralım, öl de ölelim" mesajları görüldü. Bireysel silahlanma çağrısı yapıldı.

AKP'ye yakın bir örgütün lideri şu mesajı attı:

"Bizimle birlikte hareket eden tüm kardeşlerimize çağrımızdır; Vatan için, bayrak için, Erdoğan için silahlanın".

İktidara yönelik en küçük eleştiride soruşturma açan savcılar kıllarını kıpırdatmadı.

Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı camilerde FETÖ'yle karşı gençlik örgütleri kurulacağını açıkladı.

Böyle örgütlerin sonunda neye dönüştüğü Nazi Almanya'sında görüldü. Sanırız ona özeniyorlar

Melih Aşık Milliyet

***

Daha neler göreceğiz

------

Önce haberi özetleyeyim..

2008 yılında İstanbul polisi DHKP-C'ye yönelik bir operasyon yapıyor.. Örgütün askeri sorumlusu olduğu söylenen Asuman Akça'yı gözaltına alıyor..

Hücre evinde yapılan aramada 6 flash bellek ele geçiriliyor.. Birinde dönemin Başbakan'ı Erdoğan'ın Üsküdar'daki evinin krokisi çıkıyor..

Gazetelerde manşet, televizyonlarda birinci haber; 'Erdoğan'a suikast timi çökertildi'.

*

Bu haberden dokuz yıl sonra bunun da kumpas olduğu ortaya çıktı..

Meğer böyle bir suikast timi yokmuş..

O flash belleği hücre evine polisin adamı koymuş..

Suikast timinin varlığı tamamen kurguymuş..

(...)

Polis, DHKP-C örgütüne niye kumpas kursun ki...

Niye sahte belgeyle militan tutuklansınlar ki..

Polisin ihtiyacı var mı ki..

Haklısınız da..

Kumpas DHKP-C'ye değilmiş, kumpas dönemin Başbakanı'naymış.. Erdoğan'aymış..

Şöyle ki..

Bu haberden sonra Erdoğan'ın çevresindeki güvenlik önlemleri artırılmış.. Koruma ekibi değiştirilmiş.. Koruma ekibine FETÖ'cü polisler yerleştirilmiş.. Erdoğan'ın çevresini kuşatmışlar..

*

Meselenin daha da önemli boyutu var.. Aynı itirafçı DHKP-C içinde kaos timi olduğunu.. Bu silahlı timin Fethullahçı polislerin kontrolü altında olduğunu da itiraf etmiş..

Vay vay vay..

(...)

DHKP-C'nin son on yılda yaptığı bütün eylemler, bütün silahlı saldırıları masaya yatırılmalı..

*

Mesela, Gezi protestosunu siper ederek meydanları savaş alanına çeviren örgütler acaba kimden talimat aldı?

Gezi'yi itibarsızlaştırmak için çatapata yapanlar..

Mesela, Çağlayan Adalet Sarayı'ndaki savcı cinayetine de bu açıdan bakılabilir..

Savcı, Gezi olaylarında başından vurulan Berkin Elvan soruşturmasını yürütüyordu..

Savcı Kiraz soruşturmada neler buldu ki.. Nelere ulaştı ki.. DHKP-C'li militanlar odasını bastı..

Öldürdü!..

Kaçma ihtimali olmayan militanlar niye öldürüldü, bu da ayrı bir soru işareti..

(...)

Fethullahçı savcıların, hâkimlerin girdiği bütün davalar yeniden ele alınmalı..

Fethullahçı polislerin yaptığı soruşturmaların dosyası yeniden açılmalı..

Bunlara bir yenisi daha eklendi..

DHKP-C'nin eylemleri..

*

Bakalım daha neler göreceğiz..

Mehmet Tezkan Milliyet

***

Ülkücü vicdanlar kanıyor!

------

 Devlet Bahçeli "Hem yanarım, hem yakarım. Benden sonrası tufan" anlayışında... Koltuğunu altından alacağını zannettiği Meral Akşener'i partiden attırdıktan sonra, diğer Başkan adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ı, kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk ettirmesi, MHP'de huzursuzluk yarattı.

Görünen o ki, Devlet Bahçeli koltuğunu korumak için her şeyi göze almış bulunuyor.

MHP tabanı Ümit Özdağ'a büyük destek verirken, önemli bir destek de Genel Başkan adaylarından Sinan Oğan'dan geldi.

