Ne mutlu...

Bilinçaltı işte...

Ben bu fotoğrafı görünce...

Türk İstiklâl Mücadelesi'nin, kongreler dönemindeki önemli merkezlerinden Balıkesir'de, Millî Kuvvetler Caddesi girişindeki "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazılı ışıklı tabelanın, AKP'li belediye tarafından kaldırılışını hatırladım.

***

Ben bu fotoğrafı görünce...

AKP'li Diyarbakır Milletvekilinin, "Ne Mutlu Türküm Diyene yazılı tabelayı anlamsız buluyorum. 'Ne Mutlu Türkiyeliyim' demek daha doğru bir şey" deyişini hatırladım.

***

Ben bu fotoğrafı görünce...

Uşak'ta, arka camlarında "Ne Mutlu Türküm Diyene" etiketi var diye ceza yağdırılan dolmuş şoförlerinin feryadını hatırladım.

***

Ben bu fotoğrafı görünce...

"Ne Mutlu Türküm diyene lafını, tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür..." diyen AKP'li eski Cumhurbaşkanını hatırladım!

***

Ben bu fotoğrafı görünce...

"Ne Mutlu Türküm Diyene" diye biten "Andımız"ın yasaklanmasını savunurken "Her sabah Türküm demekle Türk olunmaz" diyen AKP'li eski Başbakanı hatırladım!

***

Ne mutlu...

"Ne Mutlu Türk'üm Diyene" diyebilmek için, yukarıda sıraladığım bütün o engellemelere vaktiyle "Hayır" diyebilmişlere...

***

Balık baştan kokunca...

------------

Bir köyde gönüllü öğretmenlik yapan 6 kadına cinsel saldırıda bulunmakla suçlanıyorlar.

Savunmaları:

"FETÖ'cü sandık. Köyden gitsinler diye sadece taş attık!.."

Velev ki "FETÖ'cü sandın."

Atamazsın kardeşim!

Kimsin sen?

Polis misin?

Savcı mısın?

Hâkim misin?

Ki öyle bile olsan "sanıp da" hiçbir şey yapamazsın hiç kimseye!

Önce soruşturursun.

Yargılarsın.

Bakalım sandığın gibi mi, değil mi!

***

Ama işte balık baştan kokunca...

Bir kişinin hem suçlu hem güçlü, hem hırsız hem polis, hem sanık hem hâkim, hem avukat hem savcı olabildiği rejimlerde, hemen her gün, milyonlarca kişi bir anda terörist, bir anda darbeci, bir anda provokatör olarak yaftalanıp, "hooop" diye "toplum dışı" ilan edilebilince, vatandaş da aynını yapmayı hak görebiliyor pekala kendisine!

***

Var mısınız? Yok musunuz?

-----

Muhtarlar çok uzun zamandır yakın markajda biliyorsunuz; üzerlerine yüklenen çok mühim sorumluluklar var.

Hani olur ya, siz de "sorumluluklarının farkında(!)" bir muhtarımızın mahallesinde ikamet ediyorsunuzdur filan;

Bugünden itibaren bir haftanız var, seçmen listeleri askıda, bir gidin bakın derim ben:

Var mısınız?

Yok musunuz?

Öyle ya yerinize "mezardakiler" oy kullansın diye buharlaştırılmış da olabilirsiniz -tecrübe ile sabit- neticede!

***

Trafik lambası da koyun bari!

------

"Adliye Sarayları(!)"nda bile kolay kolay bulamıyorken, sıranın futbol sahalarına gelmesi gecikiyor tabii "adalet" arayışımızda.

Ve geciken adalet "adalet" olma niteliğini yitirmiş olsa da yazıyoruz yine de "kamu vicdanı"nın sesi olabilmek adına:

Ankaragücü yalnız değildir!

***

Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup'ta mücadele eden Ankaragücü, geçtiğimiz hafta Gümüşhane deplasmanındaydı.

Bunlar, hele ki alt liglerde vakayı adiyeden sayılıyor; okurken kimse şaşırmayacak biliyorum ama yazayım:

Takım otobüsü taşlandı.

Yedek kulübesi ve teknik heyet saldırıya uğradı.

Gazeteciler şiddete uğradı.

Keza küfür, hakaret, tribün terörünü...

***

Futbol sahasının içinde "yaya geçidi" yok bildiğim kadarıyla;

Sarı kart: Geç!

Kırmızı kart: Dur!

Ama Maliye Bakanı geldi mesela;

Maç devam ediyordu, hakem "Bakan Bey oyun alanından geçebilsin diye" maçı durdurdu.

Vali aynı şekilde;

O da şeref tribününe gitmek için çim sahayı kullandı; maç devam ediyordu!

Futbol Federasyonu'na tavsiyemdir;

Öyle beş maç kapatma, iki maç ceza filan kesmez...

İyisi mi; bir "Türk tipi futbol yönetmeliği" yazalım biz.

Sahalara trafik lambası koyalım;

İktidar sahipleri geldiğinde "geçiş üstünlüğü kargaşası" yaşanmasın!

Yazarın Diğer Yazıları