***

MHP yönetiminin, parti içi demokrasiyi yok eden tutumunu eleştiren Oğan şöyle dedi:

"Türkiye'nin içerisinden geçtiği bu zor günlerde tüm ülkücülerin birbirlerine daha fazla kenetlenmesi gerekirken, ne yazık ki, ihraç ve disiplin işlemlerinin devam ettiğini üzülerek görüyoruz. Çare, ihraç etmek, kapatmak, disipline vermek değildir. Çare, delege iradesine başvurmaktır. Partimiz bu tür davranışlardan zarar görüyor. Gaziantep milletvekilimiz Prof. Ümit Özdağ'ın disipline sevk edilmesi antidemokratik ve yanlıştır. Bu hazin durum ülkücü vicdanları kanatmaya devam ediyor."

Rahmi Turan Sözcü

***

Yok hükmünde!..

-------

Şekli belli, anlamı belli, kim için yapıldığı belli bir anayasa...

Kişiye özel anayasa!..

Bunu AKP'liler değil, MHP Genel Başkan Yardımcısı söylüyor...

Rejim bunalımını, Recep Bey'in anayasaya uyması değil, anayasanın Recep Bey'e uydurulması önleyecekmiş!..

Ve ekliyor:

"Mevcut anayasa yok hükmünde".

* * *

Mevcut anayasayı "yok hükmünde" yapan, Recep Bey'in davranışlarıymış... Recep Bey Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra zaten tavrını koymuştu:

"Parlamenter sistem bekleme odasına alınmıştır".

Sonra da kendi durumunu izah etmişti:

"Benim halk tarafından seçilmemle fiili bir durum vardır... Bu durumu hukuki hale getirmek gerekir".

Yani, "Anayasa bana uydurulmalıdır" demeye getirmişti...

* * *

Devlet Bahçeli ve muavininin yolu da şimdi işte bu yol... Hem parlamenter rejimden yana olduklarını söylüyorlar, hem Recep Bey'i başkan yapmaya ya da mevcut durumunu muhafaza etmesine çalışıyorlar...

Mehmet Türker Sözcü

***

Kafamızı muhallebiye çevirdiler

---------

 Gerçekten komedi günler yaşıyoruz. Milletin kafası gerçekten muhallebiye çevriliyor.

(...) Bir "üst akıl" tutturmuş gidiyor AKP'nin ağzı laf yapan yandaşları. Onlara bakarsanız her şey bu "üst aklın" eseri. Kötü olan ne varsa bu "üst akıl" yapıyor.

Ama ilkesi olmayan bu yandaşlar, kazara bir başarı elde etsek hiç üst akıldan söz etmiyor.

İşte son örnek; günlerce Musul operasyonunda bizim de yer almamız gerektiğini söyledi iktidar. Oysa bizi isteyen yok. Gözlerini Amerika'ya çevirdiler her zaman olduğu gibi. Amerika da "Bizi ilgilendirmez Irak karar veriyor" diye bizi refüze etti. Yine "üst akıl"dan yakındılar. Onlara göre "üst akıl Erdoğan'ı devirmek için" artık her şeyi yapıyordu.

 Sonra Amerika Dışişleri Bakanı geldi Ankara'ya. Dünkü yandaş gazete manşetlerinde "Musul Operasyonu'na katılacağımız" yazıyordu. Çünkü Amerika demiş ki "Evet bu iş Türkiyesiz olmaz." Eee, "üst akıl" nerede? Hani "üst akıl" Erdoğan'ı devirmek istiyordu? Ve tabii en önemlisi "eğer Erdoğan'ı devirmek isteyen üst akıl, dün girme dediği Musul'a bugün gir diyorsa" hiç mi şüphelenmiyorsunuz bundan da zil takıp oynuyorsunuz adeta?

 Ya "üst akıl" bu kez bu yolla Erdoğan'ı devirmeyi planlıyorsa!

Can Ataklı Korkusuz

***

Halkı silaha teşvik

------

15 Temmuz'da köprüye çıkan halkın elinde (ateşli olmasa da) silah vardı, nitekim olaylar akıllardan çıkacak gibi değil.

Bundan sonra bir darbe girişimi olursa halkı sokağa dökme ve üstelik bir süredir TV'lerde ve birçok ortamda tekrarlandığı gibi "silahlandırma" mesajları demokratik bir hukuk devletinde hiçbir şekilde onaylanamaz.

Devlet bu gibi durumlarda ve tüm gösterilerde kendi güvenlik güçleriyle "kontrolü sağlamak, gereken önlemleri almakla" yükümlüdür. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şeref Malkoç "Darbeye karşı millet silahlandırılacak" dedi.

Silahlı-silahsız şiddetin en akla gelmedik, en çağ dışı eylemlerinin yaşandığı ve önlenemediği, her tür teröre karışanların da bilinmediği bir ülkede bundan yanlış bir karar düşünülemez...

Güngör Mengi Vatan